Genç Kadının Hayatı

49 10 14
                                    

Ailenin son çocuğu olan Dilbeste, aynı zamanda ailenin en kederli bireyi..
Dilbeste'nin hayatı hep zorluklarla geçmiş; hep acı çekmiş ama bunun bedelini başkalarına ödetmeyip, umudunu her daim diri tutmuş. Ona yaşatılan ızdıraplara rağmen kendisine kötü davranan insanlara iyilikle karşılık vermiş. Sevilen, sayılan, güvenilir, sır tutan aynı zamanda; saf ve temiz kalpli, iyilik için canını bile vermeyi göze alacak birisiymiş Dilbeste.

İlkokul ve ortaokulunu mahallesinde olan bir okulda okumuş, okul yaşantısında da hiç yüzü gülmemiş Dilbeste'nin. Saf kalbini kullanan arkadaşlarının birer maşası olmuş ve günün sonunda seçilen suçlu hep o olmuş.

Okul bitiminde eve koşarak gidip, kendisini odasına kapatıp saatlerce ağlıyormuş. İnsanların onu kullandığının ve alay konusu olduğunun farkındaymış ama kimseye bir şey diyemediği için her okuldan eve döndüğünde ağlıyor ve tek dostu olan günlüğüne sarılıyormuş.

Derken, günlerden bir gün Dilbeste'nin canına tak etmiş, onunla alay eden arkadaşlarına hak ettiği dersi vermeyi kafasına koymuştu. Arkadaşları yine alay etmişti Dilbeste ile.

Dilbeste yine sabretti ama sabır kotası zaten dolduğu için dayanamayıp cevap vermişti. Cevap vermesine sinirlenen toksiklerden birisi ayağa kalkıp Dilbeste'ye tekme attı. Dilbeste kaçamadı ve tekmeye maruz kaldı. Bununla yetinmeyip ikinci tekmesini atmaya hazırlanan toksik çocuk beklemediği bir hamle ile karşı karşıya kalmıştı. Dilbeste gelen tekmeyi ani bir refleksle kavrayıp toksik arkadaşının düşmesine sebep oldu. Tam o sırada sınıf öğretmeni içeri girdi ve yine suçlu Dilbeste oldu.
Dilbeste'yi savunan kimse olmadı hatta toksik arkadaşının attığı tekmeyi sanki Dilbeste atmış gibi öğretmene şikayet etti diğer arkadaşları.

Öğretmen Dilbeste'ye sınıfta herkesin içerisinde bağırdı ve kulağını çekti. Dilbeste'nin kulağı ve yanakları kıpkırmızı olmuştu. Utancından acısını bile hissetmemişti. Çünkü öğretmeni kulağını çekip, Dilbeste'yi azarlarken sınıftakiler Dilbeste'ye gülüyordu.
O gün çok durgundu Dilbeste. Sırasından ayağa kalkmayıp gün sonunu bekledi. Sınıftan herkesin çıktığından emin olduktan sonra eşyalarını toplayıp o da çıktı. Okul çıkışı hiçbir yere uğramadan eve giden Dilbeste, bu sefer eve gitmedi. Yol, iz bilmeden deniz kenarına gitmek için yola koyuldu. Şansı yaver gitti ve deniz kenarına sanki sürekli tek başına gittiği bir yermiş gibi ulaştı. Yorulmuştu. Hemen orada boş bir bank bulup oturdu ve ağlamaya başladı. Çok üzülmüştü. Öğretmeninin onu suçlu bulup herkesin içerisinde kulağını çekmesi onun gururunu çok incitmişti. Göz yaşlarını silip etrafına baktıktan sonra saatin geç olduğunu ve annesinin onu merak edebileceği düşüncesi geldi aklına ve tedirgin oldu. Çünkü eve nasıl döneceğini bilmiyordu. Bilmediği için daha da telaşlanıp, ağlamaya başladı. O sırada onu fark eden bir polis, Dilbeste' nin yanına geldi. Dilbeste'nin korkulu bakışlarını fark eden polis, önce onu sakinleştirdi ve cebinden çıkarttığı çikolatayı Dilbeste'ye uzattı. Üstelik Dilbeste'nin en sevdiği çikolataydı. Dilbeste alıp, almamak arasında kararsız kaldı ve kibar bir şekilde "Teşekkür ederim polis abi o senin." dedi. Polis ise "Bu benim için çok fazla. Ama şöyle yapabiliriz ortadan ikiye bölüp, bir yarısını sen yersin bir yarısını da ben yerim." dedi tebessüm ederek. Dilbeste polis abisinden güveni aldı ve "Olur" dedi gülümseyerek. Polis abisi çikolatayı ortadan ikiye bölüp yarısını kendisine  alıp yarısını da Dilbeste'ye uzattı. Çikolatalarını yerlerken Dilbeste'ye "Yolunu mu kaybettin bakalım?" diye sordu. Dilbeste de "Evet polis abi. Ben okuldan eve giderken okulda biraz üzüldüğüm için buraya gelmek istedim ama nasıl döneceğimi bilemediğim için korktum ve telaşlandım." dedi. Polis abisi neden eve gitmediğini sordu. O da yaşadığı olayı anlattı. Polis abisi Dilbeste'nin anlattıklarına şöyle yanıt verdi. "Eğer haklıysan haklılığın ortaya çıkacak ve gün sonunda senden özür dileyecekler." dedi.

Kendini Yalnızlığa İten AdamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin