2

153 17 17
                                    

Gözlerimi araladığımda ev oldukça havasızdı. Telefonumu almak için elimi masanın üzerine attım ve gezdirdim. İçi dolu bir bardağı ve birkaç ağrı kesiciyi yere düşürdüm ama en sonunda telefonu aldım.

Saat 03.34'tü. Hatırlamak için gözlerimi yumdum. Ben kaçta uyumuştum?

Koltukta doğruldum. Sırtım oldukça şiddetli bir şekilde ağrıyordu. Loş ışık gözlerimi daha fazla yormaya başlamıştı.

Ayağa kalktığımda bir an sarsıldım. Tam bir adım atmıştım ki üç bira şişesinin sesiyle ayağımı geri çektim. Üç şişe bitirmiştim. Tabii ki başım ağrıyacaktı.

Devrilen şişelerin üstünden atlayıp odanın lambasını açtım. Masanın üzerinde Ryuuji'nin verdiği numara tek başına duruyordu.

Bu saatte aramak hiç doğru olmazdı ne yazık ki.

Kendimi en yakınındaki tek koltuğa bıraktım. Ortadaki sehpanın üzerinden kumandayı alıp haberleri açtım.

Hep aynı şeyler vardı. Ya biri doladırılıyor, ya birinin dükkanı soyuluyor ya da futbolla ilgili herhangi bir şeyler.

Televizyonu da sadece evde biraz ses olsun diye açıyordum. Ciddi ciddi hiç izlememiştim.

Kafamı oluşturmaya başladım ve tam gözlerime gelmişken telefonumun şiddetli titremesiyle sıçradım.

Arayan Ouzou'ydu. Beni pek aramazdı. Oldukça yoğun diye düşünüyordum hem saat de telefon görüşmesi yapmak için pek uygun değildi.

"Alo?" Diye mırıldandım uykulu ve kısık bir sesle.

"Merhaba Kota! Nasılsın?"

Oldukça enerjikti. Bu saatte nasıl bu kadar dinamik olabiliyordu ki? Gerçi ben gündüz de aynıyım ama.

"Bu saatte neden aradın?" Dedim hiç düşünmeden.

"Huh? Saat kaç ki?" Dedi umursamaz bir tonla.

"Taneı aşkına Ouzou. Saat 4'e geliyor."

"Öyle mi? Burda gündüz ama." Beyni bezelyeden ibaret olan bir kardeşim olduğu için o an kendime sinirlendim.

"Ben Japonya'dayım ama."

"A evet doğru! Şimdi hatırladım." Şaşırmış gibiydi. Onu şaşırtan neydi ki?

"Neden bu kadar şaşırdın?"

"Ben İspanya'da futbol kariyerine devam ettiğini sanıyordum. Ama anlaşılan bırakmışsın. Sesin baya yorgun geliyor."

Gözlerimi devirdim. Bu saatte tabii ki de yorgun olacaktım. "Ne istiyorsun?" Dedim konuyu kapatarak.

"Nasılsın napıyorsun diye aramıştım. Sabah tekrar ararım ben. Şimdi uyu dinlen. Her an sinirlenebilirsin." Gerçekten haklıydı. Tek bir laf daha ederse telefonu fırlatabilirdim.

Oturduğum koltukta başımı arkaya attım, gözlerimi yumdum başım feci ağrıyordu.

Telefonun tekrar çalmasıyla sıçradım. Ve ani bir hareketle telefonu elime aldım. Kayıtlı bir numaraydı ama isim kısmında mor bir kalp vardı.

"A-alo?" Dedim şaşkın bir şekilde. Sarhoşken Reika'yı arayıp saçmalamamış olmayı diledim. Karnımda bir ağırlık hissettim.

"Beni aramışsınız? Kimsiniz diye sormak istemiştim. Bu saatte rahatsız etmiyorumdur umarım. Gerçi benimki de soru. Kabalık ettim yarın tekrar arayıp sorabilirim-" Reika her zamanki gibi düşünceliydi. O da şaşırmış olsa gerek sesinden belliydi.

Lafını keserek "Rahatsız etmedin!" Dedim kapatmasından korkarak. Biraz yüksek sesli olmuştu.

"Peki o zaman. Önce kim olduğunuzu söyleyebilir misiniz?" Ona gerçekten aşık mıydım yoksa sadece takık mıydım hiçbir fikrim yoktu. Tek bildiğim ona karşı iyi duygular beslediğimdi.

"Şey..." duraksayarak bir sağa bir sola başımı çevirdim. Köşede tozlanmış bir futbol topu görünce kafama dank etti. "Ben... futbolla ilgilenir miydiniz acaba diye aramıştım. Küçük bir organizasyon düzenliyoruz da..."

Ne saçmalıyordum ben!? Öyle bir şey yoktu. Reika kabul ederse olacaktı. Bu da riskti tabii.

"Gerçekten mi? Bu harika! Katılmak isterim. Tarih, yer ve zaman hakkında bilgi verebilir misiniz?" O an buz gibi olmuştum. Ortada organizasyon falan yoktu ki!

"Ben önce size bir şey sormalıyım." Dedim titrek bir şekilde.

"Buyrun tabii." Reika'nın sesini duyduğum her an sakinleşiyor, rahatlıyordum. Güvende hissettiriyordu.

"Japonya'da mısınız şu an?" Burda olmadan katılamazdı. "Burda olmasaydım kabul etmezdim ve bana numaramdan ulaşamazdınız." Dedi. Güldüğünü anlayabiliyordum. Neden bu kadar aptallaşıyordum ki!?

"Evet doğru. Hm saat akşam 18.15'te meydan parkında." 14 yaşında takımca toplanıp antrenman yaptığımız yer... Aklıma ilk orası gelmişti.

"Sahiden mi? Orası benim için çok özeldir de." O an ben olduğumu açıklamam gerektiğini anlamıştım.

"Reika, ben... Kota Furuya'yım"

~bölüm bittiiiiiiii en kısa zamanda yenisini yayınlayacağım.

ℱ𝒶𝓇𝓀ı𝓃𝒹𝒶𝓁ı𝓀 | 𝘙𝘦𝘪𝘵𝘢 Where stories live. Discover now