come in

29 8 56
                                    

unforgettable-French Montana

six: like we in a hurry

Kız gözlerini yavaşça açtı, elini göğsüne yaslanmış kafasına götürdü. Kai'nin saçlarını okşadı biraz. Çok tatlıydı. Boynundaki beni yeni fark ediyordu, parmağını onun üzerine koydu. Kai huylanarak kafasını biraz geri çekti, yüzü o kadar masumdu ki... Homurdanarak gözlerini açtı. "Günaydın." diye mırıldanarak daha çok sarıldı ona.

"Kalkalım mı?" diyerek saçlarına bir öpücük bıraktı. Kai kaşlarını çattı, dudaklarını büzüp ağlamaklı bir ses çıkardı. "Boş ver, gideriz belki." dedi. Harin onu dinlemeyerek elini komidindeki telefona attı, saate baktı. Sekiz buçuktu. Hızla doğruldu, ağzından bir küfür savurdu. "Antrenmanım var dokuzda, geç kaldım!" dedi ve telefonu yatağa bıraktı. Kai de yeni çakmıştı olayı o da bir anda yataktan fırladı, "Benim de koşu antrenmanım vardı!"

Harin hızla dolabı açıp yiyecek bir şeyler bakındı, hemen hazırladı ve Kai'ye seslendi. Yemek yiyip sonra giyinebilirdi. Kai'nin cevap vermemesiyle banyonun önüne gitti, kapıyı tıklattı. "Geç kalıyoruz." dedi. Duyduğu su sesiyle sinirlenmeye başlıyordu. Duş mu alıyordu gerçekten? Geç kalıyorlardı.

"Harin, şampuan kalmamış. Odamda yerde market poşeti var, onun içinde olacaktı."

Kai'nin sesini duymasıyla sinirle iç çekti, dediği gibi şampuanı alıp kapıya geldi. "Getirdim." dedi ve kapıyı aralamasını falan bekledi. "Gel."

Harin gözlerini kapayarak kapıyı açtı, dikkatle duşakabine doğru ilerledi. Sırtını duşakabine dönüp elini içeri uzattı, şampuanı alması için. Kai'nin kıkırdadığını duydu, Kai onu kolundan tutup içeri çekti. Şaşkınlıkla yüzüne baktı, üzerinin sırılsıklam olmasını bir kenara bıraktı. "Ne yapıyorsun?!" dedi aşağı bakmamaya çalışarak. Ama görmüştü bile.

"Duş alıyoruz."

Harin onun ellerini belinde hissetmişti, göğsü hızla inip kalkıyordu. "Çok salaksın, Huening." diyebildi sadece. Kai gülerek onu duvarla arasına aldı, dudaklarını birleştirdi. Harin kısa bir süreliğine karşılık verip geri çekildi. "Antrenmanım, geç kalıyoruz." Kai sırıtarak kızın bedenine yapışmış tişörtü hafif sıyırdı. "Daha verimli şeyler yapabiliriz." diyerek kızın boynuna eğildi.

Harin onu hafifçe ittirdi, "Koç ceza verirse seni çok pis sikerim!" dedi işaret parmağını gözünün önünde sallayarak. "Benimde amacım bu zaten, ikimiz de aynı fikirde olduğumuza göre..."

Harin ne yaptığını biliyordu, neye yol açabileceğini de. Sadece bir kere olsun sonucunu düşünmeden eğlenmek istiyordu. Zaten yetişemezlerdi bu saatten sonra.

Oğlanın tuttuğu tişörtü kendi elleri arasına alıp çıkardı ve yere bıraktı. Boynundan tutup kendine çekti onu, dudaklarını dudakları arasına aldı. Kai geri çekilip kızın boynuna öpücükler ve izler bırakmaya başladı. Harin eşofmanının bağını çözdü, Kai görüp bu şerefin kendisinde olmasını istedi. Kızın eşofmanını bacaklarından sıyırdı.

Harin'i duvara yaslayıp dudaklarını sertçe öpmeye başladı. Harin de ona aynı şekilde karşılık veriyordu. Harin, Kai'nin elini kalçasını sıkarken hissettiğinde boğuk bir inilti bıraktı. Kai'nin dudakları zevkten kıvrılmıştı. Harin bu zevki sadece ona bırakamazdı. Duşun diğer tarafına doğru ittirdi onu, oturma yerine oturmasını sağladı. Ardından kucağına oturup boynuyla oyalandı bir süre. Kai üzerindeki baskıyla kızdan daha yüksek bir sesle inledi. Daha fazlasını istiyordu.

Locker Room[Huening Kai]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin