chapter one

8 1 0
                                    

flashback | when hyunjin was six y.o

"fabrikayı satmıyoruz, lütfen zorlamayın." inwoo karşıdan cevap beklemeden telefonu kapattı. durmadan bira fabrikasını satın almaya çalışan bir ekip hem onu hem de karısını sürekli rahatsız ediyordu ve bu artık çok oluyordu.

inwoo, karısının yanına doğru adımladığını gördüğünde gülümseyip ayağa kalktı. eunda gülümsedi.

karısının elindeki ağır torbaları hızlıca aldı. dudağına minik bir öpücük bıraktı. "bebeğim benim, kendini zorlama demiştim sana." eunda gülümsedi. "ağır değillerdi ki sevgilim."

inwoo bir tebessümle karşılık verdi. arabaya kadar yürüdüler. inwoo elindekileri bagaja yerleştirdikten sonra eunda'ya döndü ve elini hafif şişmiş karnına koydu.

"daha dikkatli olmanı istiyorum güzelim, hafif olsa bile bana bırak, tamam mı?" diyerek gülümsediğinde eunda da gülümsedi. "kızımıza bir şey olmayacak woo, endişelenme bu kadar, hem daha sadece üç ay oldu."

inwoo, "ve hâlâ hyunjin bilmiyor." dediğinde eunda kikirdedi. "sürpriz şeklinde olsun istiyorum, yarın söyleyelim olur mu? zamanımız bol sonuçta." inwoo başıyla onayladı eunda'yı.

eunda arabaya bindi, inwoo da hyunjin'i oynadığı parktan aldı. üçü birden arabaya bindiğinde hyunjin elindeki şekerle gülümseyerek annesine baktı. eunda onayladığında hızlıca şekeri açtı.

hareket ettikleri anda başlayan yağmurla eunda dudak büzdü. "balım, bu hoşuma gitmiyor. kenara çek." dediğinde inwoo omuz silkti. "bir şey olmaz bebeğim. bak, vardık sayılır."

hyunjin sertçe camına vuran yağmur damlalarıyla dudak büzdü. şekeri çoktan bitmişti ve bir an önce bu cehennemden kurtulmak istiyordu.

bir anda babasının çalmaya başlayan telefonuyla oraya döndü. annesi ben bakarım diyerek telefonu aldı. "bebeğim, bayan shin." dediğinde inwoo'nun kaşları çatıldı.

"aç ve kulağıma ver eunda."

eunda o araba sürerken böyle bir şey yapmak istemese de sinirli yüz ifadesinden dolayı dediğini yaptı.

"sen benim kim olduğumu biliyor musun?! yüzüme kapatmak da ne demek seni aşağılık-"

"bayan shin terbiyenizle konuşun. inanın şu anda bana yapacağınız hiçbir teklifi kabul etmeyeceğim." dedi inwoo sinirle.

"teklife ihtiyacım yok benim! fabrikayı tek başıma-"

"eunda kapat telefonu."

eunda ona denileni yapıp kapattığında kendi telefonu çalmaya başladı. hyunjin bulunduğu yere daha da sindi. "anne, korkuyorum." diye fısıldadığında, annesi dikiz aynasından ona bakıp şefkatle gülümsedi.

"sorun yok yakışıklım, küçük bir mesele sadece." arayanın aynı kişi olduğunu anladığında inwoo başını çevirip "açma telefonu." dedi.

"baba dikkat et!"

inwoo anında önüne döndü, kontrolünü kaybetmişti. hemen önlerindeki köprünün çitlerini kırdılar, araba denize doğru sürüklendi.

×

"baba..." baygın babasına doğru baktı hyunjin. kemerini çözüp öne doğru geldiğinde eunda hızlıca oğlunu kucağına aldı.

"hyunjin, sana öğrettiğimiz gibi yüzmelisin."

"hayır!" diye reddetti hyunjin. "sen- siz gelmiyor musunuz?" diye titrek sesiyle sorduğunda eunda hızla başını salladı.

"hemen arkandan geleceğiz, güzelim."

"ama babam..."

"jinnie bana bak." dedi oğlunun yaşlarla kaplanmış yüzüne bakarak. "şimdi derin bir nefes almalısın." "anne-"

eunda arabanın camını açarak oğlunu pencereden ittirdi. hyunjin derin bir nefes alırken annesi arkasından bağırdı. "git şimdi!"

çabaladı ama batan arabanın arkasından yüzemedi, annesi ise asla geri dönmedi.

ve hyunjin, bu cehennemden kurtulmak istedi.

×××

uzucu aga

giris gibi dusunun ya bunu

🙂.

🙂

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
hell son | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin