Kanatları kırılmıştı,uçamıyordu. Günler geçti hala o lanet ormandan çıkamamıştı sadece çiçek toplamak istemişti Taehyung,kendisine yeni kokular yapacaktı sadece. Ama yolunu kaybetmişti üstelik kanadı kırılmıştı. Şimdi ise o güzel,pürüzsüz vücudu ağaç dallarının oluşturduğu kesin ve yara izleriyle doluydu. Bir an önce buradan çıkması gerekiyordu. Kendi kendine düşünürken yakınında bir at sesi duydu,sonrasında ise bir erkeğin sesini.
"Hey,sende kimsin? Burada ne işin var senin?"
Taehyung korkudan konuşamaz haldeydi zaten günlerdir buradaydı sesi kısılmıştı ağlamaktan.
"Sen hanedandan değilsin!" Diye aynı ses tekrar yükseldi.
"Ben,ben kayboldum!" Diye sesi çıktığınca cevap verdi Taehyung.
"Kayıp mı oldun?"
Ufak bir baş sallamakla yetindi Taehyung.
....
Jungkook karşısındaki genci süzdü, karşısındaki kanatları kırılmış, vücudu yara bere dolu ve ürkek savunmasız güzel bir periydi.
Periler alemi ile hanedan arasında oldukça mesafa vardı bu perinin buraya nasıl geldiği hakkında bir fikri yoktu.
"Adın ne senin?"
"Taehyung"
İkinci kez duyduğu o ses aklında yankılanmaya devam ediyordu. Taehyung'un -yani az önce öğrenmiş olabilir- sesi o kadar naif çıkıyordu ki..
"Gel sana yardım edeyim"
"Olmaz!"
"Minik Peri,sakin ol sana bir şey yapmayacağım. Sadece yaralarına bakması için seni hanedan doktoruna götüreceğim tamam mı? Hadi gel benimle"
Güven vermek amacıyla elini uzatmıştı Jungkook, Peri elini tuttuğunda o kadar yara almış olmasına rağmen bir elin nasıl bu kadar yumuşak olduğunu düşünüyordu..
