peh :)Jungkook son sürat gittiği yolda, oldukça kontrolsüz çıkan bir sürücüyü son anda fark ederek ani fren yaptı fakat arabaların çarpışmasına engel olamadı. Çarpışmanın sarsıntısıyla bedeni arabanın içinde yavaşça savruldu. Olanları idrak etmeye başladığında hızlıca arabadan indi. Ani inişi, kaza yaptığı sırada bedeninin savruluşu reflekslerini zedelemiş olduğundan düşecek gibi oldu. Sol eliyle arabasının kapısına dayanarak ayakta durmaya çalıştı. Gözlerini yumup dudaklarını öne doğru topladı. "Ouch!" Gözlerini yavaşça açtığında bile dönen başından feci şekilde sarsıldığını anladı. Gözleri arabasının kaputuna indiğinde dilini ağzının içinde yuvarladı.
"Siktir lan."
Arabanın ön kısmı tamamıyla harap olmuştu. Parmaklarını yavaşça kaputun üzerinde gezdirdiğinde üzerinde kızının saçını okşayan bir baba şefkati taşıyordu. Sol taraf tamamen içe göçmüştü. Jungkook kafasını yukarı kaldırıp, dolmaya başlayan gözlerindeki göz yaşını geri göndermeye çalıştı. Hayatta önemsediği bi' tek arabası vardı. İsterse onlarcasını alabilecek mülke sahip olduğu halde bebeğini terk edemiyor, hasar alsa bile yaptırıp yeniden kullanıyordu. Belki bu arabanın aynısından üç tane daha alsa yaptırırken harcadığı paranın yarısına ulaşamazdı.
"Tırnağım ya, kırılmış işte." Duyduğu iç gıdıklayıcı ses ile kafasını geldiği yöne doğru çevirdi. "Biraz dikkatli olun. Hayvan gibi çarptınız bana." Jungkook tek kaşını kaldırarak karşısındaki esmer oğlana baktı. Altında kot pantolonu üstünde, pantolonunun içine gelişi güzel sıkıştırdığı kırmızı gömleği ile göz alıcı bir görüntü sergiliyordu. Sağ elinin parmakları ile sol işaret parmağını kavramış, yüzündeki acıklı ifade ile ofluyordu. "Ben değil siz bana çarptınız." diye doğruları ortaya döktü.
Taehyung'un kaşları havalandı. Elinin acısını umursamamaya çalışarak arabalara yöneltti bakışlarını. Kendisinin kırmızı mercedes'ine, modelini dahi bilmiyordu, çok bir şey olmamıştı ama karşı tarafın arabası pertti. Yeni yaptırdığı tırnaklarının hevesine kaptırmıştı kendini o yüzden olay nasıl gelişti o da anlamamıştı. "Ben mi çarpmışım? Yok canım daha neler. Kandırıyorsunuz siz beni." Jungkook kafasını yukarı kaldırıp sabır dilendi. Cebinden telefonunu çıkarıp kilidini açtı. Kafasını hızlı hızlı sallayarak, "Polisi aradığımda anlarsınız kandırmadığımı." dedi.
Taehyung polis kelimesini duyduğunda birbirinden farklı olan gözleri iyice büyüdü. "Anlaşabiliriz bence." dedi, sevimli olma kartını öne çıkararak. Jungkook'un gözüne hitap etse de konu arabası olduğu için numarasına kanmadı. Fakat güzelliğini inkar etmek onu özene bezene yaratana haksızlık olurdu.
Yavaş ama bir o kadar hızlı adımlarla esmer oğlanın yanına vardı. Burnunun dibine geldiğinde Taehyung küstah bakışlarını üzerine dikti. Baştan aşağı siyahlarla bezenmiş, ayağına geçirdiği kocaman siyah ayakkabılarıyla oldukça vahşi bir görünüm veriyordu. Taehyung karşısındaki ne idiği belirsiz adamdan ölesiye korkmuştu. Zira vahşi giyim tarzı yetmezmiş gibi dövmelerle kaplı kolu; dudak, kaş ve yanağını süsleyen piercingleri, bıçak gibi keskin çene hattı üstüne mullet şeklinde kesilmiş siyah saçlarıyla fazlasıyla korkunç gözüküyordu.
"Bu arabanın ne olduğu hakkında bir bilgin var mı?"
"Olması mı gerekiyor."
"2018 Dodge Challanger SRT Demon. "
Taehyung ellerini ovuşturup bacağını sallamaya başladı. Sonrasında kafasını 'yani' anlamında salladı. Jungkook onun gerçekten arabalarla ilgili bir fikrinin olmadığını anladığında anlatmaya çalışmaktan vazgeçti. "Masrafınız neyse karşılarım fazla abarttınız." Jungkook dövmeli eliyle saçlarını geriye doğru taradı. Yanağındaki yara izi belli olacak şekilde güldü. Sinirlenince yaptığı şeylerden biri olan dilini damağına vurarak şaklattı. İkisinin de sabır seviyesi dolmak üzereydi.