Kader Oyunu

Varisler

Varisler...
İlk bu kelimeyi duyduğunuzda aklınıza müthiş giyimli prens ve prensesler,her tarafı değerli taşlarla kaplı bir taç gelir öyle değil mi ?
Ama ben de bir varisim, değerli bir tacım yok.Her sabah hizmetçiler eşliğinde uyanmıyorum,kahvaltımı ayağıma getiren de yok,hatta biliyor musunuz ? Benim evim bile yok.Ben Elina hikayeye geçmeden önce bir varisin nasıl o müthiş hayatından koptuğunu anlatmak gerekir.Tarihler beş yıl önceyi gösteriyor ben o zaman on yedi yaşımdaydım.Annem ve babam köklü bir tarihe ve güçlü bir itibara sahip sahip Onix krallığının kral ve kraliçesiydi bende bir prensesdim,yani tahta geçmeyi bekleyen bir varisdim.Onix krallığı Widgard diyarının en yetkili ve güçlü anlarsınız ya diğer krallıkların korktuğu 20 krallıktan biriydi.Bizden sonra ki büyük krallık ise Astoll krallığıydı.Antoll krallığı ise Astoll'un yanında bulunan küçük bir krallıktı.Ama Antoll hiç korkmazdı çünkü diyarın en güçlü ikinci krallığı olan Astoll ile bir nevi kardeş krallıklardı.İsim benzerliğide bu yüzden zamanında Antoll ve Astoll'un ilk kralları yani ataları bir rivayete göre iki hırslı dostmuş bu yüzden aynı krallığı yönetmek yerine isimleri hemen hemen aynı olan iki krallık kurmuşlar.Astoll da aslında Antoll gibi küçük bir krallıktı ama geçmişde yaklaşık 200 yıl önce Widgard diyarı yirmi iki krallıkdı.Astoll yanında bulunan iki krallığı ele geçirip müthiş bir güç elde etti.Ama beş yıl öncesine kadar en güçlü krallık olan Onix ilk krallık olduğu için zaten büyük bir alana sahipti haliyle krallık ilk yıllarından itibaren çok güçlüydü.Krallığımızın yani Onix'in yıkılmasında büyük role sahip iki krallıktan bahsettiğime göre nasıl yıkldığına geçebilirim.
(5 yıI önce)
Bir gün bir sabah ailemle her zamanki gibi sarayımızda kahvaltı yapıyorduk birden bizim krallığımıza haberleri sızdıran gizli habercimiz olan kişi içeri koşarak nefes nefese geldi.Normalde ayda maksimum iki kere normal stabil krallıkların konuşmalarını sızdırmak için gelirdi bu ayda böyleydi fakat beklenmedik bir anda bize acılı bir haber verdi.
"Kralım Astoll..."
"Ne oldu ne Astoll'u daha geçen hafta Astoll'dan haber geldi çabuk söyle önemli mi?"
"Kralım Astoll kardeş krallıkları Antoll ile bugün sadece her iki krallığın kralı ve kraliçesinin bulunduğu bir toplantı yaptı,sonumuz geldi kralım..."
Babam hızlıca ayağa kalktı.
"Sen neyden bahsediyorsun!Ne sonundan bahsediyorsan otur şuraya anlat"
Babam normalde sinirli bir insan değil şu hayatta görebileceğiniz en nazik kral ama haberci öyle yavaş meraklandır meraklandıra söylüyordu ki üstüne üstlük birede kahvaltının ortasında kapıyı bile çalmadan girince babam hafif sinirilendi.
"İki krallık bu sabah atlarla Nisra,Lord ve Widgord'a mektup yolladı"
Bahsettiği bu krallıklar bizim krallığımız ve Astoll'dan sonra sırasıyla güçlü krallıklardı zaten diyar böyleydi Onix,Astoll,Antoll,Nisra,Widgord ve Lord isimli krallıklar kendi aralarında savaşlırlardı,kalan küçük krallıklar ise savaşta bir tarafı destekler savaşa dahil olurlardı.Ve eğer haberci düşündüğüm şey olursa beş krallığı karşımıza alıcaktık hatta belkide tüm diyarı çünkü kimse yalnızca bir krallık güçlü diye bizi destekleyip diğer krallıkları karşısına alamazdı.Haberci düşündüğüm şeyi söyledi sonumuz gelmişti...
