2

34 6 48
                                    

Soğuktu hava. Öyle ki üstüme aldığım 3,4 kat yorgan bile ısıtmıyordu beni.
Gece pencereyi açık bıraktığım için şuan donuyordum fakat kalkıp kapatmaya da üşeniyordum.

Biraz daha böyle durursam hasta olucağımı bildiğim için kalkmaya karar verdim. Binbir çeşit küfür ederek pencereyi kapatıp yatağıma geri döndüm fakat uyumak istemiyordum.

Gözümü kapattığım her an onu görüyordum.

Bana olan bakışlarını unutmak imkansızdı ki unutmak isteyen de yoktu. Gözleri gitmiyordu aklımdan. Sesi... Kalın bir sesi vardı ve insanda garip bir hissiyat oluşturuyordu.

1 haftadır onu düşünüyordum fakat artık kendime gelmem lazımdı. Öylesine bir insanı neden bu kadar kafama taktığımı bende anlamıyordum nasıl olsa bir daha görmeyecektim.

Sigara içmek istiyordum. Tam şuan onu düşünürken bir sigara yakmak istiyordum.

Yemek yemeye bile kalkmaya üşenen ben aklıma sigara gelince hızlıca kalkmış, camın önüne gelip bir sigara yakmıştım. Tadı iğrençti. Fakat içiyordum işte.

O aklıma geldikçe daha çok içime çekiyordum.

Hava hafif aydınlanmaya başlamıştı, ben haylan uyumamıştım. İçmediğim her gece böyle oluyordu. Uyku ilacı almadan uyuyamıyordum. Bugün uyuyamamamın sebebi ilacın bitmesiydi. Yarın muhakkak almam lazımdı.

Yarın akşam bir partiye katılacaktım. Daha doğrusu jimin katılacaktı beni de yanında sürüklüyordu. O kadar çok ısrar etmişti ki reddememiştim.

Sabah erkenden kalkıp resmimi tamamlamayı düşünüyordum yoksa teslim tarihine yetişmicekti. Müze 17 marttı ve 2 günüm kalmıştı. Resmin çoğu bitmişti sadece eklemek istediğim son bir kaç şey vardı.

Düşüncelerime dalarken uykumun hafiften geldiğini hissetim ve yatağa girdim. Üşüdüğüm için yorgana sıkıca sarılarak uyumaya çalıştım.

Yorgun ve uykusuz olduğum için bir kaç dakika içinde kabusların esiri olduğum uykuya daldım.



Gömleğimi düzelterek kendimi incelemeye başladım. Gerçekten dehşet bir şey olmuştum. Hayır egolu falan değildim sadece aynada gördüğüm görüntü şuan hoşuma gitmişti ve kendime haksızlık edemezdim.

Üstümde beyaz bir gömlek ilk 3,4 düğmesi açık, altımda bacaklarımı saran deri bir pantolon ve elimde tuttuğum deri ceketim. Parmağıma taktığım yılan desenli yüzük aynı şekilde yılan deseni bulunan kemerimle uyumluydu.

Saçlarımı dağınık bırakmıştım. Bir iki tane tutam gözlerimin üstüne düşüyordu fakat rahatsız olmuyordum. Dudaklarıma da renksiz bir nemlendirici sürmüştüm.

Evden çıkmak için 5 dakikam vardı. Fakat ben haylan emin değildim partiye uygun olup olmadığımdan. Jiminin iş arkadaşlarının düzenlediği bir partiydi. Jimin rahat olmamı söylemişti. Dün akşamdan aklıma gelen bu kombinin bu kadar iyi olacağını hiç düşünmüyordum.

Telefonuma gelen bildirim sesi ile artık çıkmam gerektiğini anladım. Jimini bekletmek istemiyordum çünkü 2 dakika beklese bile tüm sülaleme sövmeye başlıyordu.

Masanın üstündeki telefonumu ve anahtarımı alarak evden çıktım. Gördüğüm siyah arabaya doğru yürümeye başladım ki arabanın önündeki beden ağzı açık bir şekilde bana bakıyordu.

