5

8.5K 413 12
                                    


İyi okumalar 💕

🧷🧷🧷🧷🧷🧷

"Kralın kim olacağını tanrı seçiyor, göz rengi ve heybetli bedeninden anlamışsındır zaten. Fersan halkının tamamı mavi gözlüdür ama seçilen krallar kırmızı ve koyu gözlü doğarlar.
Aslında çoğu kırmızı - lacivert gözlü oluyor ama şimdiki kralımız kırmızı - siyah gözlü. Bence en kudretli kralımız da Efendi Razgar zaten..
.. Yani aslında kralın çocuğu olup olmaması önemli değil krallığı çocuğuna devredemez. Sadece nadiren bazı kralların oğlu da kral olarak doğabiliyor. "

Önümdeki esmer, uzun siyah saçlara sahip kadın kaşlarını kaldırarak imalı bir şekilde gülümsedi.
Sarya buradaki yardımcım olarak atanan tatlı bir kızdı.
Benden uzun tatlı bir kız..

Birkaç saat önce Razgar beni odaya getirdiğinde, karnımın guruldamasını duyup konuşmamızı noktalamış ve herkesi seferber etmişti.

Hem porsiyonlar hem de kaşıklar oldukça büyük olsa da odaya getirilen kahvaltının tadını çıkara çıkara yemiştim.
Şu zamana kadar simitle, salça ve kurumuş peynirle geçirdiğim kahvaltılarıma zıt mükellef bir sofra hazırlanmıştı, sırf benim için..

Yemekleri aşina olduğum tarzda olmasa da bayağı lezzetli ve doyurucu olduğundan tıka basa yemiştim.

Razgar ben yemeğimi yemeden önce odadan ayrıldığından dolayı nereye gittiğini merak ediyordum.
Kendisi gelir sanmıştım ama yemekten sonra bana Sarya'yı göndermişti.
Ellerinde kıyafetlerle gelip giyinmeme yardımcı olduktan sonra bulunduğumuz sarayın bazı yerlerini gezdirip, durmak bilmeden konuşan bu kız, biraz olsun içimi rahatlatıp sürekli aklımı bulandıran tedirginliğimi almıştı.

Şimdi de güllerle süslenmiş bahçedeki geniş kamelyada karşılıklı oturup sohbet ediyorduk.
Daha doğrusu o konuşuyor ben de dinliyordum..

"Saçlarınız çok güzel, gözleriniz de..
Ah tenininiz de çok güzel papatya gibi.."

Tüm bu özelliklerim onlara marjinal geliyor olmalıydı.
Buradaki insanların tenleri oldukça esmer, saçları da simsiyahtı.
Kendi saçlarımı siyah sanıyordum ama Fersan halkından bir çok kişiyi gördükten sonra kahverengi olduğundan emin olmuştum.

" Sen de çok güzelsin. Saçların şelale gibi, tenin de çikolata gibi." dedim mahçup bir halde.

Dudaklarını kapatarak kıkırdayıp iltifatımı kabul etti.

Bir süre Sarya'nın bakışları altında sessizce oturarak kuş cıvıltılarının ve ağaçları okşayan rüzgarın tadını çıkardım.

Doğdum doğalı şehir dışında bir yer görmemiştim. İzbe ve pis sokaklar tek gerçeğimdi.

Çalıştığım bazı yerlerde diğer çalışanlar kendi aralarında köylerinden, tatillerinden, yazlık - yaylalık yerlerden bahsederdi sürekli.
Sokak aralarına yapılan parklar dışında doğru düzgün ağaç bile görmeyen benim için kulağa  oldukça değişik geliyordu.

İstemsizce onları dinlerdim bu yüzden. Benim için bilinmez, farklı bir şeydi. ülke değiştirmek gibiydi yani..

Simdi bu huzurlu bahçede çiçeklerin, ağaçların ve bolca yeşilliği arasında tattığım huzur şu zamana kadar yaşamadığımı hissettiriyordu bana.

İçime dolu dolu bir nefes çekip ne zaman kapattığımı bilemediğim gözlerimi açtım.
Rüyadaysam uyanmak, paralel evrendeysem de tekrar kendi dünyama dönmek istemiyordum.

Burada yaşamak önceki hayatımdan daha kötü olamazdı heralde.

" Efendi Timur, Kralımız sizi emretti."

Arkamdan gelen ses anlık olarak korkutsa da belli etmeyip ayağa kalktım ve muhafıza dönerek kafamı salladım.

"Beni ne zaman isterseniz çağırabilirsiniz Efendi Timur."
Gitmeden önce benimle birlikte ayağa kalkıp selam veren Sarya'nın son sözleri bu olmuştu. (Efendi Timur demeleri oldukça garip geliyordu.)

"Peki Sarya, Arkadaşlığın için teşekkür ederim." diyerek kafa selamı verip cevabını beklemeden önümdeki muhafızı takip etmeye başladım.

Önce bahçeye bakan kapıdan geniş hole girdik.

Ardından sarayın içerisinde, merdivenlerin yanında bulunan tahta işlemeli asansöre binip birkaç kat sonra indiğimizde bizi geniş ve uzun bir koridor karşıladı.

Ara ara etnik desenli pencerelerle süslenmiş olan bu  koridorun, gün ışığını net bir şekilde aldığı için oldukça aydınlık bir havası vardı.

Her yerde olduğu gibi geniş aralıklarla dizilmiş muhafızlar sabit bir şekilde yerlerinde durup ara ara etrafı kolaçan ediyorlardı.

Bana rehberlik eden muhafız solumuzda kalan, diğerine göre daha kısa olan koridora girip en sondaki odaya geldiğimizde durdu ve saygıyla selam vererek yanımdan ayrıldı.

İlginç bir şekilde kapıda nöbet tutan birisi yoktu.

Ellerimi bacaklarıma silip boğazımı temizleyerek kapıyı çaldım.

"Gel Timur." diyen karizmatik sesi duyduğumda derin bir nefes alarak odaya girdim ve kapıyı arkamdan kapattım.

Kral Razgar oturduğu sandalyeden doğrulup yazmakta olduğu parşömeni bırakarak alışıldık bir biçimde bedenimi süzdü.

Üzerimde dantelli ve kolları lastikli şifon bir gömlek, altımda da kahverengi düz bir pantolon vardı.
Tüm bunlara zıt ayaklarımda ise terlik vardı.. Terlik..

Buradaki insanların giyim tarzını çözememiştim.
Kadınlardan bazıları bikini tarzı şeyler giyip üzerlerine bez bağlıyor erkekler üstleri çıplak altlarına eteksi şeyler giyiyordu, tıpkı eski mısır uygarlığında olduğu gibi.
Ama sadece bu değildi..
Bazıları benim gibi gömlek ve pantolon giyerken bazıları da bezden tişörtler ve şortlar giyiyordu.
Hatta çiçekli elbise giyen birkaç kadın daha görmüştüm..

Kimse kimseyi yadırgamıyordu.

Kralın beni saraydaki bazı insanlara sunduğu vakit üzerinde bir şey olmadan rahatça çıkmasını o zaman garipsemiştim ama artık normal geliyordu..

Gerçi şimdi tam bir kral gibi giyinmiş, bordo gömleği ve ona uyumlu siyah ceketiyle Jilet gibi görünüyordu. Buradan gördüğüm kadarıyla altında da siyah bir pantolon vardı.

Kollarından birini açıp beni yanına çağırdı.
Tam dibinde durduğumda bileğimden tutarak dizine oturtup önündeki şeyi yazmaya devam etti.

Alfabelerini bilmediğim için anlamasam da sessizce onu izledim.

Kendim gibi değildim..
Buraya gelmeden önce gayet güçlü ve heybetli olan ben kucağında o kadar narin kalmıştım ki...

Kendimi onun gücü altında, onun korumasında hissetmek beni pasifleştiriyordu..

Akşama kadar kucağında ben varken tüm işlerini halletti.
Arada ayağa kalkıp kitaplığa gitmesi gerekse bile bırakmamış  ufacık bile zorlanmadan oradan oraya taşıyarak tüm işlerini bitirmişti.

Ben de sessizce ona ayak uydurmuştum.

🧷🧷🧷🧷🧷

Hata varsa affola çok kontrol edemedim

Okuduğunuz için teşekkürler 💕

FERSAN B×BHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin