saat 3 olmuş ve abisi ardayı defalarca kez aramıştı. arda şu an altayla uğraşmak istemiyordu, kereme mesaj attı, o zaten altaya ulaşırdı diye düşündü.hasret kaldığı ferdisiyle sahilde oturuyorlardı. tek kelime etmemişlerdi geldiklerinden beri, onun yanında bu sessizlik bile tatlı geliyordu küçük olana.
"anlatacak mısın?" diye sordu arda.
"şimdi değil, vakti gelince."
"o vakit gelene kadar ya geç kalırsan?" dedi arda.
ferdi ona sorgulayan bir bakış attı.
"o ne demek öyle?"
"hayat bu. yarınımız, hatta bir sonraki dakikamız bile meçhulken bir şeyleri ertelemek çok cesurca...hayır aptalca bir hareket." dedi arda.
"ha yani ben aptal mı oluyorum?" diye sordu ferdi gülümseyerek.
aynı şekilde döndü arda kıvırcık olana.
"evet. gördüğüm hem en zeki hem de en aptal insansın sen." dedi.
"sen öyle diyorsan." diyip sustu ferdi.
"ee serayla nasıl gidiyor?" diye sordu imayla arda.
"sanki bilmiyorsun ardam. sera bir formaliteden ibaret."
"bu formalite benim canımı nasıl yaktı haberin yok ama. hem bir insanı oyalamak iğrenç bir hareket ferdi." dedi.
"ben de istemiyorum ama mecburdum arda ne yapayım?"
"mecburiyetlerin yüzünden kaç kişi üzülüyor görmüyor musun ferdi?"
"ben bu duruma bayılıyor muyum sanıyorsun yavrum? senden ayrı kalmak benim için ne kadar zor bilmiyor musun? abine her gün ayrı bir açıklama yapmak, seraya yalan söyleyip onu oyalamak, seni sadece uzaktan izlemek ve hatta uzak kalmak zorunda olduğum için gerektiğinde canını yakmak benim hoşuma mı gidiyor sanıyorsun?"
"sözünün eri bir insan olman bizi mahvetti, ne trajik." dedi arda.
"peki şimdi ne değişti, ne oldu da vazgeçtin ya da azat edildin?" diye sordu tekrardan.
"hiçbir şey değişmedi, hala mecburum ama....ama artık dayanamıyorum arda. sen büyüyorsun, her zaman göze çarpardın ama artık bu daha da başka bir boyut aldı. çevrendekileri dağıtamamak, yanında olamamak beni çıldırtıyor. en kötüsü, en zoru senin özlemin beni mahvediyor. artık yapamam." dedi.
"iyiymiş." dedi arda.
"bu kadar mı?" diye sordu hayretle ferdi.
"sen bana açıklama yapana kadar bu kadar." dedi triple.
"trip atışını bile özledim." diyerek küçüğünü sardı ferdi.
arda aylar sonra ilk defa bu kadar huzurlu hissediyordu. bir insanın onun hayatında bu kadar yer edebilmesi, etkilemesi ona çok ütopik geliyordu. nasıl olur da bu kadar sevebilirim onu diye hayret ediyordu. onu daha da şaşırtan ferdinin hisleriydi.
küçükken farkında değillerdi evet ama, şimdi durum çok başkaydı. büyüdükçe aralarındaki bu şey netleşiyordu. ilk zamanlarda hafiften flört ediyorlardı, daha sonrasında da malum ayrılık.
peki ya şimdi ne olacak diye düşünüyordu arda. abisi kesinlikle onları yargılayacak bir insan değildi biliyordu bunu. hiçbir zaman tam anlamıyla birbirlerine ait olamamışlardı. birbiri için atan iki kalp bir türlü tamamlanamamıştı, ya şimdi diye düşünüyordu arda.
"artık kaygılarımdan kurtulmak istiyorum."
"ben de istiyorum küçüğüm, inan ki en çok ben istiyorum."