&4

6 2 4
                                    


&

Kapkaranlık bir odadaydım sanki,dört bir yanım simsiyah duvarlarla kaplı,sessiz, karanlık,korkunç..
Ne kadar bağırsamda kimse sesimi duymuyor, işitmiyor..
Ellerimle bacaklarımı sarıp,küçüldükçe küçüldüm.Belki bu karanlık benide yutar,kaybeder diye bekledim..
Ancak olmadı,yok olmadım,bu ızdıraba gönüllü geldim..

Ben seçildim..

Aslında bugünde pek bir fark yoktu olanlarda.Yine kahvaltıya inmemiş ve açlıktan karnım ağrıyordu..
Nona bugün izinli olduğu için evde yoktu,bende açlığa mahkumdum..
Düşünüp dururken bu farkı kendim yaratabilirim diyerek üstümü giyinip, cüzdanımıda alıp çıktım bu evden,biraz nefese ihdiyacım vardı..
Ev ormanlık bir yerdeydi, dış kapıdan çıktığınızda sizi upuzun dümdüz,yanları yemyeşil ağaçlarla süslü bir yol karşılıyordu.Burayı o kadar seviyordumki,sanki benim için bilerek yapılmış gibiydi,sonsuzluk gibiydi..
Yavaş, yavaş yürürken normalde müzik dinleyerek yürürdüm ancak şuan onu bile canım çekmiyordu..
Sessiz, ormanın sessizliğiyle yürüdüm..
Daha sonra yol bitince çarşıya inip birkaç bişeyler atıştırıp, yanımada alıp evin yolunu tuttum..
Akşam olmuştu, aslında bu saate kalmam diye düşünüyordum ancak yanılmışım.Yine o yolda yürürken bir anda bir acı inleyiş duydum.
Elimdeki poşetleri yavaş bir şekilde yere bırakıp sesin geldiği yöne doğru ilerledim.Kimseyi göremeyince arkamı dönüp gitmeye yeltendim ancak bileğimden tutan bir el buna engel oldu,sert bir şekilde beni ağaca yapıştırdı,ormanda benim acı dolu nidağlarım yankılandı.Elimden geldiğince kurtulmaya çalışırken o çıt çıkarmıyordu.

"Bırak beni!"

Daha sonra bu söylenişlerimin bir faydasının olmadığını anladığımda durdum.Oda bileğimi bıraktı,ve yavaşça kulağıma doğru eğildi, sıcak nefesini üfleyerek konuştu..

"Senle yüzyüze konuşmakta varmış tatlı çocuk.."

Duyduğum lakapla onun kim olduğunu anlamıştım.Halen boynumda dururken hareket edemiyordum.Put kesilmiştim yanında,onunla yüzyüze görüşmeyi beklemiyordum..

"Ne istiyorsun,hyunjin"

Hafif bir kıkırtı yükseldi,ve daha sonra yüzünü boynumda kaldırıp gözlerimizi kenetledi..

"Bunun cevabını biliyorsun Felix"

Artık dayanamayacağımı anladığım sırada bir kaç adım atıp ağaçla onun arasından kurtuldum, yerdeki poşetleri alıp yoluma devam ettim..
Arkamdan ne bir hareket nede bir ses geliyordu ama hissediyordum,

İzliyordu, beni izliyordu..

~&~

Akşam yemeğine oturduğumuz sırada aklıma bir fikir gelmişti.Bu hyunjin deninen adamın babamla bir derdi vardı belli ancak ne yapmaya çalışıyordu bilmiyordum.Belki babam onu tanıyordur,belki onun hakkında birkaç birşey daha öğrenebilirdim..
Hem belki kim bilir aramızda düzelirdi..

Elimdeki çatal ve bıçağı tabağın yanına koyup, öksürdüm bütün bakışlar bana doğru döndüğünde,kafamı babama doğru çevirdim..

"Hyunjin diye birini tanıyor musun?"

Dediğim sırada yediği lokma boğazında Kalmıştı.Durmadan öksürmeye başladı,iyi olduğundada sorumu cevaplamıştı...

"Sen nerden tanıyorsun onu?"

Bütün odağını bana yönelttiği sırada bir haltlar döndüğünü anlamıştım.O hyunjin denen adam boşu, boşuna benle uğraşmıyordu.Aklı sıra babamın yaptığı bir hatanın sonucunu bana yüklüyordu.Ama babam onu bu kadar sinirlendirecek ne yapmış olabilirdiki?

Bilmece [Hyunlix]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin