Sıradan rutin işlerimi halledip son kez anneme sarılıp "Hoşça kal anne." deyip evden hiçbir şey yemeden çıktım. Okula gidiyordum. Otobüs durağına geldiğimde MP3'mi ve kulaklığımı çıkarttım ve rastgele bir şarkıyı tuşladım. Şarkı bitmeye yakın otobüs geldi. Arka koltuklardan birine geçip yeni bir şarkı açtım.
Bir anda aklıma yapmayı unuttuğum matematik ödevim geldi. Hemen çantamdan kitabımı çıkartıp yapmaya çalıştım. Zar zor yaptığım ödevimi eğer yapmasaydım beni Bayan Elm keserdi. Kitabımı geri çantama koyarken başımda bir gölge olduğunu fark ettim. Kafamı kaldırdığımda bu kişinin sınıf arkadaşım Helia olduğunu gördüm. Onunla çok konuşmazdık hatta hiç denebilecek kadar az. Sınıfın sessizlerinden sayılır sadece arkadaşı Alex ile konuşuyor. Onunla her konuşmaya çalıştığımda sanki sohbet etmek aşırı anormalmiş gibi bakardı bana. "Selam Lavinia yanına oturabilir miyim?" "Selam Helia geç otur." evet konuşmalarımız hep az önceki gibi kısa olurdu. Anlayamıyorum bu çocuğu. Belki de oda yeni insanlarla tanışmaktan çekinen insanlardandır.
"Eee hayat nasıl gidiyor?" "Hep aynı günler, ne olsun." evet şimdi cevabını çok merak ettiğim soruyu soracağım. "Neden hiç sınıfta Alex haricinde kimseyle uzun uzun konuşmuyorsun sıkılmıyor musun?" " Aslında çok sıkıldığım için kendimi bir şeylerle oyalanırsam sıkılmam diye düşünüyorum o yüzden çok çalışıyorum yoksa inek falan değilim.
Alex'le doğduğumuzdan beri aynı mahallede yaşadığımız için birbirimizi baya iyi tanıyoruz. Ben birini iyi tanımadan o kişiyle uzun uzun konuşamıyorum neden böyle olduğunu da bilmiyorum. O yüzden hep Alex ile takılıp, konuşuyorum yoksa Alex bazen beni de bayıyor" "Anladım". Adeta yüzü düştü. bende kendi önüme dönmeyi tercih ettim.
Bir süre sonra etraf ineceğimiz duraktan sonraki geniş ormana ayrılan yola gitmeye başladık. Solumda uyuklayan Helia'yı dürtüp "Helia kalk baksana bu şoför bizi ormana götürüyor" " Ne? gerçekten de öyle. Abi otobüsü durdur!" Adam sadece dikiz aynasından bize baktı yüzü fazla soğuk ve üzgün duruyormuş gibiydi. Burada kesinlikle birden fazla sorun vardı. "Abi bizi ormana götürüyorsun durdur arabayı!" fazla paniklemiştim adam resmen bizi kaçırıyordu. Helia ve benim korku dolu nefeslerimiz arabanın içinde artık daha rahat duyulabiliyordu. Bize yine dikiz aynasına bakarak "Üzgünüm çocuklar" dedi. "Helia buradan çıkmamız lazım çalıştır şu saksını!!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanlı Kurt
FantasyOnun içindeki karanlığın, anlık mutluluklarına ve sevgisinin bir sonu var. bunun her ne kadar canını acıttığını biliyor. Acıtsa da bir gün kendi kararlarını alabilecek ve bu cehennemden kurtulacak. İçindeki ufak mum ışığı ile karanlıkta aydınlık, u...