"Tüm aşklar ihanetti, yalandı. Ama en güzeli onda saklıydı."
Göz kapaklarını kırpıştırarak gözlerimi açtım. Dün gece benim en zor gecelerimden biriydi. Eğer onları o anda öldürmeseydim, bir daha asla yapmazdım. Canımı verirdim de onları öldürmezdim. Herkesi tek bir bakışla öldürebilecek Lara, onları öldüremezdi. Yunus'la geçirdiğimiz çok uzun zaman olmamıştı. Ama hep onu beklemiştim sanki. Yüzünde gördüğüm tanıdıklığa aşıktım. Birkaç kere öpmüştü beni. Ama beni ne zaman öpse bir şeyler eksik gelirdi. Anlayamazdım.
Kardeşimin ihaneti daha ağırdı yine de. Hasta olduğunda çorbalar yapar iyileştirmedim. Haram olsun o çorbalar. Bir yeri yaralandığında iyileştirirdim. Haram olsun ablalığım. Kalbini birisi kırsa onarırdım. Haram olsun üzerinde emeğim. Kalbimi paramparça eden her hamlesi olsun. Ölümden de acı olsun. Hiç bir beddua yetmez sana.
Ben Işıl, küçüklüğünden beri bir piyano resitalinden diğerine giden normal bir kızım. Ben Lara, tüm camiadaki tek kadın mafyayım. Ayakları üzerinde duran bir kadınım. RALA örgütünün kurucusuyum. Kendi ismimin harflerinin yer değiştirmesiyle adını alan bu örgüt, ihanet edilen insanların intikamıyla yanımıza geldiği bir örgüt. İhanetin bedeli ölümdür benim için. Benimle aynı fikire sahip olan her insan yanımızda savaşır. İhanetleri temizleriz. Her 10 cinayetimin ardından bir resital veririm onlar adına. Ve dün nişanlım ve kardeşimi öldürerek 10 cinayete ulaşmıştım. Gece uykuya dalmadan önce resitali Eylül'den planlamasını istemiştim. Eylül benim can dostumdu. O ihanet etseydi ölürdüm. O benim için ayrıydı.
Eylül'ün gerekli işlemlerin tamamlandığına dair mesajıyla telefona kaydı bakışlarım. Ardından bugün akşam üzeri resitalimi vereceğim yerin adresi geldi. Ve sonrasında yardımcım değil de can dostum olan Eylül bir mesaj yolladı
"Işıl sen iyi misin? Dün neden iki cinayet işlendin? Seni merak ediyorum, resitalden önce buluşalım ister misin?"
"Buradan anlatamayacağım kadar büyük bir olay. İhanet. Resitalden önce bunu konuşarak moralimi bozmak istemiyorum. Gece sende kalırım. Keyfine bak."
Telefonu kapatıp çantama koydum. Ayağa kalktım ve kapıya doğru ilerledim. Tam gidecekken kapının yanındaki aynadan yüzüme baktım. Yüzüm hafif solgundu. Göz altlarım ise uykusuzluktan mosmordu. Gözümün içi ise ağlamaktan kıpkırmızıydı. Saçımdaki topuz, darmadağınık olmuştu. Kafamın içi gibi.
Yapacak bir şey yoktu bu halde dışarıya çıkacaktım.
Yunusla olan evimize gitmedim. Çünkü birinin o eve giderek intihar eden Yunus'un cesedini bulması gerekiyordu. Tabi ki onu bulup, şüpheli listesine en üste adımı yazdırmayacaktım. Bu nedenle Eylül'ün evine gitmek daha mantıklı bir fikirdi.
Eylül işlerinden dolayı ofitse çalışılacağı için ev boştu. Bir duş alıp kendime gelmek için biraz bakım biraz da makyaj yaptım. Üzerime diğer resitallerimden farklı siyah bir elbise seçimi yaptım. Bu sefer gerçekten cenazeydi. Elbisemin eteği ayaklarımı sadece bir kaç santim aşıyordu. Kabarık bir elbisenin tam tersi saten hafif dar kalıplı bir elbiseydi. Etekleri bacaklarımı sarmasa da kalçamdan itibaren dar bir elbise oluyordu. Dekolte kısmı çok abartı olmasa da dikkat çekiciydi. İnce askıları omuzlarımın üzerinden sırtıma ilerliyordu. Sırtım ise iplerin yaptığı sanatla beraber hoş görünüyordu. Saçımı açık bırakmıştım. Boynuma son derece parlak gümüş kolyeyi taktıktan sonra evden çıkmaya hazırdım. Kolyeyi Yunus nişanımızda almıştı. Bu gece son kez takacaktım.
🎶
"Bak gece anlatacaksın. Patlayacağım meraktan."
YOU ARE READING
İHANETLERİN KADINI
Teen FictionSevilen kişi ihanet eder. Bu yüzden kimseyi sevmemeyi denedim. Denemekle kaldı. İhanet bir aşkı bitirdi. Yenisini doğurdu. Ben, Işıl Lara Aksu. Her üzüldüğünde piyanosuna sarılan küçük kız, her ihanetin intikamını alan güçlü bir kadındım. İhanetin b...