SADECE BİR GÜNDÜ

37 5 4
                                    

Bazen ölülerde insanları öldürür, ölmedikleri sürece!


Alarm seslerini hiç kimse sevmez, sevemez işte ben yine öyle bir sabaha uyandım okulum bitmişti ama belki de ömrüm boyunca sürecek sevmediğim bir işte çalışmak ve bunun için sabah sabah kalkmak, insanı çok fena yoruyordu işte o zaman içim üşüyor ve midem bulanıyordu, hava soğuk olduğundan değil. 

Sonunda iş için hazırlanmıştım, ben Catherine yirmi altı yaşındayım, altı yıldır tek yaşıyorum, yaşıyordum.

 Artık arabama binme vaktim gelmişti, ve bindimde ama o arabayı çalıştırmak bile benim için çok zordu, çünkü arabanın eskiliğiyle verdiği o koku insana izdiham gibi geliyordu, hastaneye yani çalıştığım yere doğru sürmeye başladım olabildiğince hızlı gitmeye çalıştım ne den mi? çünkü o kokuya tahammülüm dahi yoktu. Hastaneye vardığımda acilin orası çoktan dolmuştu, keşke daha fazla insanların sağlık hizmetlerini karşılayabilecekleri yerler olsaydı, bu sayede ne onlar ne de biz yorulurduk.

Ben hastanenin muhasebesinde çalışmama rağmen en az oradaki doktorlar kadar yoruluyordum neyse ki yanım da bir arkadaşım daha vardı. Hastalar gelmeye devam etti, bizde yorulmaya ve sınırlarımızı zorlamaya devam ettik, zaman geçtikçe şunu fark ettim hastane gerçekten çok sıcaktı biraz daha orada kaırsam artık nefes dahi alamamaya başlayacaktım, yanımda olan arkadaşlarıma bunu söyleyip söylememek arasında çok kararsız kalmıştım ve en sonunda söylemeye karar verdim neyse ki beni anladılar, iki dakikada olsa hastanenin kapısının önüne çıkıp hava alamama müsaade  ettiler, dışarı adımımı attığım an yaşamak ne demekmiş onu anladım, ama bir an öce içeri girmem gerek korkusuyla o anın tadını çıkartamadım, maalesef o an hastanenin morgunda çalışan ve herkesin 'deli' diye adlandırdığı ama müdür beyin onlara asla ama asla inanmadığı için kovamadığı adın da tam olarak bilmediğim o kadın geldi. İçeride bir sürü kargaşanın verdiği o korku kadının gelmesiyle daha çok artmıştı, bu yüzden içeri doğru adımımı attım, kadınsa kolunu kapıya yaslayıp beni durdurdu, zaten o gerilimi iliklerime kadar hissetmiştim bence bu korkuyu arttırmanın bir mantığı yoktu, ama her ne olursa olsun korktuğumu belli etmemeye çalışıyordum, ne yazık ki bu çok zordu çünkü ellerim titriyordu, o an düşündüm benim o kadında korkma amacım tam olarak neydi? kadının morgda çalışması mı? hayır! çoğu personelin  kadının arkasından söyledikleriydi, mesela onun bir deliler hastanesinde kaçtığı gibi asılsız iddialar, hatta bir kişi o kadının içine cin kaçtığını bile söylemişti, tamamen kadından korkma sebebim buydu, daha sonra kadın bana yaklaştı, ve kulağıma doğru eğilip şunları fısıldadı, ''bir gün herkes ölecek, ölüler tarafından öldürülecek'' dedi. Bu sözler bana şiir gibi geldi ve şiirin sadece bu kısmı benim içimi ürpertti bu hissi hiç sevmiyordum o an kadına gerçekten çok sinirlenmiştim sanki çocuk kandırıyordu ama şunu atlamıştım ki kadının çok iyi bir ikna yeteneği vardı. Bu hislerime güvenerek kadına şunları söyledim. ''sen manyaksın rahat bırak beni'' dedim ve kadının kolunu sinirimle beraber kapıdan çektim. Galiba ben ilk baştaki hatamı o kadını kendimden üstün görerek yapmıştım.

Tüm gün boyunca bunu düşündüm, ya söyledikleri doğruysa, ya gerçekten her birimiz ölüler tarafından öldürüleceksek ve daha da önemlisi şuydu ki bu sözleri neden sadece gelip bana anlatmıştı belki de diğerleri de bunları biliyordu, tüm yol boyunca kafamda dolaşan bin türlü soru vardı, keşke bir söze kafayı bu kadar takmasaydım ama kişiliğim buydu bunun önüne geçemezdim.

Artık eve varmıştım kendimi aç hissetmiyordum, yatak odama doğru yöneldim kendimi direkt yatağa attım ve kafamı yastığa koydum. Uyuyamadım! tam bir buçuk saatim yatakta böyle geçti, eğer biraz daha böyle gitseydi yarın işe gidemeyecektim, bu düşünceyle kalktım mutfağa doğru adımlarımı attım iki üç yıl önce aldığım uyku ilacımı aramaya başladım biraz sürenin ardından bulmuştum, olanları unutmaya çalışarak kararlı bir şekilde içtim, ama tek sorun şuydu ki kendimi içerken hiç iyi hissetmiyordum, sanki ergen gibiydim ama bunu bir zorunluluk olarak gördüğüm için içim biraz da olsa rahatlamıştı, kısa bir süre sonra ilaç etkisini göstermeye başladı yatağıma doğru ilerledim kafamı yastığa koyar koymaz uyumuşum.

Sabah uyandığımda her şey başa dönmüştü resmen, alarm çalıyordu içim üşümeye başlamıştı! içimden hiç hazırlanmak gelmiyordu ama bir şekilde daha neler olduğunu anlayamadan Üzerimi giyindim, bu sefer o iğrenç arabayla gitmeyecektim, kendimden emin bir şekilde evden çıktım en yakındaki durağa doğru ilerlemeye başladım, tam vardığımda otobüs gelmişti, otobüse biner binmez kendime geldim en azında arabamdan daha iyiydi, tek sıkıntım şuydu, kendi arabamla gittiğimden biraz daha uzun sürmüştü yol, ama katlanabilirdim. Sonunda çalıştığım hastanenin önüne varmıştım, içeriye doğru sadece tek bir adım attım ve artık mesaim başlamıştı, asansör ile yukarıya çıktım bu gün acilde değildim dördüncü kattaydım, bu da şu demek oluyordu morgun bir alt katında muhasebe bölümündeydim, ama ben henüz bunun farkında bile değildim...



Her bölümün sonunda ilham verici sözler koyacağım 💕👍

Her şey size karşıymış gibi göründüğünde, uçağın rüzgarla değil, rüzgara karşı havalandığını hatırlayın.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 03 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ÖLÜLERİN DOĞUŞUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin