Çok uzun bir ara verdim. Bu süreçte ficlerimi okuyup destek vermeye devam ettiğiniz için teşekkür ederim. Neredeyse 2 aydır yeni kitap yazmıyorum. 6 tane kitap yayınlayıp tek tek sildim çünkü keyif alamadım. Şimdi de yeni bir kitapla geri döndüm haber verdiğim gibi. Biraz depresif bir fic olmasını istedim ve son zamanlardaki ruh halime bağlı olarak yazmak istedim. Ben bir minsung smut yazarı olduğum için normal olarak aralara smut yerleştirdim. Herneyse iyi okumalar.
Minsung. -1
"Lütfen! Hyunjin... Uyan lütfen. Götürmeyin onu! Uyanacak... Değil mi sevgilim?"
"2 günden beri hastanedeyim. Hyunjin'le eski fabrikalara gidip manzarayı izlemek için motora bindik. Çok hızlı gidiyorduk. Sonra karşıdan bir kamyon geliyordu. Gece hastanede uyandım. Kamyoncunun bir suçu yok. Bizi gece göremezdi."
"Şikayetçi olmak istiyor musun?"
"Hayır. O böyle isterdi."Yüzüm, ellerim, kollarım kan ve yara içindeydi ama ben ayaktaydım. Önemli olan Hyunjin'di. Beni farklı bir ambulansa alıp tedavi etmeye çalıştılar ama inatla Hyunjin'in ambulansına bindim.
Doktor odaya girdi ve polisler çıktı."Hyunjin iyi değil mi? Bunu haber vermeye geldiniz! Biliyordum. O güçlüdür."
Doktorun gözleri doldu. Konuşmadı.
"Ha..."
Taburcu olduktan sonra Hyunjin'in cesedini görmeme izin bile vermediler.
~2 hafta sonra~
Yemek yemeyi bile kesmiştim. En zevk aldığım şey yemek yemektir. Benim bile iştahım kalmamıştı. Neredeyse kemiklerim görünmeye başladı. Komşu her gün bana zorla yemek yedirmeye çalıştı. Bir iki kaşık alıp bırakıyordum. Telefonum çalmaya başladı. Bir kaplumbağa edasıyla telefonu elime almak için uzandım. Arayan Hy- hayır hayır... Arayan Jeongin'di.
Sesim titriyordu. Neredeyse 2 haftadır.
"Efendim Jeongin?"
"Minho ağabeyle yanına geliyoruz."
"O kim?"
"Geçen gün görüntülü aramıştım ya. Arkadaki siyah saçlı olan."
"Hiç hatırlamıyorum ne yalan söyleyeyim."
"Zili çaldığımızda açarsın. Görünce hatırlarsın belki."Bir süre daha konuşup telefonu kapattık. Yine boş boş masaya bakmaya başladım. Ev sessizdi. Hyunjin olsa gelir benimle uğraşır, öperdi. Bir dakika televizyon izlememe izin vermez, durmadan benimle ilgilenirdi. Rahatsız oluyormuş gibi davransam da oldukça hoşuma gidiyordu. Ona son kez motordayken sarılabildiğim için mutlu hissediyordum.
Biraz süre geçtikten sonra kapı çaldı. Kapıya 1-2 saniye bakıp yorgun adımlarla kapıyı açtım. Jeongin direkt bana sarıldı. Minho ise kaskını çıkartıyordu. Kaskına baktığımda aklıma Hyunjin'in kanlı bedeni geldi. Ağlamaya başladım.
"Neden ağlıyorsun?"
Bir şey söylememiştim ama Minho'nun kaskına baktığımı fark etti. Minho'ya baktı.
"Ah, özür dilerim."
Hemen kaskını motorunun aynasına taktı. Kapıyı kapattılar. Koltuğa oturup benimle ilgilenmeye başladılar.
"Hatırladın mı Minho'yu?"
Kırmızı gözlerimle bir kez daha suratına baktım.
"Hatırladım."
Minho üzgün halimi görüp konuşmaya başladı.
"İstediğiniz bir şey varsa alıp gelebilirim."Jeongin elimi tuttu.
"İstediğin bir şey var mı Han?"
Kafamı salladım. Jeongin Minho'ya baktı.
"Su getirir misin Minho?"
Hemen ayağa kalkıp su getirdi. Jeongin'e verdi ve Jeongin bana içirmeye çalıştı. Onu kırmamak için suyu içtim.
"Dışarı çıkalım mı? Kaç gündür evdesin. Nefes al biraz."
"Siz çıkın. Halim yok."
Kolumdan çekeleyip ayağa kalktı.
"Hadi hadi kalk."
Her ne kadar istemesem de onu kırmak istemedim. Benim iyiliğim için uğraşıyordu.
Hyunjin hayatına bağlı, eğlenceli ve komik bir insandı. Yaşamaktan zevk alıyordu. Beraber yapacak çok hedefimiz vardı. Hepsini gece otururken düşünüp hayal kurmuştuk. Ben ölüme meyilliydim fakat o yaşama arzusuyla doluydu. Aynı motordaydık, aynı hızdaydık fakat onu benden götürdü. Keşke onun yerine ben gitseydim.
"Bir şeyin mi var Hyun?"
"Sebepsiz yere içimde kötü bir şey var."Dediğinde anlamalıydım.
Ben Minho'nun motoruna binmiştim. Jeongin'de kendininkine. Başta binmemek için çok uğraştım ama Jeon bana ümitli gözlerle bakıyordu. Motora binmeden önce Minho bana ona güvenmemi söyledi.
"Bana güvenebilirsin. İyi süreceğim."
Kafamı onaylar gibi salladım ve kırmızı gözlerimle ona baktım. Kaskımı takmama yardımcı oldu. Motora bindikten sonra sıkı tutunmam gerektiğini söyledi.
...
~6 ay sonra~
Yeni yaşıma girecektim. Sanırım 4 sene sonra ilk defa doğum günümü Hyunjin olmadan kutlayacaktım. Arkadaşlarım bana gelemeyeceklerini söyledikleri bir kaç mesaj ilettiler. Normalde her doğum günümde gelirlerdi. Şimdi neden gelmiyorlardı?Bugün biraz daha mutlu hissediyordum. Yaşım arttıkça ölüme yaklaşıyordum çünkü. Bizimkilerin canını acıtmamak için bu tür girişimlerde bulunmuyordum. Hyunjin'i kaybetmişken şimdide üstlerine ben gelmemeliydim. Ya da bahane bulup sadece korkuyordum işte.
Neredeyse gece olmuştu. Hala kafama takılan soru neden gelmedikleriydi. Televizyon izlerken zil çalınca yerimden sıçradım. Koşarak kapıyı açtım. Baktığımda tüm arkadaşlarım ellerinde iki tane pasta tutarak içeri dalmışlardı. Benden nefret eden Seung ve Changbin bile vardı. Onlar neden gelmişlerdi? Bu âni sürpsiz ile gerçekten mutlu olup heyecanlanmıştım. Seung baygın bir şekilde iyi ki doğdun derken Minho koluna vurdu ve Seungmin bağırarak "İyi ki doğdun!" dedi. Diğerleri de bağırıyordu.
"Üfle üfle!"
Gülümseyerek mumları üfledim.
"Gelmeyeceğimizi düşündün değil mi? Haha!"
"Seni korkuttuk!"
Gözlerim dolmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jump / Minsung Smut
FanfictionHan'ın sevgilisi ölünce aniden hayatına giren adamla cinsel ilişkiye girince ona olan takıntısı başlar...