"Kralım yaptıkları toplantı sonucu bu üç krallığa bize savaş açacaklarını bizi yok etmeyi planladıklarını ve savaşda bu üç krallık onlara destek vermesi için yolladılar."
Korkmuştum ortamı sakinleştirme gereği duydum.
"Baba belkide kabul etmezler diyarın en büyük krallığını karşılarını almazlar belkide."
Haberci hiç dururmu hemen lafına devam ettirdi ama babam donmuştu bizi dinlediğinden bile şüpheliydim annemde babamdan çok farklı değildi bir tek ben hissettiğim duygularımı dışa vuruyordum.
"Kralım krallıkların her birine birer kasa altın ve keskin kılıçlarla oklar yolladılar.Ajan olarak orada çalıştığım için o ekipmanların güçlülüğünüde altınların miktarınıda kendi gözlemlerimde gördüm,sonumuz yakındır."
Adam beni delirtmek üzereydi sürekli bir sondan ve bundan kurtulamayacağımızı bize ima etmeye çalışıyordu,ne var şurda destekleseydi?Annem duyduklarından sonra konuşmuştu sonunda ama dediği şey beni üzmüştü.Bağarmaya başladı ayağa kalkıp.
"Çabuk Elina eşyalarını topla,muhafızlar atları çıkarın!"
"Anne ne oluyor sen ne eşyasından bahsediyorsun?"
"Elina kızım... Başka çarem yok seni ölüme sürükleyemem Midal'a gidiyorsun,itiraz istemiyorum."
"Anne sizi tek bırakamam savaşmam gerek ya sizden haber alamazsam?"
Elim ayağım titriyordu bu gerçek olmazadı... Annem bana  bunu yapamazdı,savaşmam gerekti Midal krallığı ile aramız ne kadar iyi olursa olsun annemlere bir şey olursa beni krallıktan sürerlerdi Onix yok olursa hiç bir krallık beni almazdı,belkide Widgard diyarından bile sürülürdüm.Evet,güçlüydük yalan yok,ama kim güçlüyü severdi ki?Herkes onu yenmek hatta sömürmek isterdi.Ama muhafızlar kollarımdan tutup beni odama sürüklediklerinde bir prenses olarak onlara durmak için emir versemde beni dinlemiyorlardı çünkü bu emiri onlara kraliçeleri yani annem vermişti o benden daha rütbeliydi.Odama zorla ittirdiklerinde sendeledim eşyalarımı toplamaya başladım.Normalde bir prenses eline ne ok ne de kılıç alırdı ama ben valizime ailemden sakladığım bana dedemden miras kalan hançeri koydum.On üç yaşımdan beri hep ailemden gizli dedem ile birlikte silahlar eşliğinde çalışırdım.Dedemdi adı üzerinde yaşlıydı benim kadar hareketli değildi ama bende yetenekliydim oturduğu yerde tek sözüyle ne yapacağımı anlardım yani kılıçlarda,oklarda ve hançer gibi silahlarda iyiydim.Tabii geçen sene dedem vefat etti.Bir hançeri vardı asla bana dokundurtmazdı onada babasından mirasmış ölmeden bir hafta önce bana verdi.Sanki öleceğini biliyordu.Ben Elina'ydım.Diyarın en güçlü krallığı Onix'in tek biricik varisiydim.Güzel,giyimine kuşamına dikkat eden bir prensesdim.Güzelliğimle herkes tanırdı beni.Bende diğer prensesler gibiyim aslında
çok triplere girmeye gerek yok sadece benim hobim bir nevi okla atış yapmak,hayvan avlamak gibi.Ama diğer prensesler gibi olmam benim biricik Elina olduğumu değiştirmiyor.Bana Midal'da çokta dışlayamazlardı.Yine de oraya gitmemeliydim.