Bölüm 1

25 0 0
                                    

~yazardan~

İntikam nedir?

Sana yapılan bir şeyin öcünü almaktır değil mi? Tabii ki sana yapılan her şey olabilir; satılmak, dışlanmak, sevilmemek, küçük düşürülmek, dalga geçilmek hatta sebepsiz bile olabilir. Ama intikam almak bazı duyguları daha gerektirebilir. Mesela acımasızlık ya da öfke sorunları. Daha farklı bir şey de gerekir bazen; nefret. Ve en önemlisi intikam alacağın kişi, sana hayatında ilk kez yaşadığın duyguyu hissettirirse, yani nefreti. O zaman ne yaparsın? Büyük ihtimalle onun için plan kurarken yanlış gidicek diye düşünürken nasıl olduğunu anlamadan kendine bir şey yaparsın strestten.

Lee, onca yıl nefretini içinde daha da közlendirirken bazen kendine zarar vermişti. Ona rağmen nefreti ilk gün ki gibi tazeydi.

Daha yapımı yeni bitmiş bir binanın önündeydi Lee. Hwang, uyuşturucu ticareti için bu binayı kullanıyordu. Aslında bu işlere çok önceden, hala Hwang ile beraberken ortak olmuştu. Onun için birini öldürmek kolaydı, özellikle kendine bir şey yapanları. Hafızası da yerinde olmadığından bunu yapması daha kolay olucaktı.

Gece olduğu için yavaş ve dikkatli adımlarla binaya yürümeye başlamıştı. Hwang'ın ona yaptıklarının aynısını yapmak istiyordu. Güzel de bir planı vardı aslında. Kendini Lee Chaeyong diye tanıtmıştı, daha doğrusu kuzenini konuşturmuştu. Tabii kuzaeni daha önceden Hwang ile iş birliği yaptığı için samimilerdi. Kuzeni ise biraz şüphelenmişti Lee'den, hiçbir sebep vermeden Hwang'tan uyşturucu almasını istemişti.

Hwang geldiğinde ise kendisini tanıyıp tanımayacağını kaç kez düşünmüştü, çoğu hareketi Lee'ye -arkadaşlarının anlattığı kadarıyla- eski onu hatırlatıyordu. Ne kadar gerçekte öldürmüş olsa da onu, kalbinde öldürememişti. Lee'yi çok büyük bir değişime sürüklemişti Hwang ve Lee o değişimin bütün acısını çıkaracaktı ondan.

O bunları düşünürken çoktan binanın içine girmiş, buluşacakları kata çıkmış ve herhangi bir odaya girerek sırtını duvara yaslamıştı. Bir süre bekledi, o sürede kaç defa yapıcaklarını aklından geçirdi kendisi de bilmiyordu. Biraz daha bekledi, neler diyeceğini mesela.

Telefonunun çalmasıyla arka cebinden çıkararak arayana baktı, Hwang'ın arkadaşlarından biriydi. Hızlıca aramayı cevaplayıp kulağına götürdü. Ne kadar Hwang'ın tarafında olsada arada bir arayıp bazı konularda fikir alışverişi yapıyorlardı. Tek bir sorun vardı, arayan kişi Lee'nin Hwang ile bir bağı ya da başka bir sorunu olduğunu bilmiyordu. Tabii ki aradığına göre öğrenmişti.

"Sen ne yapmaya çalışıyorsun Felix! Bana Hyunjin ile bir sorunun olmadığını söylemiştin! Ne yapıcaksın!" karşı tarafın bağırarak konuşmasıyla daha da keyifleniyordu Lee. Birilerinin sinirine dokunmak çok eğlenceliydi.

"Shh, Jisung. Sakin ol ve yavaşla. Sadece içimdeki sürekli büyüyen nefretimi hafifleştiricem. Bu kadar büyütmemelisin bu işleri." sinir bozucu bir yavaşlıkta konuşmuştu Lee.

"Hyunjin'e karşı hani hiçbir şeyin yoktu? Me yaptı da ondan nefret ediyorsun?" Jisung'un onlar hakkında sorduğu iki soruyla anında yüzü düştü Lee'nin. Başkalarının arasında geçen bir olayda ona neydi ki? Karışmamalı, vericekse sadece öneri vermeliydi.

"Bundan sana ne Jisung? Başkalarının arasında geçen bir şeyde araya karışmaya çalışmamalısın." tam cümlesine sinirli bir şekilde devam edeceği sırada telefonundan titreşim gelmesiyle dudakları tehlikeli bir yavaşlıkta yukarı kıvrıldı. Hwang'ın zamanlamasınını her zaman sevmişti, tam zamanında arardı çoğu zaman. "Kendisi de arıyor zaten. Görüşürüz Sungie!"

"Felix hayır-" telefonu Jisung'un yüzüne kapatarak Hyunjin'in aramasını yanıtlamıştı Lee.

"Nerdesin Chae. Ben buluşacağımız koridordayım." Felix, duyduğu bu cümleyle Hwang'ın duyamayacağı şelilde kıkırdamıştı. Gerçekten fazla saftı.

ding dong / hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin