Giriş

20 0 0
                                    

MEDYA|Saye

İyi okumalarrr 🖤

Savaşmak, insanda ki en doğal özellikti. Özellikle de Savaş ile daha önce tanışmışsanız.

Saye, anlamı gölge. Gölgeydi saye, bir gölge gibi görünmez. Gölgeydi lakabı Saye'nin. Peki ya Saye'nin ilk aşkı?

Barış, lakabı Savaş. Savaşmak istiyordu. Öldürmek, yenmek. Aslında Saye ve Barış birbirlerini seviyorlardı, Peki ya Gölge ve Savaş, birbirlerini seviyorlar mıydı?

Gölge ve Savaş birbirlerinden nefret ediyorlardı, her şeye rağmen.

Saye ve Barış birbirlerini seviyorlardı, her şeye rağmen.

Gölge, canını alırdı Savaş'ın.

Saye, canını verirdi, Barış'a.

Savaş, canını alırdı Gölge'nin.

Barış, canını verirdi Saye'ye...

Saye 18 yaşında öldü, aşk uğruna.

Gölge, 18 yaşında doğdu, intikam uğruna.

Barış, 23 yaşında öldü, güçlü olmak uğruna.

Savaş, 23 yaşında doğdu, ölüm uğruna.

***

Saye'den.

"Herkes öldürür sevdiğini."

Şuan bir sunumdaydım, adı Yalan Aşk.

İnanmıyordum aşkın yalan olduğuna. Buraya aşkın gerçek olduğunu ispatlamaya gelmiştim. Nasılsa biz Barış'la gerçek aşktık.

"Hocam ben bu teorinin doğru olduğuna inanmıyorum."

"Neden Saye, açıklar mısın bize?"

"Tabii hocam, öncelikle aşklar gerçektir. Öyle ki Romeo ve Juliet en büyük örneğimiz."

"Gerçek aşkın tanımını yapar mısın bize, Saye?"

"Tabii ki, Gerçek aşk üçüncü kişilerin olmadığı aşktır denilebilir. Her yerde ve her kişide aynı şekilde hissedilen gerçek aşta, asla üçüncü kişilere yer verilmez. Bu yüzden kişinin hem aklında hem de kalbinde 7/24 sadece tek kişi vardır ve o da aşık olduğu kişinin ta kendisidir.

"Peki eğer kalbimizdeki kişi sadece sevdiğimiz biriyse, bunun adı aşk değilse."

Tam konuşacaktım ki telefonum çaldı. Barış arıyordu.

"Hocam pardon, benim çıkmam lazım."

"Tabii ki Saye."

"İyi dersler."

Başyla onayladıktan sonra konferans salonundan çıktım. Barış hala arıyordu. Telefonu açtım.

-Efendim sevgilim?

-Çıktın mı?

-Çıktım şimdi, sen neredesin? Nereye gideceğiz?

-Sürpriz hayatım, hadi gel. Dışarıda arabada bekliyorum.

-Geliyorum.

Bugün benim doğum günümdü, 17 Ekim. Barış beni sürpriz bir yere götürmek istemişti. Ya ben Barış'a aşığım.

Yürüyerek binadan çıktım ve yola doğru yürüdüm. Yola geldiğimde sağ tarafta Barış'ın arabasını gördüm. Heyecanlı adımlarla yürüyerek Barış'ın arabasına ilerledim ve bindim.

"Naber sevgilim?" dedim.

"Gidiyoruz."

"Aa bir selam yok mu Barış?"

"Hızlı olmamız lazım."

"N'oluyor?"

Ağzımın üstüne bez kapattı. Nefes almamak için direndim fakat en sonunda içime çektim. Karanlığa kendimi verdim.

Aşık olduğum adam ne yapıyor böyle?

***

Yüzüme çarpan soğuk suyla gözlerimi açtım. En son gördüğüm yüz Barış'ın yüzüydü. Şimdi ilk gördüğüm yüz de Barış'ın yüzü oldu.

"N'oluyor be?"

"Ahahah sonun geldi Saye Aksoy, ellerimdesin."

"Barış?"

"Barış öldü Saye, Savaş doğdu, ben Savaş."

"Ne?"

"Ölüyorsun Saye."

"Nasıl?"

"Şuan vücudunda zehir var, sen baygınken enjekte edildi. Şuan iç organların parçalanıyor."

Tam ağzımı açacağım sırada boğazımdan kan kustum. İnanılmaz yanıyordum şuan. Bütün vücudum acı içindeydi. Yavaş yavaş nabzım yavaşlıyordu. Farkındaydım, ölüyordum.

"Başka bir bedende geri döneceğim, Barış." Barış buna güldü.

"Beklerim Saye, seni hep beklerim."

"Senden nefret ediyorum, senin sonunu getireceğim."

"Bekliyorum, zevkle."

"Herkes öldürür sevdiğini."

Son cümlem bu olmuştu. Son kez attı kalbim, son kez çıktı nefesim, son kez çıktı sesim, son kez...

Karanlığa gözlerimi kapadım.



BAŞKA BİR BEDENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin