Yemeği geldi “niye yemiyorsun ?”
Neden sormuştu böyle bir soru
“Yemekle pek aram yok”
Sadece salatamı bitirmiştim o ise makarnasını yiyiyordu
“Belli oluyor” “çok açık sözlüsünüz savcım” hiç gülmüyordu hep çatık kaşlı sinirli duruyordu makyajımı tazelemek ve elimi yıkamak için lavaboya gittim Kapı bir anda üzerime örtüldü bu gün hava biraz soğuk olduğu için belki rüzgar yapmıştır diye düşündüm ~Lavabo lokantanın içinde Heejin~ ellerimi yıkadım makyajımı tazeledim ve kapıya doğru yürüdüm, kapı açılmıyordu ve biranda arkamdan bir ses geldi “Yaramaz kız Heejin” çığlık atmaya başladım gözlerimden yaşlar akıp gidiyordu kapıyı tekmelemeye başladım Tuvalet kabinlerinden 3 tane vardı 1 kilitliydi, kilit açılma sesi geldi var gücümle kapıyı tekmeliyordum ve bir anda tekme sesi ikiye katladı ve savcının sesi geldi “Kapıdan uzak dur Eva” kapıdan 2-3 adım uzaklaştım ve savcı tek tekmesi ile kapıyı açtı. Elinde silah vardı “iyi misin ?” hayla ağlıyordum “O burda” diye bildim sadece bağırarak “sakin ol nerde” kabini gösterdim ve yeniden kilit sesi geldi kapıyı yeniden kilitledi hemen savcı o kabinin önüne gitti bana dönerek “Korkma” dedi silahı kapı kilidine çevirdi ve ateş etti silah sesini duyan polisler hemen lavaboya toplandı ve insanlar çığlık atmaya başladı savcı hemen kabine girdi ve kimse yoktu Allah’ın cezası nerden çıkmıştı “Nereye gider” elini başına götürdü bir şey düşünüyor gibiydi “şimdi ne yapıcaz savcım nereye gide bilir ?” bilmiyorum dercesine bir bakış attı ve sinirliydi işler yolunda gitmeyince böyle oluyordu galiba ve sinirliyken daha da somurtuyor ve somurtan insanlar çok sinir bozucudur. Kolumdan tutup beni götürmeye başladı bir polis önümüze durdu “nereye sayın savcım” sinirlenince alnının oradaki damarlar çok fazla belirginleşiyordu ve sesini gereğinden fazla yükselterek “bu olaydan kimseye bahsedilmeyecek birinden dahi küçük bir kelime duyuyum hepiniz kovulursunuz!”
Yeniden beni çekiştirmeye başladı ve lokantadan çıktık biraz ilerde son model bir Mercedes Benz duruyordu ve kolumu bırakıp bindi benden tarafı olan camı açtı ve hafifçe eğilip “davetiye mi bekliyorsun ? Öyle bir şey düşünüyorsan olmayacak bin şu arabaya” daha fazla sinirini bozmadan bindim arabayı çalıştırmadan başını ovdu ve geriye yasladı bu cinayet olayından beri hiç uyumuyor olmalıydı ben ise bileğime bakıyordum acıyordu ve bileğime bakarak “çok mu sıktım ?” “ biraz sorun yok” siniri dinmiş gibiydi ve bana bakarak “özür dilerim, iyi bir gün geçirmiyorum korkma seni ofise götürücem” “korkmuyorum” diye kısık sesle söyledim arabayı çalıştırdı kavşakları çok sert ve hızlı geçiyordu 12 dakika sonra sonunda ofisine gelmiştik arabadan indik hiç konuşmadan içeri girdik ve bir memur yanıma geldi “Sayın savcım bir isteğiniz var mıydı ? Kahve ister misiniz ? Hanım efendi sizde aynı şekilde bir isteğiniz var mı ?” “Chris ben halederim sende bizi rahatsız etme ve git burdan” adam tek kelime etmeden gitti 4 kat merdiven çıktık neden asansöre binmedik anlamıyorum ve zaten 4 katlı bir ofisti ve 4 katta savcının odası hariç kimsenin odası yoktu. Kapılar kendinden kapanmalıydı belki bir nezaket gösterir diye düşündüm ama tam ben girecekken o girdi ve kapıyı bıraktı kapı yüzüme örtüldü alnım acımıştı “Winston, bana ne gıcığın var ?”masasına geçti ve oturdu “Gıcığım yok senin sorgunu kendim yapmak istediğim için geldik buraya o yüzden başla en baştan”“Tuvalete makyaj yapmak için girdim kapı üstüme örtüldü rüzgardandır diye önemsemedim” sözümü kesti “sen aptal mısın ? Yoksa numaramı yapıyorsun” “Hayır gayet akıllıyım” “diyelim akıllısın lavabo nerde dışarıdamı?”
“H-hayır” “değil peki nasıl rüzgardan olacak ?” sesim titreyerek “özür dilerim” yalandan sinirle güldü “ya ölseydin, senle mi uğraşıcam birde”çantamı omuzuma alıp hızlıca kapıyı çarparak dışarıya çıktım ve hızlıca merdivenleri inmeye başladım arkamdan bana sesleniyordu ama duymazdan geldim merdivenler bittikten sonra hemen çıkış kapısından çıktım ve yürümeye başladım hiç taksi yoktu ben yürürken Mercedes-Benz ile yanıma durdu “gel şuraya ne yapıyorsun dışarda bir katil var bin şu arabaya” arabaya sesimi dahi çıkarmadan bindim şaşkın şaşkın bana baktı “sırf sen benimle uğraşma diye bindim” “öyle demek istemedim Eva” “ne demek istedin ?” “seni korumak görevim ve bende buna uyuyorum” “uymana gerek yok” biraz fazla bağırmıştım “ne yapmamı bekliyorsun, katilin sıradaki kurbanı sensin büyük olasılıkla” “tamam sür arabayı” belki özür falan diler diye umut etmiştim ama bende oda hiç konuşmadık beni eve bıraktı ve sonra gitti. Sadece 1 gün yoktum hemen alkol almış babam öldükten sonra alkol bağımlılığı oldu, ilk başta mutsuzluğunu unutuyor diye sesimi çıkarmasam da artık bu durumdan rahatsızlık duyuyorum onu zorla yatağına yatırdım ve üst kata odama çıktım ve yatağımın üstünde bir bıçak duruyordu çığlık attım hemen savcının ofisini aradım girerken almıştım numarayı sesim titreyerek “alo” “alo buyrun” “bana başsavcı Elvis Winstonu bağlar mısınız?” “maalesef Başsavcı ofiste değil” “kendi numarasını bağlayın çok önemli” “pekala ama ilk başta sormam lazım isminiz nedir ?” “Heejin Eva lütfen hızlı” aradan 3 dakkika sonra bilinmeyen bir bumara aradı açtığımda ise Winstondu “Noldu ?” yine çok ciddiydi “o buraya gelmiş!” “Nasıl gelmiş ?”gayet sakindi ben ise titriyordum “bıçak ve not var gelmen lazım,lütfen” “tamam bekle geliyorum” kapı kapanma sesi geldi arabaya biniyordu büküy ihtimalle ve 5 dakikada geldi zile bastı hemen koşarak açtım “sem iyi misin ?” “iyiyim gel” ben önden o arkadan odama çıktık kapı eşiğinde durdu ve ayağına galoş eline ise eldiven taktı yatağı işaret ettim notu kaptı ve sesli bir şekilde okudu “annen 1 saat içinde Game over” gözlerimi kocaman açtım ve hemen annemin yanına alt kata koştum ağzından köpükler geliyordu Winston annemi kucağına aldı ve arabanın arkasına bindirdi kemerini taktı kendiside öne bindi bende annemin yanına oturdum hastane gidiyorduk gelince bizi kapıda karşıladılar yolda bir ara telefondan mesaj gönderiyordu. Annemi girer girmez ameliyata aldılar ve midesini yıkadılar savcı oradaki polisler ile konuşuyordu ben ise ameliyat hanenin önündeki koltukta dizlerimi kendime çekerek ağlıyordum elinde 2 kahve ile geldi “sakin ol annen iyi olucak” kahveyi bana uzattı aldım ve yere attım “neden ben, niye?” küçük bir sinir krizi geçiriyordum hemşire geldi beni görüp bir iğne vurdu uyandığımda bir hasta yatağında yatıyordum başımda ise savcı oturuyordu gözümü açınca hemen “iyi misin ?” diye sordu bende tam tersi direk annemi sordum “anneme noldu iyi mi?” “iyi ama 2 hafta hastanede kalıcak” derin bir nefes alıp bıraktım “Eva iyimisin ? Sakin olman gerek bu katil her neyse seninle bir ilişkisi var yani hiç eski sevgilin falan yok mu ? Sana takıntılı olan ?” gözlerimi onun ela gözlerine çevirdim hafif çekik gözlere sahipti aynı babam gibi “bana takıntılı olan biri yok” “seni