Belki Bir Gün Özlersin

39 4 1
                                    

'Geldiğin için teşekkür ederim Chan, gerçekten bu yaptığın benim için çok önemliydi.'

Minho, kravatını düzelten Chan'a bu cümleleri sarf ederken hala heyecandan titriyor, bacaklarını kasıyor, ellerini neresine koyacağını bilemediğinden saçma sapan hareketler yapıyordu. Chan ise, o olanların hala farkında değildi çoğu kişiye göre.

'Minho, sen benim en yakın arkadaşlarımdan birisin, tabii ki gelecektim. Saçmalamayı bırakır mısın artık. Hem kendine gel, birazdan oraya çıkınca da böyle titremeye devam edecek misin?'

'Haklısın, sakinleşmem gerek. Evleniyorum ben, birazdan içeride evleniyor olucam.'

arkadaş grubunda diğerlerine nazaran daha az heyecanlı olan Minho'yu bu halde görmek niyeyse kimseyi şaşırtmıyordu, gerçi şaşırmamak da lazımdı sonuçta insan kaç kere evleniyor ki?

'Tamam, hazırsın artık! Şimdi git ve insanlara ne kadar yakışıklı bir damat olduğunu göster.'

Minho cevap verse belki de uzayacak olduğunu anladığı konuşmayı kısa kesmek için cevap olarak sadece kafasını sallayıp boğazını temizledikten sonra bulundukları odadan arkasına bakmadan çıktı. Sonuçta Chan'ın her koşulda arkasından geleceğini biliyordu, kontrol etmesine gerek dahi yoktu.

gelin odasının önüne gelip derin bir nefes aldıktan sonra kapıyı tıklattı, çok beklemesine gerek kalmadan açılan kapıdan çıkan ve gelinliği çok sade olmasına rağmen (ki sade olması belki de o gelinliği daha şık yapmıştı) bir tanrıça tarafından kutsanmış gibi gözüken gelin Minho'ya bakıp gülümsemeye başladı.

Minho da ona gülümsüyordu, büyülenmiş gibiydi ve bu nedenle kolunu geline tutunması için uzatmayı, hatta konuşmayı bile unutmuş gibi görünüyordu.

Chan boğazını temizleyip dikkatleri üzerine çektikten sonra Minho'ya kaş göz yapmaya başladı ki kendine gelsin ve yapması gerekeni yapsın.

Minho anca anlamış olacak ki kolunu yavaşça geline uzattı ve silkelenerek son bir kez gülümsedi. Gelin de ona gülerek koluna girdi, sonra birlikte yürümeye başladılar. Fısıldaşarak konuşuyor, birbirlerini övüyorlardı.

arkadan yürüyen Chan ve gelinin baş nedimesi de sessizce onları takip ediyordu. Az sonra düğün salonunun insanlarla dolu olan ana kısımına ulaştılar ve içeri girdikleri gibi onları alkışlamaya başlayan insanlarla karşılaştılar.

Minho ve gelini masaya ulaştıktan sonra Chan ve nedimenin de yerlerine gelmesini beklediler. Nikah memuru onlara bakıp hafifçe kafasını onlara oturabileceklerini işaret etmek amaçlı eğdikten sonra hepsi yerlerine oturdular.

birkaç hoş konuşmadan, birkaç gerekli sözden, ikişer tane coşkulu evetten ve evetlerin ardından gelen bir o kadar daha coşkulu alkışlamadan sonra sıra şahitlere gelmişti.

Chan sıra kendisine gelene kadar etrafa bakınmaya başladı, yavaş yavaş olayları idrak etmeye başlıyor gibiydi ve bundan olacaktır ki içinden bu kadar insan arasında şahit olmaya nasıl layık görüldüğünü düşünmeden edemedi. Onca insan varken neden o? Bilerek yapılmış büyük bir şaka gibi.

12 yaşında kanı kaynayan çocuklarken tanışmış ama 15 yaşında liseye yeni başlamış iki ergen çocukken yakınlaşmışlardı.

arkadaş grupları ortaktı ve bu nedenle ne olursa olsun hep birliktelerdi. arada okuldan kaçıp marketten paraları yettiğince bir şeyler alıp parka gider, arada okul çıkışı nehir kenarına inip hava kararana kadar sohbet ederlerdi.

bir yaz dönüşü Chan'ın arkadaş grubunu toplayıp bir süre ağladıktan sonra cinsel yönelimi hakkında konuşup açılmasından sonra daha da yakınlaştılar. Minho hep merak eder, kendi düşüncelerini söyleyip kendini anlamlandırmaya çalışır; Chan ise ona hep kendisi olmasını ve kafasını çok yorup kendine kalıplar bulmaya çalışmamasını söylerdi.

Mutluluklar/MinchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin