Bu benim ilk kurgum, umarım seversiniz. İyi okumalar dilerimm kurabiyelerimm.🤍KTH
Hayat beni çok küçük yaşta bu işi yapmaya zorlamıştı, babam yüzünden. Babam bir mafyaydı ve ben her gün insanların acı dolu bağırış seslerine, o depodaki kan izlerine şahit oluyordum. İnsanlar'ın canını yakarsak kimsenin bizim canımızı acıtamayacağını söylerdi babam. Onlardan önce davran derdi, haklı mıydı bilmiyordum. Ben daha bu ikilemde gel gitler yaşarken çoktan kendimi bu işin içinde bulmuştum.
Ben Kim Taehyung, daha 16 yaşında babası tarafından mafya olarak büyütülmüş, şimdi ise kimseyi umursamadan, acımadan yanlış yapanı öldüren Kim Taehyung.
...
Bugün yine bir olaylar olduğu kesindi, adamlarımdan, ve yaşça benden büyük olan Jin'in bağırış sesiyle uyanmıştım. Sıcak yatağımdan zorla da olsa kalkmış ve oflayarak kilitli kapının dışında bağıran Jin'in yanına giderek kapıyı sert bir şekilde açmıştım.
"Yine ne oluyor amına koyayım? Siktin kapıyı."
"Kusura bakma prensimizin uykusunu böldüm ama düşmanının adamlarından birini yakaladık. Neredeyse daha çocuk ve korkudan altına yapacak."
Jin'i dinlerken dediği son şey ile ufak bir kahkaha atıp kapıyı sertçe suratına kapatmış ve üzerimdeki pijamalardan kurtulmak için giyinme dolabıma doğru ilerlemiştim. Hızlıca beyaz gömlek ve siyah pantolonumu giydikten sonra kravat takmamış, bir iki düğmesini açık bırakmıştım gömleğimin. Daha da sert gözükmek için kollarımı da dirseklerime kadar kıvırmış, saçlarımı geriye atarak şekil vermiştim. Bu hâlimle kimse bana karşı koyamaz ve söylemesi gereken her şeyi söylerdi. Ne de olsa hayatlarında bir kez böyle seksi bir mafya görüyorlardı. Egolu olabilirdim, bundan asla rahatsızlık duymuyordum, insanların altında ezilmeyi değil, onları ezmeyi seviyordum. Aynada kendi hâlime bakarken hızla ayakkabılarımı da giymiş ve odadan çıkmıştım. Ve bir ne göreyim, jin'in dışında yoongi ve namjoon'da kapıya gelmiş bana bakıyorlardı.
"Amınıza koyayım, zebani gibi dikilmişsiniz kapıya. Geliyoruz işte."
"Yarım saattir odadan çıkmadın paşam, öldün sandık."
Namjoon'un dediğiyle sırıtmış ve kapıyı kapatırken konuşmuştum, odama kimseyi almaz ve kimsenin görmesini istemezdim.
"Ben ölmem, öldürürüm. Biliyorsunuz."
"Egolu piç. Bir gün bu egon ve saçma salak tavırların yüzünden geberip gideceksin haberin yok."
Arkamda jin hyunh söylenirken yoongi ve namjoon sabır dilercesine derin nefesler almışlardı, ben ise çoktan aşağıdaki gizli depoya inmiş ve kapıyı açıp, diğerlerinin girmesini beklemeden kapıyı kapatmıştım. Şimdi önümde sadece sırtı bana dönük, kafasında siyah bez olan, ve elleri bağlı yeni kurbanıma bakıyordum. Başında ise jimin ve hoseok vardı.
"Taehyung, gerizekalı mısın kardeşim? Ne sikime kapıyı yüzümüze kapatıyorsun?"
"Jin çok konuşuyorsun, az sus."
Omzunu patpatlarken konuşmuş ve sahte bir şekilde gülerek tekrar önüme dönmüştüm. Bazen çok fazla konuşuyordu, ama seviyordum keratayı. Yüzüne böyle desem hiç düşünmeden beni delik deşik ederdi.
Önümde yaprak gibi titreyen çocuğa bakmış ve kafasında ki bez parçasını çıkarıp kenara atmıştım. Ağzı yine siyah bir bez ile bağlanmış ağlamaktan kızaran gözleri ile yere bakıyordu. Bana bakmaya cesareti yoktu, böyle korkak insanları severdim. Göt korkusuna her şeyi saniyesinde söylerler ve işimi kolaylaştırırlardı. Yavaşça önüne çömelip ağzında ki bezi çıkarmış ve kenara fırlatıp ifadesiz bir şekilde kurbanımın gözlerine bakıyordum. Kafasını iki yana sallıyor ve bir şey yapma der gibi gözlerime bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafia Ennemie | Taekook
Teen Fiction"Onlar hakkında bir şey söylersem beni öldürürler, yapamam." dedi, bağlı bir şekilde oturduğu sandalyeden gözlerimin içine bakarak. Ağlıyordu, kim genç bir çocuğu böyle acımasız bir işe ortak etmişti ki. "Ağlama küçük, ölmek için çok gençsin."