Ben Berlin,hani şu aşıklar şehri olan Berlin.Bana göre ise acıların ve katliamların yaşandığı Berlin.Kısacası ben Berlin acısıyla tatlısıyla Berlin...
Adımı hiç sevmiyorum çünkü hikayesi çok klişe geliyor.Annem ve babam iş için gittikleri Berlin'de tanışmışlar ve tahmin edin ne olmuş birbirlerine aşık olmuşlar.
Bunun sonucunda beni yani biricik kızlarını dünyaya getirdiklerinde adımı Berlin koymuşlar.Ne de olsa biricik ailem Berlinde tanıştı ve orada evlendi.
Neyse bu gereksiz ve saçma aşk mevzusunu kapatalım.Hiçbir zaman aşka inanmadım çünkü aşık insanlar birbirini aynı anda bırakıp gitmezler değl mi? Annem ve babam bana işte bu kadar acı bir miras bıraktı...
Eskiden onların baskıcı tavırları beni fazla bunalttığı için lise ikide yurt dışındaki üniversitelere başvuru yapmıştım.
Lise dörtte bursum kesildi bende annemin dedesinden kalmış olan küçük bir arsayı satıp ikinci dönemide zar zor okudum.Daha önce sınavına girip kazandığım bir üniversiteye gidecektim ama kontenjanı dolduğu için beni kabul etmedi.
Lise ikide yaptığım tamı tamına on beş başvurum arasında sadece bir okul beni kabul etti o da Berlindeki "Hoher Hüger"okulu oldu.Çıkmaz diye koyduğum okul çıkınca biraz saçma oldu ama tüm masraflarımı karşılayacaktı sonuçta.
Bana sadece bir tane boş odası kalan Berlin'in en iyi yurdunu ayarladı ve altı aylık parasını ödedi.Yurt,okuluma yürüme mesafesinde olduğu için taksi parası veya toplu taşıma parası ödememe gerek yoktu.
Bunlar şahane şeyler olabilir ama biraz garip hissediyorum.
Şimdi hiç bilmediğim bir şehre gidiyorum Berlin'e...
...
Bavulumu hazırlamaya başlamıştım bile kıyafet olarak rahat olduğunu düşündüğüm dört eşofman altını,sıcak tutması için iki kazak,sadece okula giderken giyebilmek için üç tane pantolon,kazağın içine giymek için ve havalar ısınınca kazakla dolaşmamak için yanıma beş tane tişört son olarakta spor yaptığım içinde yanıma tayt ve body aldım.
Parfüm sıkmayı sevdiğim için yanıma iki tane parfüm aldım.
Makyaj yapmayı sevmesemde birkaç makyaj malzemesi de aldım.En azından hasta olduğumda cildime makyaj malzemeleriyle renk gelirdi.
Aldığım kıyafetlerin altına giyebilmek için beyaz bir spor ayakkabı ve siyah deri bir bot aldım.
Üniversiteye giderken kullanmak için küçük siyah bir çanta da ekledim ve artık bavulum hazırdı.
Zaten fazla tefferuata gerek yoktu.
Sonuçta yurtta kalacaktım ve yanıma çok fazla şey alamazdım.Bavulunu fermuarını çektim ve bavulu kapattım.Artık iki gece boyunca konakladığım otelden ayrılabilirdim.
Son kez odamda bir şey kalmış mı diye bakıp odayı kontrol etim.
Odada tek kalan şey montum oldu.Zaten montumuda şimdi giyecektim.
Odanın anahtarını,kapının yanında duran küçük kutusundan çıkartım.Sonra odayı kitledim.
Odanın kapısının tam karşısında bulunan asansöre bindim,normalde asansörleri kullanmaktan kaçınırdım ama oda on beşinci katta olunca doğal olarak kullanmam gerekti.
Zemin katta durduğumda asansörün kapıları açıldı ve resepsiyon göründü.Resepsiyonda benim yaşlarımda bir kız çalışıyordu.
Resepsiyona doğru yürdüm ve odanın anahtarını teslim ederken oda için teşekkür ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yurt Odası
RomanceBu kitapta geçen tüm kişiler ve kurum adları sadece bir kurgudan ibarettir. Keyifli okumalar! Bir Berlin düşünün hem acılı hem neşeli.Bu zamana kadar hayatının sadece acılı dönemini yaşamıştı ama artık neşeli ve mutlu olma zamanı gelmişti.Lise üçte...