Daha çook küçükken sihirlerimin olduğunu babamın yılanı olan nagini'yle konuşarak anlamıştım
Şuan da 13 yaşımdayım ve hogwarts' a başlıcam.
Yeni arkadaşalar edineceğim için heyecanlıyım.
*Hogwarts'a giderken*
Trene bindiğimde sarı saçli yeşil gözlü bir çocuk oturyorudu yanımda
Ona adını sordum:
-adın ne?
-Draco, Draco Malfoy
Diye cevapladı
Bende:
-Ellie Riddle
diye yanıtladım
Korkarak
-s-s-sen Lord'un kızı mısın?
Dedi
Aslında orası biraz karışıktı.
Babam Lise yıllarında annemi hamile bırakımış okuldan ayrılmış annem tek başına kalmış.
Daha sonra Snape ile tanışmışlar arkadaş olmuşlar sonra onu güvenli bir yer olarak Lord'un malikanesine götürmüş ilk görüşte aşık olmuşlar birbirlerine ve babamla evlenmişler. Yani üvey babam oluyo. Anneme bunu yaptığı için gerçek babamıda hiç sevmem. Lord'u çok severim oda beni sever kızı gibi görür beni ki zaten öyleyim.
Neyse sonra Draco'ya olanları anlattım oda anladı. Hogwarts'a vardığımızda
Büyük salona, geçtik büyüleyici ydi
Hemen oturdum biraz yemek yedikten sonra adım okundu seçmen şapkanın altın girdim
Seçmen şapka:
-Hmmm? Aslında çok güçlü fakat iyide kalpli içinde birine karşı çok büyük bir nefret var. Kim olduğunu anlayamadığım kadar baskın. Ama içinde birine karşı bitmez bir sevgi var annesi... SLYTHERİN
*Etrafta tuhaf bakışlar varken bende masaya geçip birnin yanına oturdum
Adını sorduğumuda
-pansy
Dedi. Ona kendimi tanıttım biraz ürktü ama arkadaş olduk gidip profösör mmcgonagall'a hangi odada kaldığımı
sordum
-no 173,dedi
Merdivenlerden çıkarken odama girdiğimde Draco'yu yemek yaparken gördüm yanına gittiğimde
-Buyur niye geldin odama
-Pardon nerden senin odan oluyomuş burası artık benim de odam dedim.
Sonra eşyalarımı yerleştirip Draco'ya yardım etmeye gittim.Güzel bir yemek yapıp yedikten sonra yatığama yatıp romanımı okudum ve uyudum.
Sabah kalktığımda Draco üstü olmadan kahvaltı hazırlıyordu
Ayılmak için kendime bir kahve yaptım ve camın önündeki koltuğa oturup şarkı dinliyordum şarkı bir anda kesilmişti bende manzarayı izliyordum bir anda keşke seninle olabilsem ama bunu yapamam diye bir ses geldi. Draco'nun sesine benziyordu ama tam anlamadım arkamı döndüm kahvem bitmişti Draco, ben bir anda dönünce korktu anlamıştım ama çaktırmadım kahvemı koyup banyoya girdim üstünü değiştirdim. Sonra çıktık iksir dersine girdik. Snape'le annem arkadaş olduğu için çok katı davranmadı.
Dersten çıktıktan sonra odama gittim akşama bir misafir geliceği için öğleden sonra ders yapmadılar. Başka bir okul daha gelicekmiş yemeğe. Yarın quidditch turnuvası yapıcakmışız bu yüzden istediğimizi giyebiliyoruz. Üstümede beyaz bir tişort ve Capri siyah tayt vardı. Öğrencileri karşılayacaktık, gittiğimde çok kalabalıktı. Bir ayağıma basmıştı canım acımıştı ama aldırmadım. Sonra biri çelme taktı ve yere düştüm o esnada biride elime bastı bağırdım:
-Dikkatli olsanıza azcık ya canım acıdı.
Dedim.
Geldiklerinde ben kanayan elimle uğraştığım için göremedim. Draco beni gördü ve yanıma geldi:
- Ellie ne oldu, iyi misin?
-ıyım draco sağ ol
Dedim. Odama çıktım biraz kitap okuyup üst mi değiştirdim herkesin üstünde şık birşeyler varken ben piknik elbisesi giymiştim.(bu elbise)Oraya indiğinde herkes bana bakıyordu Pansy'nin yanına geçtim.
Draco bana:
-ne kadar güzel olmuşsun Ellie , dedi.
Teşekkür ettim McGonagall sihirle masaları toplayıp dans etmek için alan açtı.
Minik masalar vardı sadece. Pansy blasie ile dans ediyordu bende masalrın birinde duruyordum. Draco bana:
-dans edelim mi?
Dedi.
Kabul ettim. Çok güzel bir vals yaptık bitmişti.