12 FİNAL

61 8 3
                                    

Hyunjin okuyordu bunların hepsini. Sadece istemiyordu cevap yazmak. Cevap yazarsa yeniden umutlandıracaktı onu. Daha çok kırılmasını istemiyordu kalbinin. Bu yüzden cevap yazmıyordu ona.

Koşarak evden çıktı Hyunjin. Çünkü Felixden nefret etmiyordu. Sadece kalbini kırmak istemiyordu. Fakat, işleri karıştırmıştı. Daha da berbat etmişti her şeyi.

Hyunjin gelirken Felix çoktan başlamıştı işine

Bıçağı eline aldı, ve yere çöktü. Önüne bir ayna koydu. Cilleriyle olan işini aynaya bakarak yapacaktı. Fakat, kendisini görmeye tahammül edemediğini fark edip elindeki bıçakla sert bir darbe indirdi aynanın ortasına.

Sonrasında bıçağı yüzüne yaklaştırdı Felix. Çillerini kazımaya başladı yavaşça. Acı çekiyordu. Fakat hiçbiri Hyunjinin çektirdiği acı gibi değildi.

Felixin çillerini sevmesi yerine kazımasına göz yumuyordu Hyunjin.

Felixin yüzü kanla dolmuştu. Nerdeyse ten rengi görünmüyordu. Her bir çilinin yerinden kan akıyordu.

Daha sonra Felix sıradaki aşamaya geçti. Kalbi.

Bıçağı kalbine saplayarak intihar edecekti Felix. Fakat son anda bundan vaz geçti. Kendini asma fikri daha iyi geliyordu ona. Hemen bir tabure, ve sağlam bir halat aldı. Halatı bağladı, ve tabureyi altına koydu. halatı boynuna geçirdi Felix. Ardından ufak bi kayma sesi...

-

Hyunjin Felix'in evine varmıştı. Hemen kapıyı çalmaya başladı.

"Felix.. FELİX!!! ORDA MISIN?? LÜTFEN SES VER AC KAPIYI" bir süre sonra Felixin kapıyı açmayacağını anladı Hyunjin. Bu yüzden kapıyı kırmaya karar verdi. Geriye doğru çekildi, ve güçlü bir darbe vurdu kapıya. Kapı kırılmıştı.

Hyunjin içeri girdiği anda tavandan asılan Felixi gördü. Yüzünden akan kanlar, ve soluk teni...

Kendinden nefret ediyordu Hyunjin. Felixe bunu yaptırmış olduğu için. Kendisine binlerce küfür savurdu, ve ardından masanın üzerindeki kağıdı gördü.

"İntihar mektubu"

Okumaya başladı Hyunjin.

"Dayanmaya çalıştım. Olmadı. Nefret ettim herkesden. Teker teker.. bir tek senden nefret etmedim Hyunjin. Sırf senin bana dönmen umuduyla yaşadım ben her gün. Senin bana geri dönme ihtimalin yüzünden katlandım ben babama. Babamın beni döverken senin orda olmaman daha çok yakıyordu canımı. Korumuyordun beni. Ve.. yine koruyamadın Hyunjin... Veda ettim bu hayata. Acı içinde. Hemde büyük bir acı. Hani söz vermiştik? Birlikte ölecektik? Ben geldim her gün yanına. Sen çıkmadın. Dayanamadım buna. Bu farklı bir acı Hyunjin. Bu çok farklı bir acı. İntihar edersem artık güvende olacağımı biliyordum. Bu yüzden yaptım. Cehenneme gitmek umrumda değil. Cehennemde yanmak da öyle.. bundan daha fazla acı veremez orası bana. Fakat.. sen orda değilsin Hyunjin. Orda da olmayacaksın. Hyunjin..? Beni neden sevmedin...?  Al işte öldüm. Şimdi mutlu musun?  Kapattım dünyaya gözlerimi bir daha açmamak üzere. Şimdi mutlusun. Değil mi..?"

Hyunjin bunları okurken gözyaşlarını tutamamıştı. Yavaşça yaklaştı tavandan asılan ölü bedene, ve sarıldı. Hiç sarılmadığı kadar sıkıca sarıldı Hyunjin.

Acıtıyordu. Felixin asılmış cesetini görmek acıtıyordu. Hemde çok..

Sarılırken masanın üzerindeki bıçağı gördü Hyunjin. O an karar verdi. Onu acıtan her şeyden kurtulmaya. Aldı bıçağı. Sonra en acıtan bölgesine getirdi bıçağı. Kalbine.

Sert şekilde kalbine sapladı bıçağı. Acı içinde kıvranırken Felixin cesedini görmek acısını çoğaltıyordu.

Çok fazla kan kaybetmişti. Yakında ölecekti. O da gidecekti Felixin yanına. Onu orda yalnız bırakmayacaktı.

Hyunjin hala gözlerini açık tutabiliyorken bir adam girdi içeri. İlk Felixin ölü bedenini, sonraysa yerde kanlar içerisinde yatan Hyunjini gördü adam. Tekrar dışarı çıktı, ve elinde bir taşla geri döndü. Hyunjinin ölmediğini biliyordu.

Elindeki taşı yavaşça yukarı kaldırdı. Daha sonra Hyunjine bir bakış attı, ve taşı sertçe Hyunjinin üzerine fırlattı.

Hyunjinin ölmeden önce duyduğu son şeyse bu sözler oldu.

"Umarım daha çok acı çekersin, Hyunjin."

Mesaj/HYUNLİXHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin