20.03.2024
İyi okumalar.
°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°
Minho tesisin içinde ilerlerken bakışları ters, yüz hatları da oldukça gergindi. Chris'in bir şeyler sakladığı yetmiyormuş gibi üstüne bir de kendisinin bir şeylerin peşinden gitmesine izin vermiyor oluşu, çok can sıkıcıydı.
Asansör kapıları, otuz üçüncü katta açıldığında, Jisung, belinden tutarak yardımcı olduğu Changbin'i asansöre doğru ilerletti. "Selam Minho, neredeydin?"
Minho Changbin rahatça yürüyebilsin diye asansörde geriye doğru adımlarken omuz silkti. Bir an için, kat düğmelerinin olduğu kısma bakarken gizli bir kamera olduğuna emin olduğu siyah daireye baktı.
Changbin zaten biliyor olduğu kameraya gönderilen bakışı gördüğünde, gülümsemesini bastırmak için uğraştı. Kendisi veya Jisung, Chris'e duydukları minnet ve saygı yüzünden ona karşı, onun istemediği bir şeyi yapamıyorlardı fakat bu yapmak istedikleri gerçeğini değiştirmezdi.
Minho ise, belli ki herhangi bir minnet duymuyordu. Chris'in yaklaşık bir yıldır, verdikleri iki kayıptan sonra tuhaflaşıp giden hallerini o çözebilir gibi geliyordu.
Kapılar açıldığında, Minho Changbin'in koluna girdi. Yavaş hareketlerle onu koridorda ilerletirken Jisung önlerine geçmiş, kapıyı açmak için adımlarını saymıştı.
Minho duvarın önünde durduklarında, Jisung'un ikisinin de göz hizasında ki bir noktaya parmaklarını bastığını gördü. Changbin'in alnından yukarıda kalıyordu. Seungmin'in sözleri aklına geldiğinde sırıtmamak için başını sola çevirdi.
Changbin dirseğini Minho'nun karın boşluğuna savurdu. "Sakın. Gülme."
"Gülmedim, kısa olmak suç değil sonuçta."
"Sen-" Jisung kapıyı açtığında, Minho'nun yanına gelerek Changbin'i belinden tuttu. "Geçebilirsin Minho."
Minho sırıtarak kolunu çekti ve Changbin'e göz kırptı. "Ajanlıkta boy sınırını kaçtı, Changbin altında kalmıyor muydu?"
Jisung onun sözlerine sırıtırken Changbin'i belinden hafifçe ittirdi. "Hayır, o bir tek benim altımda kalıyor."
Minho yüksek sesle kahkaha atarken Changbin şaşkınca bakakalmıştı. "Ne?"
Minho önlerinden ilerlerken Changbin'in ısrarla bir şeyleri reddettiğini duyuyordu. Operasyon planını yaptıkları masada oturup kendisini dikkatle izleyen Chris'e baktı.
Çatılı kaşları göz göze geldiklerinde düzelirken Chris ona gerçek bir tebessüm sundu. Fakat Minho, bir ajandı ve hepsini ortak noktası sahte ve gerçeği ayırt edebiliyor olmaktı. Aynı sahte gerçeklikle karşılık verdi.
Jeongin, Seungmin'in her daim bulunduğu odadan çıkarken açılan yakasını düzeltiyordu.
Çenesi, boynunun bir kısmı ve dudakları kesinlikle kızarmıştı. Beyaz teninde beliren kızarıklıkların yanı sıra gömleği pantolonun dışına çıkmış, pantolonu ise kırışmıştı. Minho göz devirdi, ekipte herkes bir yerde yiyişiyordu.
Hemen ardından Seungmin de odasından çıktığında, yuvarlak gözlüğünü yavaşça yüzünden çekmiş, yukarı doğru ittirerek saçlarına yerleştirmişti. "Herkes geldiyse, raporlarınızı yazmaya başlayın."
Chris beyaz kağıda bir şeyler karalarken başını kağıttan kaldırmadan konuştu. "Minho."
Minho ise boş kağıda düşünceli bir tavırla bakarken pozisyonunu bozmamıştı. "Hm?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sternenkind
Fanfiction{MinLix} "Bazen sadece atlamalısın ve uçurumda olmadığını umut etmelisin." "Sen olsan öyle mi yapardın? Uçuruma çarpmaktan ve ölmekten korkmuyor musun?" Bakışları önündeki gencin dudaklarına odaklandığında gülümsediğini fark etti. "Ben çoktan atladı...