Hyunjin ile nehir kenarında seoul kafe diye anlaşmıştık.
Niye bu kadar sevinçliyim ben ya?Koş minho koş
Pat Pat koşarken kapıyı açıp zil sesinin verdiği duyum ile hyunjinimin yanına patpatladım.
- Me-Merhaba hyunj..
Şey hyunjin diyecektin galiba da, nerden bu koşu ?
-Ne koşusu ?
Haa spor be, sen nerden bileceksin ki tembelHyunjin çok içten kıkırdamıştı.
Hyunjinin saçları sarı sarı.
Tanrım dualarımı kabul et..-İyisin demi ? Otur soluklan, bi kahve ısmarlayayım
Hiç hayır demeyi öğrenemedim, iyi ki dediğim nadir anlardan biri daha.
-Tabi ki. Sen ne istiyorsan ondan.
-İki americano alabilirmiyiz ?
Hyunjin sanki bugün daha güzel, daha şık,
Hemde; hyunjinin saçları sarı sarıKahveler geldikten sonra hyunjin sordu.
-Nasılsın bu aralar ?
-Nasılım mı, tabi ki şıkım.
Herzaman ki gibi.
Galiba nasılsın dedin. iyiyim diyebilirim.Hyunjin dudaklarını ısırarak, her zamankinden daha içten güldü. Yada herzaman ki hali bi başka mı geldi. Hyunjinimim saçları sarı sarı
Bende espiri makinesi mi neyim.
-Minho bu aralar pek çıkmıyorsun dışarıya. Cidden bi sıkıntın varsa söyleyebilirsin.
Ne hyunjin beni dinlemek mi istiyor artık çok geç gibi ama bahsetmemek daha zor.
Konuşmamaya alışamadım.-Bugünlerde hep eskiler aklımı karıştırıyor. Neden diyorum, neden ben. Ama sonra haklılar diyorum. Haklılar deme sürem gittikçe kısaldı artık, biliyormusun ?
-Minho lütfen saçmalama ya ne oldu ama tam anlatabilirmisin.
Konuşamıyorum, yalan dahi söyleyemiyorum. Çünkü hyunjinin saçları sarı sarı.
-Hyunjin senin hiç baban öldü mü ?
Benim bir kere öldü kör oldumKısa bir sessizlik sonrası hyunjinin gözlerinden yaşların dökülmek için hazırlanışına kıyamadım.
-Kusura bakma, istemeyerek oldu bu konu ama biraz galiba bunaltı var. ondan da olabilir.
-Başka bi konu yok mu sen bahset gülelim eğlenelim.
Gözyaşlarını silip, yutkunduktan sonra başını yukarı aşağı salladı.
Hyun başladı konuşmaya
-Biliyormusun, yongbok yeni biri ile tanışmış.
Daldım,gittim.
Biliyormusun...