Felix ve ailesi Avustralya'ya gelmişti ve eve bir tekme ile girmişti annesi ona arkadan sert bir tekme atmıştı
Felix'in zaten kemikleri gözükecek kadar az kilodaydı eve girdiğinde eşyalı bir ev olduğunu gördü ve 3 oda vardı biri annesinin ve babasının diğeri ikizinin diğeri ise annesinin giyinme odası evet giyinme odası Felix kanepede yatıcaktı
*1 hafta sonra*Babam kalktığında annem ve ikizim yokmuş ve buzdolabında asılı bir kağıt varmış üzerinde "senin yanında artık duramam .............'da düşünmeliyim biricik oğlum zenginliğin içinde olmalı iş yerinde biri bana çıkma teklifi etti artık beni arama ............. Senden daha iyi bir babası olmalı"
Felix kalkıp paytak paytak babasının yanına gelmişti babası sinirliydi Felix'i gördüğünde sinirini ondan çıkarmış ve bebek gibi bakan Felix'e acımamış ve gözünün altına yumruğu vurmuştu gözünün altı morarmıştı artık babasından hep dayak yiyecek gibi duruyordu
*2 yıl sonra*
Felix'in her yeri morarmış, kızarmış ya da kesiklerle süslenmişti
Babası içkiden uyuya kalmıştı ve masanın üzerinde ki telefonu çalmıştı Felix'in fırsatı buydu telefonu alıp banyoya kaçtı ve kapıyı kilitledi 7 yaşına girmesine az vardı okula gitmemişti bu yüzden kimin olduğunu görmemiş ama Gine de açmıştı"SONUNDA AÇTIN CHI-HUN KAÇ YILDIR NEDEN AÇMIYORSUN AVUSTRALYA'DAYIM EVİNE GELİYORUM, ALO??!!!?"
Felix ağlıyarak ağzını açtı
"Lütfe-n y-ar-ar-dım edin"
"SEN KİMSİN??"
"B-e-en -F-fe-fe-lix"
"Tamam Felix geliyorum sakin ol"
Felix o kadar az konuşabiliyor ve sürekli korkak bir halde beklediği için sürekli kekeliyordu hele de annesi gittikten sonra...
*15 Dakika sonra*
Kapı hızlı hızlı vurunuyordu Felix dikkatlice gitti ve kapıyı açtı adam konuştu
"Sen Felix misin?"
Felix bu sesi hemen tanıdı telefonda ki adamdı. Felix birden adama sarıldı ve ağlamaya başladı
"Lü-lütfe-en be-eni gö-t-tür"
Don Lee Felix'i kucağına aldı ve içeri bir göz attı Chi-hun koltukta sızmıştı Felix'e baktı onu arabaya bindirdi ve
Arabayı çocuk mağazasına doğru sürdü yolda Felix'e neler olduğunu sormuştu, Felix hatırladığı kadarını kekeleyerek anlatmaya başlamıştı.Bir kaç dakika sonra mağazaya geldiler Felix'in üstüne 5-6 kıyafet aldı ve havalimanına gitmek için hazırlandılar evet Felix'i kaçırıyordu
*10-11 saat sonra*Don Lee ellerini Felix'in diz kapağının altına ve ensesine koyup Felix'i kaldırdı ve eve doğru taşıdı
Evde girdiğinde herkes ona garip garip bakıyordu Don Lee üst kata çıktı Changbinin odasına girdi Felix'i yavaş bir şekilde özen göstererek uyuyan Changbinin yanına koydu. Vakit kaybetmeden aşağıya indi. Do merakla sordu
"Don Lee oda kimdi?"
Don Lee nefes alış-verişini düzeltmeye çalışıyordu soluk soluğaydı içeri birden Ji-woo girdi
"Korumalar doğru mu söylüyor Don Lee kucağında bir çocuk ile içeri mi girdin?"
"Baba..."
Ji-woo oğlunun sözünün bitmesini izin vermedi ve konuşmaya başladı
"CİDDEN O SENDEN Mİ?"
Don Lee şaşırdı ona bunu nasıl yakıştıra bilirdi ? Hemde babası
"Baba o Felix"
Ji-woo'nun göz bebekleri birden büyüdü Do Yun ise ağzını sonuna kadar açmış "NEĞ" diye bağırıyordu kulakları çınlatan bir sesti Don Lee daha fazla merak uyandırmadan konuştu
"Çalışanlarım sonunda Chi-hun'un yerini tespit etti Avustralya'da bir evde yola çıktım eve birkaç dakika vara Chi-hun'u aramaya başladım birkaç çalış sonrası bir çocuk açtı Felix ağlayarak ve kekeleyerek benden yardım istedi eve vardığımda yaşına göre çok zayıftı her yeri yara içindeydi içeri girdiğimde Chi-hun'u koltukta sızmışken buldum sızdığı koltuğun yanında bir sürü içki şişesi vardı hatta bazılarını Felix'in üzerinde kırmış veya camlarla kesmiş o uyandığında soru sormanızı istemiyorum zaten yeterince acı çekti daha fazla hatırlaması o artık Changbinin kardeşi gibi büyüyecek bundan sonra geçmişe değil geleceğe bakalım."
Don Lee sözünü bitirdi kimse birşey demedi haklıydı daha fazlasını öğrenmek hiç biri için iyi olmazdı.
Günümüz :
Evet benim kurtuluş hikayem böyle nasıl büyüdüğüme gelirsek 6-7 yaşından sonrası cennette gibiydi yani mükemmeldi Changbin'den farkım yoktu sadece o Don Lee amcaya baba diyordu bunun dışında ikimizde aynıydık Changbin ile Do Yun amcanın okuluna gidiyoruz azıcık işimize yarıyor. Ortaokulda Jisung, Chan, Seungmin ile tanıştık onlar ile çok iyi zaman geçirdik lisenin son iki yılına kadar da böyle devam etmeyi sürdürüyor hepimiz bir evde kalıyoruz (onlara kölelik yaptırıyorum) çok eğlenceli sabah Jisung Seungmin'e bıyık çizmişti geçmeyen kalem ile çizse ne çok gülerdim.
Kafama yastık yiyerek uyandım, babamız gibi davranan Chan yemeğe çağırıyor o olmasa açlıktan ölmüştük
"Hadi ama kalk Felix"
"5 dakika gerçekten 5 dakika"
Götüme vurmuştu iki büklüm kıvrılmıştım
"Uyuyan prenses senin bu uyku merakını ne yapıcaz acaba, kalk insan gibi bir kahvaltı yap"
Okula gitmek istemiyorum okula gitmesem amcam hastalık dışında izin vermez hastayım desem bütün ev insanlarla dolar uflanarak kalktım elimi yüzümü yıkadım okul formamı giydim aynanın karşısına geçtim çillerimi kapattım sebebi babamın bu yüzden beni sevmemesi sanırım aşağıya indim yemeğimi yedim çocukların konuşmasına fazla takılmadım sonra arabaya bindik arabayı Chan kullanıyordu çünkü içimizde bir tek o 18 yaşında ve ehliyet aldı changbin'de yakında alacak okula vardık herkes bize hayran hayran bakıyordu canım ünlümüyüz ah doğru evet doğru ünlüyüz Kore'nin en iyi dövüşen ailesi diye biliniriz sınıfa girdim uykum vardı arkada cam köşesini seçtim yanıma kimseyi koymadım ve kollarımı masanın üstüne koydum kolumun üstüne de başımı çok geçmeden hoca girmişti bir dakika bu hoca kırk ayak mı neden birden fazla ayak sesi var?
"Günaydın öğrenciler 3 yeni arkadaşınız var"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love like crazy
Romance7 yaşına kadar babası ve annesinden dayak yiyen Felix'i changbinin babası kurtarmış ve onu daha güzel bir hayata yönlendirmişti acaba Felix'in ikizi kimdi