"Ya hadi olum ya sadece bir geceliğine birlikte vakit gecircez çok eğlenecegiz bak göreceksin."
Yanımda benimle beraber yürüyen Hilmicem'e defalarca kez hayır gelmicem dememe rağmen ısrarla beni ikna etmeye çalışması resmen beni sınamak için bir nedendi. Israrlarina son kez karşılık vermek amaçlı konuşmaya başladım:
-Ben gitmem abicim oraya başımıza her türlü iş gelebilir, her türlü olayın içinde bulunabiliriz. Hadi diyelim hepimiz sarhoş olduk, Ee ne olcak o zaman? Götümüzü verir geliriz amk. Gitmem ben siz napiyorsaniz yapın.-Ya biraz olumlu düşün abicim. Evrene pozitif enerji yolla böyle düşünürsen zaten hayatında hiçbir şey yolunda gitmez ki. Hem sen gitmezsen biz de gitmeyiz sensiz nasıl eğlenebiliriz. Birazcık hatırımız varsa bizi kırma ya nolur bak yalvarıcam az kaldı ha.
Hilmicem'i çok severdim onun kalbini kırmak zerre istemem elbette ama ne zaman barda eğlenmeye gitsek bir olay çıkıyor. Üstelik bu normal barlarda bir de gay barında neler yaşayabileceğimizi düşünmek bile istemiyordum. Ama şundan da emindim ki eğer ben kabul etmezsem Yunus Emre ve Hilmicem beni sürükleyerek götürürlerdi. Dudaklarıma araladim ve hızlıca "iyi tamam hadi gideriz" dedim. Hilmicem anında sevinçle bana sarıldı. Sapsalin tekiydi bu çocuk, şapşal ve bir o kadarda sevimli.
🦦🦦🦦
Gecenin ikisinde barın önüne gelmiştik bile. Neden bu kadar geç gittiğimizi sorgulamayın bizde bilmiyoruz. İçeri girmeden önce yanımdaki firildaklari son kez uyardım;
-Beyler, unutmayın ki amacımız sevismek değil eğlenmek! Fazla da içmeyin ayık olan kalmazsa hepimizi sikerler burda.
İkiside aynı anda tamamdır komutanım diyince onlara göz devirmiştim. Onları defalarca kez uyardığım zaman hep böyle derlerdi. Elimde olan bir şey değil onların fazla fırıldak olmaları beni geriyordu doğal olarak.
Barın içine girdiğimiz gibi loş ışıkta hoş bir müzik bizi karşıladı. Her ne kadar bana göre biraz tehlikeli bir yer de olsa insan bu ortamı seviyordu açıkçası.
-Vay vay ortama bak be!
-Valla ne yalan söyliyim çok özlemişim eğlenmeyi!
Hilmicem ve Yunus içeri girer girmez ortamı övmeye başlamıştı bile. Ben ise başlarına bir iş geleceğinden hâlâ endişeli olmama rağmen çaktırmamaya çalışıyordum. Malum hemen üstüme atlayıp anama kadar sövebilirlerdi.
Köşede boş bir masa bulunca oturmuştuk. Ortalıkta hiç garson gözükmüyordu.
-Sanırım burda kendi iceceğini kendin alıyorsun
Demiştim Yunus ve Hilmi'ye-Ohoo böyle olmaz ki ya ben üşendim şahsen oraya gitmeye.
Yunus üşenmekte haklı olabilirdi açıkçası çünkü oturduğumuz masa ile barmenlerin içecek verdikleri masalar arasında uçurum vardı resmen.
-Neyse Bir şey olmaz ya Hilmi gider alır şimdi
Diye topu Hilmi'ye ativerdim.Hilmi'den ses çıkmayınca ona doğru baktım ve uzun uzun nereye baktığını anlamaya çalıştım. Nereye baktığını sonunda bulduğumda, bizim masanın tam karşısında oturan sarı saçlı beyaz tenli çocuğu incelemeye başlamıştım. Keten kumaştan oluşan bol siyah pantolonun üzerine taktiği zincirleri ve sıradan beyaz tişörtü ile bile harika durabiliyordu. Valla ne yalan söyleyeyim çocuğa çuval giyse yakışır bir guzellikteydi. Hilmicem'e acıyıp icecekleri almak için ben ayaklandım ve aşırı üşendiğim barın diğer tarafına doğru gittim.
İçecek almak için boş bulduğum bir sandalyeye oturdum ve genç bir barmene siparişlerimi söyledim. Şimdilik birkaç kadeh yeterdi diye düşünüyordum malum gece uzundu.
Ben sandalyede tatlı tatlı oturup hayatimi sorgularken belimde bir el hissedince panikle arkamı dönmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Desire Of The Night [poybat]
FanfictionSadece arkadaslari ile eğlenmek amaçlı gay bara gelen Batuhan ve barın sahibi Yiğit Poyraz. Oneshot🥂