7

1.8K 194 175
                                    


Selam bebetolar
Bugün fazla konuşmayacağım

Vote yoksa yeni bölümde yok okey?

Anlaşıldıysa fice geçebiliriz.


Taenoraguk sunar

Yazar

Evin bahçesine giriş yaptıklarında Tae hızlıca arabasını park edip inmiş, küçüğün tarafına geçerek kapısını açıp bileğinden tuttuğu gibi dışarı çekmişti. Ani hareketine Jungkook büyüğüne tutunma ihtiyacı duymuş, koluna tutunarak girişe doğru sürüklemesine izin vermişti. Beklemeden giriş kapısı açıldı, Tae küçüğü içeri fırlatıp büyük bir gürültüyle kapıyı çarptı. Yere savrulan bedenin korkulu gözleri ateş fışkıran irislerle kesiştiğinde korkuyla yutkundu. Büyüğü üzerine doğru yürüyorken, Jungkook geri geri sürünmeye başladı. Tae iki adımda ona yetişmiş, gömleğinden tuttuğu gibi küçük bedeni ayağa kaldırmıştı.

Gözleri hala korkunçtu. Öyle ki Jungkook yerine mıhlanmıştı korkuyla. Ne yapacağını bilemiyordu. Onu sakinleştirmeliydi. Düşündü düşündü ve aklına gelen fikirle sağ elini kaldırarak büyüğünün kalbinin üzerine koydu. Gözlerini de gözlerine sabitlediğinde saniyelik değişen irislerle gülümsedi. Biliyordu. Ona bu şekilde yaklaşırsa eğer yumuşardı.
Hoş kendi de neden böyle davrandığını bilmiyordu.

Kalbinin üzerinde ki soğuk ellerle yüreğine ateş düşmüş gibi hissetti Taehyung. Bu his yeniydi ve ne olduğunu da adı gibi biliyordu. Küçüğün attığı adıma karşılık o da bir adım atmış, arada ki mesafeyi sıfıra indirmiş, oğlanın çenesinden kavramıştı. Boncuk gözler direkt gözünün içine bakıyorken içi titredi.

Dudaklarını araladı,

"Sana son dediğim şeyi hatırlıyor musun?"

Jungkook başını sallayarak onayladı.

"Zihnimden ne zaman defolup gideceksin?"

Anlayamıyordu Jungkook. Hem yakın davranıp hem de bir o kadar uzak durmasını anlamıyordu. Ona çekildiğini biliyordu bunu farketmişti ama şimdi adım atsa dahi karşısında ki adam sanki onu tersleyecek bir anda kendi benliğine dönecek gibiydi.
Hem onu arzuladığını belirtiyor, hem de bunu istemediğini belirtiyordu.

Çenesinde ki kemikli elleri kendinden uzaklaştırdı. Bir adım da geri çekilecekken beline sarılan kolların sayesinde Taehyung'un dibinde buluverdi kendini.

Taehyung sımsıkı sarmıştı ince belini. Bir elini küçüğünün saçlarına çıkarıp okşadı yumuşak tutamları. Küçük oğlanın gözleri doluydu. Bir öyle bir böyle davranan Taehyung onu sürekli boşluğa düşürüyordu. Daha az önce zihninden defolup gitmesini söylemişti. Ne diye şimdi sarılıyordu?

Taehyung küçüğünün saçlarını seviyordu.
İnce tellere parmaklarını geçirip çekiştiriyor, saçlarından yayılan vanilya kokusunu soluyordu. Jungkook bir süre göğsünde dinlendi. Büyüğün kalbi de kendininkinden farksızdı. Neredeyse göğsünü delip geçecekti.
Başını usulca kaldırıp Taehyung'a bakındı. Saniyesinde gözleriyle buluşan kahveler yumuşamıştı. Taehyung eğildi küçüğüne, önce alnına uzun bir öpücük kondurdu. Oradan şakaklarına, pembe burnunun ucuna, yanağında ki küçük gamzeye bastırdı dudaklarını. Öptüğü her bir yer alev alev yakıyordu pembeliklerini.

Daha fazla yanmak istedi.
Yanmak ve şuracıkta kül olmak..

Jungkook dudaklarına çarpan sıcak nefeslere göz kapaklarını indirirek cevap verdi. Taehyung yaklaşıyor, daha da yaklaşıyor, dudaklarını minik minik oynatıyor, küçüğünün dudaklarına temas ediyordu. Öpmüyordu, sadece dudaklarını kızgın ateşe alıştırıyordu.

Help Me Hyung  TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin