...

5 0 0
                                    

O sabah erkenden kalktı genç adam. Yavaşça yatağından kalkıp banyoya doğru giderken diğer odalara şöyle bir göz gezdirmeyi ihmal etmedi. Haliyle bu saatte herkes uyuyordu -Ares bile-. Banyoda duşakabindeki musluğu açtı. Suyun ısınmasını beklerken kıyafetlerini ve sargılarını çıkardı. Vücudu yara bere içindeydi tüm gün sokaklarda koşturup oynayan çocuklar gibi. Bir süre öylece aynadaki yansımasını izledi. Ne kadar çöktüğünü şimdiye kadar fark etmemişti.

Havlusunu duşakabine yakın bir yere koyup eliyle suyun ısınıp ısınmadığını kontrol etti.
Güzelce yıkandıktan sonra havlusunu beline sarıp çıktı banyodan. Odasında üstünü giyindi, havluyla saçının fazla ıslaklığını aldı ve saçını o şekilde ıslak bırakmaya karar verdi. Saçı kuruduğunda kötü olmasın diye gözü dışındaki yerlere yara bantlarını yapıştırdı. Yatağını topladıktan sonra telefonunu alıp kendini yatağa bıraktı. Çoktan saat 10.00 olmuştu bile, duşta zamanın nasıl geçtiğini fark etmemiş olmalıydı. Günlerden pazar idi yani herkes evdeydi (akira okula gidiyor falan filan iste). Diğerleri kalkmadan önce herkese güzel bir kahvaltı hazırlayabilirdi. Yatağından kalkıp mutfağa gitti. Buzdolabından malzemeleri çıkarıp hazırlamaya başladı. O sırada mutfağa Akira girdi esneyerek.

Akira: "günaydın abi"

Gülümseyerek cevap verdi genç adam.

Azumi: "günaydın"

Akira: "bakıyorum da erkencisin bugün. Erken mi kalktın yoksa yine uyuyamadın mı?"

Azumi: "erken kalktım bugün, bir şey olmadı."

Hazırladıklarını masaya yerleştirirken kardeşiyle konuşmaya devam etti genç adam

Azumi: "diğerlerini çağırsana"

Akira başıyla onaylayıp mutfaktan çıktı. Ares Akira'nın çağrısını duyduğunda hızlıca mutfağa girdi.

Ares: "Vay, birileri kahvaltı hazırlamış!"

Yaklaşık 5 dakika sonra herkes sofradaydı. Akira ve Kai saçma bir sebepten tartışıyorlardı her zamanki gibi.
Şimdiye kadar masadaki hiçbir şeye dokunmamıştı genç adam. Tsukeo bunu fark etmişti ama bir şey söylemedi.

Genç adam bu sabah biraz... farklı görünüyordu; o asık suratlı, depresif halinden eser yoktu. Yüzüne bile canlılık gelmişti adeta. İlk defa bu kadar içten gülümsüyordu, ilk defa bu kadar huzurluydu. Rahattı. Artık her şeye karar vermiş olmanın rahatlığıydı bu.
Tüm kahvaltı boyunca sürdü bu neşeli hali. Haliyle diğerlerine garip gelmişti bu durum. Karşılarında Azumi yerine başka biri vardı sanki. Durum her ne kadar garip olsa da kimse sesini çıkarmadı.

Kahvaltıdan sonra daha masa toplanmasan Kai'yle kavga etmese olmazdı tabii. İki delikanlı salonun ortasında birbirlerine vurmaya çalışırken garip şekillere giriyor, Setsu ve Ares mısır patlatmış yerde boğuşan gençleri izliyor, Tsukeo ve Akira ise kahvaltı masasını topluyordu. Ares konuşurken bir yandan da koca bir avuç mısırı ağzına tıkmaya çalışıyordu.

Ares: "Bu ikisi yarını kavga etmeden geçirirse sana patlamış mısırımın yarısını vereceğim Setsu. İddiasına var mısın? Mısırımı seviyorum ve geçiremezler diyorum."

Setsu: "zor da olsa geçirirler diyorum. Sonuçta zor, imkansız değil."

Yerde boğuşan iki genç ter içinde kaldıklarında Tsukeo'nun müdahalesiyle ayrılmak zorunda kaldılar. Kai hala Azumi'ye öldürücü bakışlar atıyordu, tabii bu Azumi'nin umrunda değildi. Yerden kalkıp önce mutfağa, oradan da odasına gitti. Terden dolayı nemli olan kıyafetlerini değiştirdi, deodorant sıkmayı da ihmal etmedi. Yatağına uzandı. Uzun bir süre tavanı izledi kafasında binbir türlü düşünceyle.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 06 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin