1-Mutlu hayat yoktur, mutlu anlar vardır.

31 5 2
                                    

5 Mayıs 2024, Kim Taehyung.

Sen aşka aşıksın, müsaitsin gördüğünü abartmaya.
Biz olsa olsa bir müddet aşklaştık aşkım, aşık olmadık.
Bîr elim sana uzanır, öteki berikinin zaten elinde.
Bırak yoluma gideyim bildiğimce.
Yabancısı olduğum bir şey değil yabancılar.
Baktım yerlisi yabancısı aşağı yukarı hepsi benzer erkekler....
Eğer bir söz, bir ses bekliyorsan bu adamdan,
İçinde hiç gönderme isteği bulunmayan, Bir git lâzımsa eğer...
İşte orada duruyor...
Ağzımın bir yerinde...
Almak ister misin dilini sokup aklıma,
Sana ait olan her şeyi bir nefeste,
Bir göz yumma anında,
Bîr soğuk telefon konuşmasında,
Geri alabilir misin?
Seni benden geri alabilir misin?
Kovabilir misin beni senden?
Sevgilim yoksa sen Sevgilim olmayabilir misin?

Bu dizeler ne kadar da doğruydu, ne kadar benden izler taşıyordu diye düşündüm kısa bir süre. Şiirler böyleydi işte. Belki de daha önce fark etmediğin hislerin karşılıkları sadece bir dizede anlatılmışken bulursun. Özellikle senden izler varsa seversin şiirleri, kendini bulduğunda daha anlamlı ve güzel gelir gözüne. Veyahut hikayesini öğrenirsin, başkalarının yaşadığı olayların izlerini taşıdığında anlamlı gelir bilemiyorum. Şiirler benim için bambaşka bir şeydi bu yüzden. Daha düzgün düşünmeme olanak sağlıyor, bir süre hayattan soyutlandığım için kafa dağıtma fırsatı buluyordum binevi. Fakat bizim günden güne artan kavgalarımız beni boğdukça boğuyordu artık, şiirlerle bile kapatamıyordum acılarımın üstünü. Bazen kavgalar sevginin de önüne geçebilir mi diye düşünmeden edemiyorum çoğu zaman. Günlük, sanırım ayrılık vakti geldi. İki insan birbirini delice sevse dahi bu ilişkide birbirlerine herhangi bir saygı kırıntısı kalmamışsa, bu yalnızca aramızdaki bağa yazık etmişlik olmaz mı?

Günümüz, 23 Ekim 1998 Jeon Jungkook.

Her şeyi ardında bırakıp, hayata baştan başlayabilir miydin?

...

Çokça endişe vardı içimde, hâliyle. Fakat ona rağmen günün bıraktığı yorgunluğu atmak adına kanepeme uzanmış, açık balkon kapısından dışarıyı izliyor, bir yandan kahvemi yudumluyordum. Aslında günlerim böyle pekte olaylı geçmezdi, sıradan bir hayatım, sıradan bir okulum vardı herkes gibi. En basitinden öyle aşık olduğum bile olmamıştı benim. Elbette ilişkilerim olmuştu lâkin doğru kişiler değillerdi sanırım, hatırlamıyorum. Yalnızlığı sevmezdim, ama hep yalnızdım. Yalnız bırakılmak ve yalnız kalmak arasında çok fark var derler, cidden doğru bu.

Yalnız bırakıldıkça yalnızlığı sevmeye başladım. İnsan görmeye tahammülüm bile yoktu artık. O yüzden ufak olaylar bile canımı sıkar küçüklüğümden beri. Bu olayda fazlasıyla hayatımın gündemine oturmuş, beni en içten sarsmıştı. Tabii bu olay herkesi derinden etkilerdi -size sonraki sayfada olayları anlatacağım.- Ancak ben böyle olayları bile görmezden gelmeye başlayalı yıllar olduğundan garip geliyordu. Yıllar benden duygularımı götürmüş, insanlığımdan da parçalar almaya çalışsada bunda pek başarılı olamamıştı. Yaşanmışlıklar merhametimi alamadı. Fakat daha da yalnız bir adam yaptı beni. Bazı zamanlar böyle oturduğumda düşünüyorum da, isterdim birisi tarafından sevilmek. Klişe gerçi kim istemez ki? Olurdu da belki bilemiyorum. Ama sevmekten daha büyük bir problem vardı hayatımın merkezinde: Güven. Yine bir yerde görmüştüm bu sözü hep düşündürürdü beni. Bir yerlerde gördüğüm sözler hep düşündürür beni, "İlk önce güveniyor muyduk, yoksa ilk önce seviyor muyduk?" Hangisiydi? Bilmiyorum. Ben kendini bilmez biriyim. Kendimi bilmeden nasıl bekliyordum birinin  beni bulmasını? Ama içimde hâlâ ona karşı bir umut vardı. Ben düşüncelere dalmışken odayı doldurdu telefon sesi. Eğitmen mesaj atmıştı sanırım, ertesi gün revire gelmemi yazmıştı. Yok yere tebessüm ettim. Neydi bu hallerim? Saçma sapan tribe girmek beni rahatsız etti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 19 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Hasretinden Prangalar Eskittim.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin