7:38
Dün akşam yatağa yatar yatmaz uyumuşum yorgunluğum'dan ötürü yatak beni kendine çekmişti adeta hiç fark etmemiştim. Yataktan doğrularak yan tarafımdaki şifonyere uzanıp telefonumu aldım telefonu açar açmaz gözlerim ayrıldı saat 7:40'tı normalde bu saatte şirkete varmış oluyordum.
doğrudan yatak'dan kalktım dolabı açar açmaz giyecek bir şeylere baktım normalde ben kalkar kalkmaz eun kıyafetlerimi hazır etmiş olurdu ama şuan etrafta kıyafet yoktu. Koyu, gece gökyüzünün aldığı rengi andıran takımımı aldım kırıştırmadan hızlı bir şekilde giydim kırışık kıyafet giymeyi önceden umursamazdım ama şuan durum öyle değil sonuçta şirketi temsil ediyordum tepeden tırnağa görünümüm önemliydi. Saçlarımı şekillendirip birkaç fıs parfüm sıktım doğruca aşağı indim zaten kahvaltı etmiyordum. Eun ile karşılaşmadan evden çıkarsam çok iyi olurdu onun her sabah yaptığı, "neden benimle kahvaltı etmiyorsun" diye başlayan dırdırını dinleyemezdim. şanslı günümde olsam gerek ortalıkta yoktu bir yandan merak etmemiş değildim her sabah burada olup kafamı ütülerdi. Şuan pek bunu düşünecek vaktim yoktu. Evden çıkıp arabaya bindim şoförüm ricky bir yandan arabayı sürerken bir yandan da bana bu günün planını anlatıyordu.
"dediğim gibi jeon bey saat 14:00'a kadar dolusunuz sonra isterseniz öğle yemeği molası var dahil etmemi ister misiniz?"
"evet, onu da dahil et"
"yemek molasından sonra saat 15:30'da bir toplantınız var saat 17:00'da bitecek. Ardından 17:30'da bir toplantınız daha var 18:00'da bitecek herhangi bir değişiklik yapmamı istiyor musunuz?"
"hayır, hiçbir değişiklik yapma böyle kalsın."
"peki efendim. şey bay jeon hwasa hanımefendi ile saat 20:10'da bir yemeğiniz var."
"ben böyle bir şey eklediğimi hatırlamıyorum, hatta sana istemediğimi de söylemiştim."
"biliyorum. Ama hwasa hanımefendi dün beni aradı çok ısrar etti sizinle mutlaka görüşmek istediğini söyledi."
"toplantılardan sonra yer aç şirkette konuşalım ne konuşacaksak olsun bitsin."
"söyledim bizzat fakat kabul etmiyor"
"off tanrım!, peki toplantılardan sonra müsait olabileceğimi söyle."
"nasıl isterseniz."
aramızdaki konuşma bitip arabanın içini sessizlik kaplamıştı çok geç olmadan bu sessizliğin yerini ricky'nin sesi almıştı.
"geldik efendim."
ricky arabadan inip kapıyı açmıştı kapıyı açmasıyla arabadan inmiştim arabadaki sıcaklığın yerini havanın soğukluğu alıp götürmüştü vücudum titremişti soğuktan ötürü. bu soğukluk pek uzun sürmemişti içeri girdim. asansöre binip odama çıkmıştım. koridorun ilk odası olan odaya girdim. açıkçası odamın şimdiki hali ile önceki hali arasında dağlar kadar fark vardı babam her şeyi bana devir ettikten sonra şirketteki çoğu şeyi değiştirmiştim odamda öyleydi. siyah beyaz renklerden oluşan elegant bir görünüme sahipti.