hain

634 106 299
                                    

"Bir küçücük aslancık varmış," bıçak teninde kaydı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.



"Bir küçücük aslancık varmış," bıçak teninde kaydı. "Kırlarda koşar oynarmış." diken misali olan sakalları ustura ile idam edildi.

Kirli aynada iki çift kahverengi göz. Beyazları al al olmuş, sert ve pürüzlü yüzü kusurlu bir tablo gibi yansımıştı. Saçları ise tam aksine keskin bir tıraşla kusursuz duruyordu. Güzel bir yüz, çekici bir siması vardı. Yanağındaki dikiş izi ise birkaç koyu anın, sivri ucuydu. Teninde onlarca yarası vardı, fakat göstermeyi değil saklamayı severdi.

"Komutanım!" kapının ardından genç bir askerin sesi, yüzüne sürdüğü beyaz havluyu indirmesine neden oldu.

Gece yarısıydı, askerler şu an uyuyor ya da nöbet başında oluyorlardı. Bu hakikat ile Jungkook, yüzüne bütün duygularını kenara bırakmayı başarmış olan komutanın maskesini geçirdi. Üstünde, yatmaya hazırlandığı için hiçbir şey yoktu. Altındaki siyah eşofman onun pijamasıydı. Kışla soğuktu fakat Jeon Jungkook'un teni, artık his geçirmiyordu.

Büyük adımlarla kapısına gelip açtığında karşısında yeni tayin olan, hazır ol poizsyonu almış genç çocuğu gördü. Jungkook gördüğü gibi ellerini arkasında birleştirdi ve gözlerini kıstı. "Söyle." dedi.

Genç çocuk onun hakkında söylenen taş adam gibi dedikodulara inanmamıştı fakat, ilk kez duyduğu sesinden akan soğukluk yutkunmasına neden oldu. Eli başına gidip asker selamı yaptığında, selamını bitirip kelamına başlaması için komutanından izin almalıydı. Jungkook beklemeden elini alnına götürdü ve selamını geri verdi.

" Durum Raporu; doğu hattındaki kışla komutanı sizinle bir görüşme ayarlamak istemiş. Yeni silah teçhizatları sığnaklara yerleştirildi ve..." çocuk nefessiz kalan soluğu ile duruldu ve komutanının gözlerinin içine baktı. "Marco Albay'ım sizi odasına çağırmamı emretti." asker tekrar selam verdi.

Jungkook son duyduğu emir ile bir şey demeden kafasını eğdi. Gözleri soğuk duruyordu ama aslında sıcaklardı. Marco Albay, kan bağının olmadığı babası. Akşam olduğunda genelde odasına çağırır, asker ve albay dışına çıkarak baba ve oğul olurlardı. Jungkook bunu seviyordu fakat en son odasına çağırdığında yaşadığı şey bunu ondan soğutmuştu.

Jungkook düşüncüleri bir kenara savurdu ve çenesini sıkarak askerine selamını geri verdi. "Çekilebilirsin, Taehyun." dedi ve beklemeden kapısını kapattı.

Taehyun bir kaç saniye kapısına baktı. Adını biliyordu. Çoğu komutan adını hatırlamazken, taş dedikleri bu adam onun ismini hatırlayan tek kişiydi. Üstelik bu Jeon Jungkook'tu. Sıradan bir komutan değildi.

🤍

"Sana da koyuyorum." Marco, elindeki kristal viski şişesini gösterip salladığında gülümsedi ve Jungkook'un önündeki bardağa uzandı fakat Jungkook hemen elini koydu. "Gerek yok Albayım. Kışlada içki içmeyi sevmiyorum." Jungkook içkiyi hayatından çıkaralı çok olmuştu.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Mar 07 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

nazeninWhere stories live. Discover now