Eve geldiğimde hızlıca her gün yaptığım gibi üstlerimi bu insan kanından kurtarmak için temizlik odasında ki makineye attım. Oda çıktığımda gar dolapta ki eşofman ve bir tişört alıp giydim. Aşağı kata indiğimde koltuğun üzerindeki telefonumun çaldığını fark ettim, mutfak tezgahında oyalandığım için bu sesi çok geç algılamıştım telefonu koltuktan uzanıp aldım ve telefonu aramasını açtım.
"Eflal"
"Efendim"
"Ne yapıyorsun" Telefonu kulağıma yaslamıştım ve telefonun düşmemesi için omzumla destekliyordum. O sırada Bardağa doldurduğum kadehi elime aldım. Ve koltuğa ilerledikten sonra yavaşça koltuğa oturdum ve kendimi rahatlatmak için yaslandım.
"Hey sana diyorum."
"Neden aradın?"
"İşi halletmişsin"
"Evet"
"Para yollandı almayacak mısın"
"Parayla çalıştığımı mı söyledim"
"Eflal"
"Ne var"
"Neden bu işi yapıyorsun peki"
"O bir suçluydu ve ben bir polisim vakamı temize alıyorum"
"Zevk de alıyorsun değil mi" kadehimden bir yudum aldım.
"Bilmem öylemi acaba" ardından ekleyerek.
"Sen alıştırdın"
Kadeh bardağını masanın üzerine koydum ve Tv ünitesinin altında bulunan dolabın şifresini girdim ve kapağı açtım içinde olan dosya ve belgeleri elime aldığımda koltuğa tekrar oturdum ve elimde ki telefonu masaya bıraktım hoparlör açık olduğu için karşıda ki kişinin dediklerini duyabiliyordum fakat dinlemiyor ve umursamıyordum.
"Beni dinliyor musun" tekrardan cevap vermedim ve elimde ki dosyaları incelemeye devam ettim.
"Anlaşıldı oraya geliyorum" arama sonlandığında elimde ki Ziya albayrak dosyasını sağ elimdeki siyah kalemle üstünü karaladım ve kağıdı buruşturarak tekli koltuğun karşısında ki duvarda görsel amaçlı yapılan şömine ye attım. Ve kağıdın yanınışını izlemeye başladım.