0.1

120 12 22
                                    

şimdiki zaman

Cenan'dan

Elimde bitmek üzere olan biramdan bir yudum alıp boylu boyuna uzandığım sahilin kumlarında gökyüzüne bakıyordum. Pek de baktığım söylenemez daha çok gözlerim güneşten dolayı yaşarıyordu ve bu beni ne kadar rahatsız etse de yerimden kalkasım yoktu. Denizin dalgalarının sesi, kumların yumuşaklığı, sıcak hava ve etrafta ki kirli gürültü ile kendimi çok huzurlu hissediyordum. Hiç bir sorunumun olmadığı, insanlardan uzak ve en önemlisi hiç aşık olmamışım gibi eski çocukluk yıllarıma geri döndüğümü hissediyordum. Ne hoş ki çocukluk yıllarımda bile aşkın getirdiği sorunlar vardı. Ya da ben yanılıyorumdur..

Çocukluk dönemimde gerçekten arkadaş edinmeyi seven  birisiydim ve o ortamlara uyum sağlamaya o kadar kendimi kaptırmıştım ki hiç arkadaşım olmuyordu, kimse de beni aralarına almıyordu. Mahalledeki çocuklar serserinin tekiydi bende ana kuzusu gibiydim onların yanında saf, temiz kalıyordum. Beni gören herkes ne kadar saygılı biri olduğumu söyler beni sürekli överlerdi. Bunu o kadar kıskanmışlardı ki beni kendileri gibi yapmaya çalışmışlardı. Sözde onlar gibi olursam beni aralarına alacaklardı. Mahalleye taşındığımız ilk ay olmuştu ve o zamanlar 10 yaşındaydım be!

Her neyse sonuçta almadılar beni aralarına. Bende onlara çok benzeyemediğim için mi almadılar diye düşünüyordum ta ki parkta onu görene dek.

Hayatımı güzelleştiren ve mahveden o kişi.

Beni mahveden.

Arif Güloğlu. Hayatıma 13 yaşımda tesadüfen girip ilk arkadaşım olduğu ve yıllar geçtikçe aramızın daha da güçlendiği en yakın dostum ve benim biricik aşkımdı.

Kaç yaşımda aşık olduğumu bilmiyordum ama kaç yaşımda bunu fark ettiğimi çok iyi biliyordum. 2 yıldır farkındaydım bunun. Sevgililerim oldu kendimi test etmek için, hiç biri işe yaramadı. Öpüşürken bile aklımda tek bir kişi vardı ve bu gerçek o kadar ağır geliyordu ki bana, bununla bir tek bira ile baş edebiliyordum. Nasıl tutuldum ona inanamıyordum bu homofobik ülkede başıma bunun gelmesi hem beni hem de hayatımı mahvetmişti.

Arif Güloğlu beni mahvetmişti.

Her şeye rağmen arkadaşlığımız bozulmasın ve benden uzaklaşmasın diye bunu çaktırmıyordum söylemeyi de düşünmüyordum. Her aşkın sonu vardır ve bu aşkın sonu da olduğunu biliyordum. Her geçen gün artan sevgimi saymazsak tabi..

Bu düşüncelerle gözlerim istemsizce dolarken yüzümü buruşturdum. Güneş yüzünden dolmuştu gözlerim onun için değildi ki.

Biramı kafama dikip, son damlasına kadar içip dudaklarımı yaladım. Onu aklımdan bir an önce çıkarmalıydım. Bana sadece zarar veriyordu. Fakat çalan telefonla pek de aklımdan çıkardığım söylenemezdi.

Telefonumun ekranında 'mal sincap' yazısını görünce hafifçe güldüm. Küçükken benimle dalga geçiyordu bende ona bu lakabı takmıştım ve çok sinirlenmişti. Sincaba benziyordu işte.

Boğazımı temizleyip kendime geldim ve telefonu açıp kulağıma götürdüm. "Oğlum nerdesin ağaç oldum telefonu açana kadar!"

Cevap vermek için dudaklarımı araladım. "Kızma hemen sessizdeydi telefon. Noldu?"

"Kanki kızma ama bu mal Hacı oyun konsolunun bir tekini bana atacakken duvara fırlattı." Sesi çekingen geliyordu. Tam cevap verecekken Hacı'nın sesini duydum.

"YALAN SÖYLÜYOR ARİF FIRLATTI DUVARA!"

"YA OĞLUM SEN ATTIN YA DUVARA!"

"CENAN YEMİN EDERİM ARİF ATTI!" Onlar birbirleriyle atışırken gözlerimi devirip oturduğum yerden kalktım ve üzerimi silkelerken söylendim. "Kimin kırdığı sikimde değil ikiniz ödersiniz parasını."

"Ya banane abi Arif kırdı parasını ben koyuyorum?!"

Onlar hala kendilerini savunup tartışırken elimdeki bira şişesiyle arabama doğru ilerledim. "Off kesin sesinizi ve ben oraya gelene kadar konsol parasını hazırlayın sizi iki gerizekalı." Gözlerimi devirip konsurken arabama binip anahtarı yerleştirdim ve bir kaç ön ayardan sonra çalıştırıp birlikte kaldığımız eve foğru sürmeye başladım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 08 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

iki bira bi de sen | arcenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin