"Tae, çocuk kan kusuyor."....
Hay sikeyim, gerçekten. Hoseok yanımıza nefes nefese gelmiş ve çocuğun kan kustuğunu söylemişti. Eğer bilgi alamadan ölürse iyi olmazdı. Hepimiz oturduğumuz yerden hızla kalkmış ve koşarak depoya geri gitmiştik. Çocuk baygın gözlerle bakıyor ve kan kusuyordu, yoongi ise çocuğun ağzını tutuyor, kan'ın gelmesini engellemeye çalışıyordu.
"Yoongi ne yapıyorsun? Kanında boğacaksın çocuğu bırak."
Yoongi geri çekilmiş ve elindeki kanları temizlerken namjoon'un yanına gitmişti. Ben ise çocuğun önüne eğilmiş yüzüne bakıyordum. Neden şimdi kan kusuyordu bu velet?
"Doğruyu söyleyin siz mi bir şey yaptınız?"
Anlam veremeyerek ayağa kalkmış, yoongi ve hoseok'a dönmüştüm.
"Yoongi konuşmayınca çocuğun karnına vurdu. Sonra kan kusunca götü tutuştu."
"Hay ananı hoseok, iyi ki söyleme dedim."
Duyduğum şey ile birlikte tahminlerim doğru çıkmıştı, derin bir nefes alıp tekrar çocuğa döndüm. Kendine gelmişti, omzuna dudaklarında ki kanı silmiş, gözleri hepimizin üzerinde geziyordu.
"Artık konuş. Kim için çalışıyorsun?"
"Onlar hakkında bir şey söylersem beni öldürürler, yapamam."
Dedi, bağlı bir şekilde oturduğu sandalyeden gözlerimin içine bakarak. Ağlıyordu yine, kim genç bir çocuğu böyle acımasız bir işe ortak etmişti ki.
"Ağlama küçük ölmek için çok gençsin."
Söylediklerime ben bile şaşırırken herkesin gözlerini hissettim üzerimde. Elimde sıkıca tuttuğum kolyeye bakarak yutkunmuş ve hızla depoyu terk etmiştim. Odama gidip kapıyı sertçe kapattığımda, kilitleyerek arkasına oturmuş boş gözlerle yere bakıyordum. Tamam mafya olabilirdim, fakat bugün bir farklıydı. Normalde göz yaşına bakmadan öldürürdüm karşımda ki düşmanı, ama şimdi yapamamıştım. Denizde boğuluyordum, tutunduğum tek şey acımasız oluşumken şimdi yapamıyordum. Elimde mingyu'nun kolyesinin aynısı vardı, ve bu bir düşmanın boynundaydı. Kimdi bu çocuk? Namjoon haklı olabilir miydi? Düşüncelerim arasında gelip giderken kapının tıklatılması ile derin bir nefes aldım.
"Taehyung? İyi misin?"
Bu hoseok'un sesiydi, grupta en merhametlisi oydu. İnsanları anlamaya çalışır, hassas noktasından vurulmadığı sürece kimseye zarar vermezdi. Zaten o bizim güvenlik sisteminden sorumluydu, kim nerede ne zaman ne yapıyor hepsini bilir ve bize söylerdi. Kendime gelerek hızla ayağa kalktım ve kapıyı açıp hoseok'a bakmaya başladım.
"Mafyalar asla kötü olmaz."
"Taehyung mal mısın? Özlü sözleri kenara bırakta ne yapacağız onu konuşalım."
Hoseok'un arkasından gelen namjoon ile gözlerimi devirmiş ve odanın kapısını kapatıp aşağıya doğru ilerlemiştim. Herkes bir köşeye oturmuş düşünüyorken bende tekli siyah koltuğa yayılarak oturmuştum. Jimin ise ortalıkta gözükmüyordu.
"Jimin nerede?"
"Çocuğun yanında, konuşturmaya çalışıyor."
Yoongi'nin dediğiyle kafamı sallamış ve elimi çeneme götürüp ovuşturmuştum. Kimse konuşmuyordu, ara ara birbirimize bakıyorduk sadece. Daha fazla yerimde durmamış oturduğum yerden kalkarak aşağı depoya inmiştim. Jimin çocuğu konuşturmaya çalışıyor fakat onun ağzını bıçak açmıyordu. Geldiğimi gördüğünde gözleri benim gözlerimi bulmuş korkuyla bakıyordu. Jimin ise çömeldiği yerden ayağa kalkmış yanıma gelip göğsüme hafifçe vurarak depodan çıkmıştı. Kapıyı kapattığında üstünden kilitledim ve bir sandalye çekip sırt kısmına kollarımı yaslayacağım şekilde oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafia Ennemie | Taekook
Teen Fiction"Onlar hakkında bir şey söylersem beni öldürürler, yapamam." dedi, bağlı bir şekilde oturduğu sandalyeden gözlerimin içine bakarak. Ağlıyordu, kim genç bir çocuğu böyle acımasız bir işe ortak etmişti ki. "Ağlama küçük, ölmek için çok gençsin."