Ayin alayı.

208 32 63
                                    

"Rab çobanımdır, eksiğim olmaz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Rab çobanımdır, eksiğim olmaz. Beni yemyeşil çayırlarda yatırır, Sakin suların kıyısına götürür. İçimi tazeler, Adı uğruna bana doğru yollarda öncülük eder. Karanlık ölüm vadisinden geçsem bile, Kötülükten korkmam. Çünkü sen benimlesin. Çomağın, değneğin güven verir bana. Düşmanlarımın önünde bana sofra kurarsın, Başıma yağ sürersin, Kâsem taşıyor. Ömrüm boyunca yalnız iyilik ve sevgi izleyecek beni, Hep Rab'bin evinde oturacağım."

Koro yavaşlarken ve bir diğer duaya geçerken yüzümdeki peçeyi biraz araladım.

Rab. dedim içimden. Korkuyorum. Çok korkuyorum. Neden korkuyorum bilmiyorum. Demeter gidecek diye mi, annem yine galip gelecek diye mi ne diye? 

Annem zehir gibi gecenin sabahında aldığı kutlu kararı vermişti bana. Korktuğum başıma gelmişti.

Demeter'i geri gönderecekti o köle tacirine.

Babam sabahları erkenden limana gittiğinden henüz onun icazetini almamıştı fakat en kısa sürede bunu konuşup Demeter ile beni ayıracağından emindim. Ayırmak doğru bir kelime miydi onu da bilmiyordum tıpkı korkum gibi. Sadece adımı bilen daha üç gün önce gelmiş kuzeyli bir köle kızla ne bağım olabilirdi de ayıracaklardı bizi? Bazen annem okuduğumuz  şey oluruz der ve sık sık kitab-ı mukaddesi okurdu. Sanırım haklıydı. Belki de ben de okuduğum o aptal lirik şiirlerden fazla etkilenmiştim. 

"Hanımım."

Milos arka sıradan bana doğru eğildi. Endişeli görünüyordu.

"Ne var?" dedim peçemi tekrar yüzüme çekip.

"Çok yorgun görünüyorsunuz."

"Hiç uyumadım dün." dedim düşük bir tonda.

"Demeter sürekli rüyama girdi."

"Bu kadar üzülmeyin başka bir tane alır babanız."

"Milos beni delirtme!" dedim sinirle arka sıraya dönüp.

Fakat sesim kilisedekileri bile bastırmış olacak ki dua yarı kesilmese de sesler azalmış ve bana dönmüştü. Annem bir ön sıradan bana uzanıp cübbemi çekiştirdi. 

"Bari burada yapma." dedi sessizce ama yüzü kıpkırmızı olmuştu çoktan. Bir gün annem benim yüzümden ölecek diye korktum o an.

Başımı hafifçe sallayıp önüme dönerken yan sırada oturan birkaç yaşıtım kızın alayla bana baktığını gördüm. İçlerinde evli olmayan tek bendim sanırım. Adım deliye ve cadıya çıktığından olsa gerekti bir süre sonra babamın değerli malları bile akran oğlanları ya da ailelerini cezbetmeye yetmemişti. 

İster istemez annemle aramızın bozulma sebebi de bu olmuştu en sonunda. Eskiden bu kadar çok kavga etmezdik, hatta annem ona çok benzediğimi söyler bununla övünürdü. Elbette görselim değildi benzeyen yönümüz. Annemin nehir yeşili gözleri, parlak bir cildi, gür mü gür - bukle bukle omuzlarından dökülen kahve saçları vardı. Ufak tefek bir kadındı ama çok güzeldi. Bizi hiç tanımayan birisi annem değil de akranım sanacak kadar kendine dikkat eder baldan ve sütten vücuduna macunlar çalar en güzel ve eşsiz esansları kullanırdı. 

Ağlam istinyesi. gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin