Keşke diyorum...
Keşke hep o minik ayaklı, küçük elli bebek halim olarak kalsaydım. Annemin sıcacık kollarında uyusaydım, babamın şefkatli bakışlarını hissetseydim üzerimde ya da en azından degişmeseydi hayatım büyüseydim ama aynı kalsaydı herşey...Ne gülünç, keşkeler hep keşke olarak kalıyordu değil mi? Şimdi büyümüş liseli olmuştum. Siz bir insanın kendi başına kendini büyütmesi ne demek bilir misiniz? Umarım bilmiyorsunuzdur çünkü ben biliyorum, ne kadar boktan bir şey olduğunu biliyorum.
Anaokulu yaşıma kadar her şey mükemmeldi. Mutlu bir ailem vardı, beni seviyor ve ilgileniyorlardı sonra ne oldu bilmiyorum ama annem ve babamın aşkları yok oldu, kavgalar tartışmalar başladı, ikiside benimle ilgilenmemeye başladı yani şiddetli geçimsizlikten beni unutuyorlardı. Bu değişti mi? Hayır. 18 yaşıma kadar gördüğüm tek şey, önüme yemek konulması, üstüme alınan giysiler ve elime tutuşturulan para...
İşte bu yüzden o bebekken neşeli olan çocuk gitti, ve yerine içine kapanık, ezik bir çocuk geldi. Anaokul ve ilkokulu az buçuk iyi geçirmiştim fakat ortaokul ve lise...
Hani vardır ya şu sınıfta hiç şey yapmamasına rağmen ezilen, zorbalığa uğrayan o çocuk, ha ben hep oydum. Susuyordum, karşılık vermiyordum ve bunu fırsat bilip beni kullanıp eziyorlardı. En acısı ise bunun hala devam ediyor oluşuydu. Karşılık vermek istesem bile veremiyordum. Oysa annemle babam bilseydi, bana öğretseydi kendimi korumayı, ezdirmemeyi böyle olmazdım değil mi?
Kime ne ki? O kadar yalnızım ki içimin seside olmasa ölebilirdim yalnızlıktan. Ben bu hayatta hep kendimi üzmüştüm. Yalnızlığımı, eksikliğimı, yanlışlarımı hep kendimden bilmiştim. Aileme ne olursa olsun sadık kalmış onların bana vermediği değeri ben onlara vermiştim. Biliyorum saf bile değil salağın tekiyim...
Şimdi yine ne zaman kötü bir şey olsa, kötü hissetsem geldiğim sahile gelmiştim, gözlerimdeki tuzlu sıvının yanaklarıma akmasına izin veriyor akan burnumu çekip denizi izliyordum. Bu sefer başıma gelen olay en kötüsü olabilirdi. Dediğim gibi o kadar yanlızım ki kimseye güvenip arkadaş bile edinememiştim,belki de asosyal bir insan olduğumdan kimsenin öyle arkadaş olmak isteyeceği biri olmamıştım... Zaten okulda da beni kim görse "ezik çocuk" diyordu, şimdi ise buna "ibne" de eklenmişti.
Evet o kadar yanlızım ki bazen iç sesimle duygularını dökmek yetmiyordu, bu yüzden bir defter tutuyordum, bende meraklısı değildim ergen gibi defter yapıp günlük tutmaya ama kendimle savaşım yeterince büyüktü, o dört köşeli beyaz sıradan kâğıda içimi dökmesem olmuyordu. Bugün asla aklımın ucundan geçemeyen berbat bir şey oldu, sınıftaki zorbalardan biri o defteri alıp boş derste tüm sınıfa dalga geçerek okudu.
Defterde bir cümlem vardı;
"Ben sanırım kızlardan hoşlanmıyorum"
Bu cümlemi okuduktan sonra gay bir ibne olduğumu iddia ederek okulun yarısı beni zorbalamaya başlamıştı. Saçmalığın bu kadarıydı cidden. Birincisi, cümlem kesinlik bildirmiyordu ve ikincisi ise "kızlardan değil erkeklerden hoşlanıyorum" tarzı bir cümlem de yoktu? Ben hayatımda kismseye duygusal hisler beslememiştim ki...
Sadece hiç bir kız dikkatimi çekmiyor, hatta çoğu itici geliyordu bu yüzden adım İbne'ye çıkmıştı. Eğer bunlar sadece bir günde olduysa ben yarını düşünemiyordum bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You are my luck~ •Taekook•
FanfictionHayatı kendinden vazgeçecek kadar kötü olan Jungkook, ölümle herşeyden kurtulmak ister fakat gitar çalan o çocuk onun tüm kaderini değiştirmiştir...