sevmeyen biri odamı yok” yalandan sırıttım “savcım kusura bakmayın yada bakın ama işinizde çok kötüsünüz” ne dediğimi anlamış gibi bana bakmaya devam etti “sayın savcım bu şehrin %99 benden nefret eder” “niye acaba hiç şaşırdık mı ?” “yine modunuzdasınız savcım, bu kadar mı nefret ediyorsunuz benden ?” “bakalım, şimdi çok erken” beni odada tek başıma bırakıp çıktı bende biraz olsun uyumuştum biri beni dürtüyordu “Eva burası evin değil kalp hadi gidiyoruz” savcıydı bana seslenen ama gözümü açamıyordum “5 dk daha” “ben annen değilim Eva sana acıyıp 5 dk verecek” oflanarak kalptım bana bir hırka uzattı gri bir hırkaydı anlamadığım için bune dercesine başımı salladım “üstünde 5 santimlik kumaş parçasıyla üşürsün giy şunu” yeni hatırlamıştım bu hırka onundu arka koltukta benim yanımda duruyordu, elinden aldım ve giydim “eve gidemezsin kime bırakıyım seni ?” “otele” “ çok tehlikeli otel olmaz hiç akraban yok mu ?” “savcım siz cidden işinizde çok kötüsünüz, hayır yok savcım akrabam yok” “tamam yer bul kendine” “size geliyim mi savcım” güldüm “çok beklersin” oda sırıttı ama yalan olduğu çok belliydi telefonumu cebimden çıkardım ve Mabeli aradım elimden telefonu kaptı ve telefonu tamamen kapattı “ne yapıyorsun” dedim hafif kalkarak arka cebinden telefonunu çıkardı ve şifresini girdi “burdan ara telefonun dinleniyor olabilir” telefonu elinden aldım ve Mabeli aradımdirek açtı “Alo kimsiniz ?” “Mabel benim Heejin” arabayı durdurdu “efendim Heejin numaranı mı değiştirdin ?” “hayırda sizde kalabilir miyim ?” babası büyük ihtimalle hayır işaretleri yapıyordu, babası beni pek sevmez kötü bir örnek olduğumu düşünüyor ama annesi ise ders notlarım yüzünden beni çok iyi bir örnek olduğumu düşünüyor “tabikide kalabilirsin” savcı kaşını kaldırarak hayır işareti yaptı “yada boş ver sen babanla kötü olma” hiç bir şey demedi Mabel “peki sağol bay bay kendine iyi bak Heejin” “sende kendine iyi bak” kapatım ve savcı bana dönerek “Mabel olmaz ailesi çok beli istemiyor” suratımı astım çok utanmıştım kimse beni istemiyordu “başka kalacak yerim yok” arabayı yine çalıştırdı “nereye gidiyoruz” diye sordum “evinde inceleme bitmiştir bende sizde kalıcam sorun yoktur umarım” başımı yok anlamında salladım eve varmıştık ve yol boyu tek bir kelime dahi etmemiştik arabadan indik o arabayı kitledi bense eve doğru yürüdüm kapıyı açtım ve içeriye girdim kapıyı açık bıraktım o arkadan geliyordu salonun kapısında durakladım Elvis ise arkamda benim gibi öylece salona bakıyordu etraf darma dağındı.
“öyle duracak mısın?” lafıyla irkildim ona doğru döndüm “bir yerden başlamalıyım ama nerden başlıycaz çok dağınık” lafımı düzeltti “başlamalıyız” yalandan güldüm “nerde görülmüş devletin savcısınız ev düzenlediği üstelik başka birinin evini düzenlediği ?” “sınırlarını zorlama yardım etmem bak” “peki savcım emriniz başım gözüm üstüne” kahkaha attım. Eşyaları toplamaya başladı bende aynı şekilde bir anda onun öylece durduğunu fark ettim ve yanına gittim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yinede sen (+18)
RomanceOkullarında 2 kız ölen ve 1 tanesi Evanın sınıfında olur. Evayla iltibatta olan katili yakalamaya çalışan başsavcı Elvis Evaya aşık olur. Evaya takıntılı olan Jennifer işleri zorlaştırır. Evada çalışıp savcı olur.