"Vay anasını satayım..."

Jiminin üstünde siyah bir takım vardı. Gerçekten tarzını seviyordum bu çocuğun.

"Taehyung, kardeşim sen dehşet-ü vahşet azam olmuşsun"

Dediği şeye gülüp çok takılmadım. Her zamanki haliydi.

"Sağol jimin sende idare edersin işte."

"Siktir ordan" diyip arabaya geçti. Bende gülerek arkasından arkaya bindim. Yoongi sürücü koltuğunda uyukluyordu.

"Dün gece 10 saat uyumamış gibi uyuyor ya her seferinde şaşırıyorum." jimin kemerini takarken bir yandan da yoongiyi dürtüklüyordu.

"Yoongicim, kocacım kalk hadi sabah oldu."

"Kalktım Aşkım." yoongin mayışmış sesi gerçekten 2 dakika içinde uyuduğunu gösteriyordu.

"Hadi hayatım geç kalıcaz" yoongi kendine geldikten sonra yola çıktık. Başımı cama yaslayıp gözlerimi kapattım. Jiminin açtığı müzik kulaklarımı doldururken düşünceler de aklımı dolduruyordu.

"Taehyung kalk geldik" jiminin sesini duyunca gözlerimi açtım. Dışarı bakınca kalabalık olduğunu gördüm. Gördüğüm kalabalık yüzümü buruşturmama sebep olmuştu.

Kapıyı açıp dışarı çıktım. Hava biraz serindi fakat tenime değen hafif rüzgar hoşuma gidiyordu. Yoongi ve jiminle birlikte içeri girdik. İkili kendi aralarında sohbet ederken onlara katılmıyor etrafı inceliyordum.

"Şuraya geçin siz bende geliyorum." Jiminin işaret ettiği yere onaylayarak oturdum. Yoongi de yanıma oturmuş, masanın üstündeki içkiden bir bardak almıştı.

"V"

Seslenişi ile ona döndüm. Nadir ve tek kaldığımız anlarda bana bu şekilde seslenirdi.

"Yoongi?"

"Nasılsın?"

"İyiyim sen nasılsın?"

"İyiyim bende."

Sormak istediği bir şey vardı fakat nasıl sorucağını bilmiyordu.

"Sor hadi"

"Şey..."

"Hm" arkama yaslanarak ona döndüm.

"Yanında olduğumu biliyorsun değil mi? Hemen karşı çıkma biliyorum diye ben sadece hatırlatmak istiyorum. Ne olursa olsun ben burdayım V. Bir şey olduğunda bana gelmekten çekinme. Olur mu?" Sonra doğru kısılan ve çekinen sesine gülümsedim.

"Biliyorum hyung teşekkür ederim" Ona çok sık hyung demezdim. Her diyişimde mutlu oluyordu.

"Bana hep hyung demelisin."

"Avcunu yala yoongi."

"Jimini tercih ederim."

Yaptığı imaya yüzümü buruşturarak "İğrençsin" dedim.

O da her zamanki alaycı ifadesi ile içkisini içti.

"Taehyung"

"Efendim"

"Dediğim yere bakma ama tam sağında ve yaklaşık 10,15 metre arkanda olan biri sana yiyecek gibi bakıyor."

Dediği şey ile arkamı dönmemek için zor durdum fakat bakma dediği için elime bir bardak aldım. İçkimi içerken sağa döndüm ve birini arıyormuş gibi bakmaya başladım. Çaktırmadan dediği yere bakınca vücudumun titrediğini hissetim. Bardak elimden düşerken yoonginin sesi ve diğer sesler pekte umrumda değildi.

Çünkü gerçekten yoonginin de dediği gibi günlerdir aklımda olan gözler şuan tam karşımda bana bakıyordu.

















Gerçekten dehşet-ü vahşet azam bölümler bizi bekliyor 🥹🧸


AmorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin