Bu aralar çok hastayım ölsemde daha az acı keçerim bence.
Medyadaki şarkı tam bu fice ait
Hadi İyi okymalar.
....
3 gün sonra
Sarışın kalktığında Jungkook son 3 gündür yaptığı gibi yine Jiminin başı ucunda dikilip onu izliyordu. Jimin hala bu duruma alışmakta zorlansada Jungkooka bunu neden yaptığını sorduğunda "sabahları gün doğumunu, akşamlarıda gün batımını çok severim." Diye yanıt vermişti hep ve bunu anlamamıştı hiç Jimin.
Bu gün Jimin hep uyandığı zamandan daha erken kalkmıştı ve yine Jungkook başındaydı. Bu adam kaçta uyanıyorda bu saate bile buradaydı. Saat 5di resmen.
Birlikte rutin işlerini halledip, gülerek kahvaltılarını yapmış ve yine eğlenerek hazırlanmışlardı. Jiminin Üniversitesi vardı. Jungkooka evde kalmasını söylesede "Senin için orada bir kaç saat bekleyebilirim" diyerek itiraz etmişti. Ayrıca Jiminin yanaklarının yine al al olmasına sebep olmuştu. Birlikte evden ayrılıp Üniversitenin yolunu tutmuşlardı. Vardıklarında Jiminin içi hiç rahat değildi. Ya birisi Jungkookla konuşur ve Jungkook ağzından bir şeyler kaçırırsa?Üniversite'nin bahçesine girince Jungkooku iyice tenbihlemiş, iyice uyarmıştı. Jungkookda onaylayıp bir ağacın altındakı banklarda oturacağını söyleyip bir birlerine el sallayarak uzaklaşmışlardı. Jimin şu iki saatın hemen geçmesini diledi içinden. Kaç gündür jungkookla bir aradaylardı ve bu gün ayrı aldığı için içi huzursuzdu.
...
2 saatin ardından Jimin koşa koşa bahçeye inmişti. Jungkooku bıraktığı yerde görmüştü ama yanında bir kız da vardı. Kaşları çatıldı aniden. Jungkook gülerek kıza bir şeyler anlatıyor ve kızın ona uzattığı defterde bir şeyler yazıyordu elindeki kalemle. İçini bir ateş basarken onlara doğru yürümeye başladı. Siyah saçları olan güzel bir kızdı yanındaki ama Jimin o kızı çok iyi tanırdı.
Kendisiyle alay eden birisiydi ve hiç sevmezdi onu.
İkiside daldıkları söhbetten Jimini farketmezken yanlarına gelen Jimin hafifçe öksürmüştü.Jungkook Jimini görünce hemen yüzündeki gülüşü büyütüp ayağa kalkarak Jiminin beline sarıldı. Jiminde ellerini omuzlarına yerleşdirerek karşılık verdiğinde bakışlarını hala oturan ve yüzündeki gülüşü yavaş yavaş kaybolmaya başlayan kıza çevirdi. "hoş geldin Minnie. Özledim" dedi jungkook. Jiminde bir az şaşırıp sonra kendini topladıktan sonra saçlarını koklayan Jungkooktan ayrılmak için uzaklaştı. Yanlış anlaşılabilirdi uzaktan.
Jungkookun güçlü kollarından kurtulduktan sonra kıza tamamen döndü."vay vay vay. Kimleri görüyorum. Sarı Park."
Saçlarını arkaya savurarak ayağa kalkmıştı. "demek Jungkookda seni bekliyordu" dedi gülüp.
"sana ne?" Dedi Jimin kısaca. Oradan hemen uzaklaşmak istiyordu. Gitmek için hamle yaptığında kız yüzünü buruşturarak "nesiniz siz sevgili falan mı?" dedi. Sesi daha çok alaylı çıkmıştı. Jimin gerildi bir an. Ne? Ne sevgilisi ya. "bu seni hiç alakadar etmez" dedi tek kaşını kaldırarak Jimin.
Kendini toparlayıp Jungkookun bileğinden tutup çekiştirmeye başladı kendiyle birlikte."tekrar görüşelim kook" dedi bağırarak aralarından kız. Jungkookta yürürken arkasını dönüp küçük bir el sallamıştı kıza. "görüşürüz" dedi ardından.
"görüşürüz diyor ya. Kook diyor bi de. Salak kız. Sen ne gülüşüyordun öyle ki? Ne yazıyordun deftere?" diye söylendi Jimin. Arabaya binmişlerdi bu sırada. "neden sinirlendin ki minnie? Sadece yapamadığı bir fizik ödevi vardı. Bana söyleyince bir az baktıktan sonra anlamış ve ona anlattım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙣𝙚𝙗𝙪𝙡𝙖 |ᴶⁱᵏᵒᵒᵏ
FantasyUzaya aşıktı sarışın... Ama aşkının uzaydan geleceğini bilmiyordu