İlk bölüm heyecanı :)
Gecenin bir vakti yazmam için tehditler aldım o yüzden ilk bölüm gece yazılıyor:)) Ama ne zaman yayınlarım onu bilemem.
İyi okumalar...
****Dünyada gerçekten adalet var mı? Dünya gerçekten adil mi? Bu bakış açısı çok büyük oldu... Biraz daha küçültelim.
Ülkemizde gerçekten adalet var mı? Herkese adil ve eşit davranılıyor mu? Size şu an milyonlarca elini kolunu sallayarak gezen suçlu ve suçu olmamasına rağmen hapislerde sürünen insan örneği gösterebilirim.
Böyle bir yere biz adaletliyiz diyorlar. Böyle bir ülkeye adil diyorlar.
Sorarım size, gerçekten adil mi bu ülke? Gerçekten adalet var mı bu ülkede?
Sadece birkaç yıl ya, sadece birkaç yıl. Geçen yıl sayısı bir elin beş parmağını geçmez ama eski yönetimle şu an ki yönetim arasında bulunan fark en az 100 yıllık bir fark.
Ülke çok değişti. Ülke çok daha kötü oldu.
Çocuklar büyümeye birer robot olarak başlıyor. Ülke en iyisidir, yönetim asla değişmemeli prensibi ile.
Bundaki tek amaç ise bu yönetim sisteminin, bu yöneten birliğin dünyanın sonuna kadar devam etmesi.
Ülkeyi yöneten bu bir avuç insan demeye bin şahit lazım olan varlıklar ülkeyi bir cehenneme çevirdi.
Ülkeden çıkışlar ve ülkeye girişler yasak. Başka ülkelerle irtibat yasak. Eve giriş saatleri belirli. Kimse eğlenemez... Ve daha nice kural.
Büyükler için pek de büyük bir sorun değil bu, ama çocuklar?
Oyun parkları, çocuk parkları, sinemalar, lunaparklar... Ve en büyük kayıp oyuncaklar. Çocukların eğlenebileceği hiç bir şey kalmadı.
Yöneticilerimizin gözünde çocuklar küçük yaşta terbiye edilmeli, bir asker gibi yetiştirilmeli. Eğlenceye, boş vakitlere yer yok.
Ellerinde olsa anne karnından yeni çıkmış bebeklere bile "Ağlama! Aylaklık etme! Ne zırlıyorsun sus!" diyecekler.
"Menekşe!" diye beni ikaz eden abimin sesiyle gerçekliğe döndüm. Yine dalmışım.
Ah, kendimi tanıtmayı unuttum. Ben Menekşe, Menekşe Keskin. Ama herkesin bildiği adıyla Kelebek. Peki ben kim miyim? Ne iyi ne de kötü olan, ikisinin ortasında kalmış biri.
Gözlerimi şöyle bi etrafı taramak için çevremde dolaştırdım.
Abilerim; Bora, Aydın ve Atakan. Birlikte salondaki masamızda oturmuş planlar üzerine konuşuyorduk.
Bora abim kollarını kavuşturmuş bana bakıyordu. Beni ikaz eden de oydu. Ailemizin en büyüğüydü, kısaca patronumuzdu.
"Madem dinlemeyeceksin Menekşe ne diye planlarını bizimle yapmak istiyorsun?" dedi abim bıkmış bir tonda.
"Sinirlenme kıza Bora. Bir şey düşünüyor belli ki?" diye araya girdi Aydın abim.
"Hemen de koru zaten Menekşeyi." diye mırıldandı Atakan abim.
Ben hayatımda birbirinden bu kadar zıt başka ikiz görmemiştim!