ÖZEL BÖLÜM | BİR İYİ Kİ. YİRMİ İKİ.

10.7K 1K 475
                                    


ÖZEL BÖLÜM 1 | BİR İYİ Kİ

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

ÖZEL BÖLÜM 1 | BİR İYİ Kİ. YİRMİ İKİ.

♪ Fourth of July - Sufjan Stevens

İnsanın hayatını yoluna sokması; bir tepeye bisikletle bin bir zorlukla çıkıp sonra o tepeden kendini aşağı bırakmak gibi hissettiriyor. Değmiş ve nefes kesici hissettiriyor. Hayat bana taşıyamayacağım kadar büyük bir bisiklet vermişti; bakım gerektiriyor, tamir istiyordu. O tepeyi çıkmaya karar verdiğimde yalnızdım belki ama tepeyi çıkarken benimle aynı yoldan giden bir sürü arkadaş edinmiştim. Hatta birisi her şeyim olmuştu. O bisikletin tüm yükünü almıştı sanki, kendi bisikletini yukarı taşırken benim bisikletime de el atmıştı ve o tepeye vardığımızda benimle birlikte bisikletimi tamir etmişti. Bana bir daha düşecek olsam bile bisiklete binmenin ne kadar güzel olduğunu hatırlatmıştı. Onun bisikleti de hasarlıydı ve yol boyu sorun olmadığını böyle idare ettiğini söylemiş olsa da gönlüm el vermemişti. Onun bisikletini tamir etmesinde ona yardım etmiş ve onun bisikletini renkli çiçeklere boyamıştım. Bisikletimize bindiğimizde eskisi gibi değildi belki ama çok daha güçlüydü ve artık o yolda yalnız değildik. Bisikletimize binip kendimizi o tepeden aşağı bıraktığımızda artık düşüşlerimiz değil gülüşlerimiz vardı aklımızda. Hayatımı en başında bir kaydırağa benzeten ben artık parklara değil Ulaş'ın kollarına sığındığım için artık tepeden aşağı kayan bisikletlere benzetiyordum hayatımı. Hayatım bir bisikletse eğer o bana sürmeyi tekrar öğreten o iki eldi. Her şeyimdi...

Bu fikir derin ama sessiz bir iç çekişe sebep oldu içimde. Gözlerimi ödevimden kaldırıp hayatıma çevirdim. Salonumda yere oturmuştu benim gibi, sehpanın üzerine koyduğu bilgisayarında çalışıyordu benimle birlikte. Tam çaprazımdaydı, gözlerinde gözlüğü vardı, bilgisayarının ekranına bakıyordu dikkatle. Sağ elinde bir kalemle bilgisayarının hemen yanındaki not defterine notlar düşüyordu. O kadar güzel ve ilgi çekiciydi ki dikkat dağınıklığına sebebiyet veriyordu. Gözlük ona o kadar yakışıyordu ki iç çekmemek işten bile değildi.

Sol eli kalkıp yüzüme uzanırken bana dönüp bakmamıştı bile. "Yine dikkatin dağıldı," dedi öylece.

Dikkatimi dağıttığını bu yüzden tek başıma çalışmamın daha iyi olabileceğini söylemişti ama final haftası o kadar hararetli ve telaşla geçiyordu ki onunla oturup sohbet edebildiğimiz zamanlar yemek yediğimiz zamanlar olduğundan onu özlüyordum. Bu yüzden ona dikkatimi dağıtmadığını aksine motive ettiğini söylemiştim. Öyleydi de. Sadece motivasyonum bazen sevgim tarafından alt ediliyordu.

Yanağımı avucuna yaslarken "Yo dağılmadı," diye mırıldandım.

Gözleri bana çevrilirken yüzünde ayalı bir gülümseme vardı. Yanağımı baş parmağıyla yukarı iterek sevdi ve ödevime baktı dikkatle.

"Evin yarısı boş."

"Yani yarısı dolu."

Bu söylediğim onu gülümsetirken onayladı beni. Sonra da yanağımı sıktı gözlerime bakarak. "Dikkatini topla. Daha statik çalışacağız."

ATEŞ  -VESAİRE-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin