**1**

24 5 0
                                    

8 Eylül 2013.....

Tren yolu...

ölüm.

Çok basit değil mi ?, Belki oğlu buluş..Ölmek yani sanki zamansız bir kavram belki kurtuluş

ölüm .

vazgeçmek ,in değil, yitip tükenmek belkide

acizlik, çaresizlik, aldatılmışlık

Ölmek

bedenen kaybedilen değer değildir ölüm havuzu yaşarken bulur seni

sanki ruhuna akıtılan nefes kesen bir zehir gibi

yaşarsın ama yaşarken ölmek için yalvarırsın

işte o zehir

gözlerimden kalbime girmiş sonra

beni elleriyle tutup bedenimi mahkum etmiş gibi

şuan saat Kaş neden buradayım inanın düşünemeyecek kadar çok acı çekiyorum bir çeşit şok gibi

yüreğim sökülüyor sanki

gözlerimden yaşlar hiç durmaksızın akıyor ve

ölüme saniyeler sayıyorum ben tren raylarının ortasında karşımdan gelen

az sonra bitecek bu acı düzenlemelerini yaptı artık serbest bırakacak beni

sonra bir ses ..

halbuki ben bu ölümü seçmiştim yalnız tek başıma...

sanki sağır olmuş gibiyim ellerimle yaklaşmamasını işaret ediyorum

canımı bu denli yakan karşımdaki adama

ben ona tüm ömrümü verirdim ki

senin için öleceğim öyle de ben de zaten şuan belkide

zamanla tüm hatıralar rüzgarla savruluyor sanki

şimdi öleceğim sımsıkı kapattım gözlerimi

ama bir anda tren raylarının yan tarafına düşüyorum

nasıl olduğunu anlayamadan o huzur bulduğum kollar beni itiyor

gerçek bir acıyı hissediyorum işte o ..

rayların arasından sızan kan.

bu duyguyu tarif etmek bulabilmemiz mümkün değil sanki bütün dünya yıkılıyor üzerinizde bütün bıçaklar kalbine saplanıyormuş gibi bir acı

acı değil bu yaşarken ölmek ..

onsuz ...


21 Nisan 2015


..

Kaldırımların üzerinde huzuru arıyorum

karşımda dünya telaşı içinde hapsolmuş insanlara bakıyorum . Hepsinin suratlarında bambaşka bir ifade kimisi telaşlı kimisi çılgınlar gibi yorgun bazıları mutlu, bazıları üzgün ..

Saçlarım rüzgara teslim olmuş batan güneşin kızıllığıyla kendi kızıllığını birleştirmiş adeta dans ediyor .

ellerimle gözümün üzerine düşen saçlarımı yavaşça kulağımın arkasına sıkıştırıyorum sonra gökyüzünde avuçlarıma bir kaş damla düşüyor .

üzerimdeki hırkama iyice sarılıyorum derin bir nefes çekiyorum ve ciğerlerimi bu havayla sarhoş ediyorum birazdan bu banktan kalkıp gideceğim ve yüzüme bir gülümseme onu takacağım şeyi alaya sterdi babamın ona zaman yaktığı keten patates kızartmalarıyla dalga geçeceğim abimin yanına gidip aslında onu çok severken ne kadar uyuz ve gıcık olduğundan bahsedip onu gereksizce sinirlendirecek sonra ağlayacak! şey olmamış gibi tepesine atlayıp kollarıma ona dolayacağım.

KIZILHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin