ORTAKLIK

161 18 11
                                        

    Ders çalışmak alışık olduğum bir şey olmasa da kitap okurken aldığım notları düşününce pek fark göremiyordum. Açıkçası tek fark kendi beğendiğim kısımları değil de anlatıcı olan öğretmenlerin vurgularını esas almaktı. Ancak hala anlamadığım ve ortak almamız gereken dersler beni en zorlayan derslerdi. Kitap okuma aşkımın üzerine görsel hafızam da eklendiğinde zorlanmadığım dersler diğer taraftan zorunlu olmaları ve teorik kullanım alanları ile beni en çok zorlayan derslerdi.

 Bu günün son dersi mühendisliğin ortak derslerinden TDP yani toplumsal duyarlılık dersiydi ve zorunlu olsa da kredisi ve notu olmayan bir dersti. Bu dersi mühendislikten pek çok kişi alttan alıyordu. Nedenini sorduğumda Selim bu dersin verdiği görevleri yapmayı gereksiz bulan kişilerin diğer derslere ağırlık vermek için bu dersten vazgeçtiğini söylemişti. Dersin öğretmeni olan Pelin hanım aslında çok zorlayıcı ve sert bir öğretmen değildi. Bu nedenle bırakılmasını garip bulsam da üstelemedim. Üstelik Selim ile olan diyaloglarım Aslan ile olan konuşmasını duyduğumdan beridir mesafeli olduğu için konuşmaktan imtina ediyordum.

 Ders biter bitmez kendimi müzik kulübüne attım, yorgun bir günün ardından müzikte deva bulmak ve aynı bölümde olmadığımız için nadir görüşebildiğim yeni arkadaşım Cansu'yu görebilmek için her fırsatı değerlendiriyordum. Bu günlük dersim bitmişti , kulübe ulaştığımda Cansu'nun başında yüzlerinde pis bir sırtışla bir şeyler söyleyen kızları gördüğümde ise hızla arkadaşımın yanına gittim ama duyduklarım beni fazlası ile rahatsız etmişti.

" Evinde otursana kızım , paranla bir koca alır yaşar gidersin."

" Zaten anca paran için biri sana katlanır."

 Cansu , duyduğu hakaretlere rağmen başı dik bir şekilde karşısındaki zorbalarına gülümsedi.

" Ne mutlu bana ki en azından param var siz para için bile çekilmezsiniz." dediğinde kızlardan biri üzerine doğru hamle yapıp yakasından kavrayarak sandalyeden yükselmesini sağladığında izleme kısmını hemen atlayıp hızla yanlarına ulaştım ve Cansu'nun bana izlettiği şu kısa videolardan birini uygulayarak cebimdeki telefonu çıkarıp video kaydına başladım.

" Biraz yana döner misiniz tam net öfkenizi kayda alamıyorum."

 Kız duydukları ile kocaman açtığı gözlerini bana yöneltti. Yanındakiler omzuna ellerini atıp "Yeter boş ver" dediklerinde ise sertçe Cansu'yu sandalyesine bırakıp bana işaret parmağını sallayarak:

" Sen kendine dikkat et köylü, bu aralar her şeye burnunu sokuyorsun." deyince gülümsedim.

" Tehdidinizi aldım hanımefendi."

 Sözlerimle daha da sinirlenip hızla üst kata doğru söylenerek çıkmaya başladılar. Bense derin bir of çekip kamerayı kapatırken görüntüleri kaydetmeyi unutmadım. İşim bitince kafamı kaldırdığımda bana sıcak bir gülümseme ile bakan Cansu ile kaşlarım havalandı.

" Kahramanım benim."

" Dalga geçme Cansu, ya ben gelmesem de sana bir şey yapsalardı. Tanıştığımızdan beri seni yalnız görüyorum bence yanında birileri olmasına dikkat etmelisin."

 Cansu gülümsüyordu ama bu bildiğimiz neşe içeren bir gülümsemeden ziyade buruk dediğimiz tarzda bir gülümsemeydi. Fark ettiğim bu ayrıntı ile başım öne düşerken Cansu sesini neşeli tutmaya çalışarak:

" Normalde abim buralarda olurdu ama bu gün yok ama şanslıyım ki sen buradasın." dediğinde başımı kaldırıp hafif buğulanmış gözlerine bakarak:

" Çok şükür güzelim çok şükür" diyebildim. Ardından birlikte ana salona doğru ilerlemeye başladık. Büyük şehri sevmemiştim, acımasız insanlar her yerde vardı ama burada onları durduracak insan sayısı köydeki gibi çok değildi.

.........

Ana salona geçtiğimizde kaşlarım çatıldı zira üç ana TDP öğretmeni Pelin hoca, Ceyda hoca ve eşi Ethem hoca, sahnede bakışları salonun her yerinde bizleri bekliyorlardı. Biz ve bizimle birlikte bir gurup daha girdikten sonra Pelin hoca ellerini çırparak dikkatimizi toplamaya çalıştı. Herkes pür dikkat sahneye yöneldiğinde ise Ethem hoca söze girdi.

" Biliyorsunuz her bölüm TDP dersini almak zorunda ve her sene farklı bir konu ve görev veriyoruz. Bu seneki konu sosyal dayanışma ve pek çok bölüme farklı görevler yükledik. Ancak bu bölümde hemen hemen her alandan öğrenci bulunuyor bunu göz önünde bulundurarak müzik kulübünün bir festival düzenlemesine karar verdik. Bu festivalde tüm kulüp üyeleri birlikte çalışıp organizasyonu eşit şekilde ele alacaklar."

Ethem hoca lafını bitirir bitirmez Aslan öne çıkarak:

" Biz müzik işini hallederiz hocam, her tarzı ayrı ayrı ayırıp bir sahne yapar en son da biz çıkarız." dediğinde bazıları homurdansa da çoğu kızlardan oluşan bir grup sevinç nidaları atıyordu. Ama beklenmeyen çıkış Ceyda hocadan geldi.

" Üzgünüm Aslan ama bu seneki çalışmayı daha farklı düşündük. Her gurup kendini ayrı ayrı anlatmayacak bunun yerine sentez bir çalışma hazırlamanızı istiyoruz. Bu arada Bayhan Korkmaz öne gelebilir mi?" 

 Ne olduğunu anlamaz bir şekilde öne adımladığımda hocalar beni gülen yüzleri ile karşıladılar. Pelin hoca zarifçe gülümseyip:

" Kerime Korkmaz'ın kardeşi misin?" dediğinde sadece başım ile onaylayabildim. Sözlerine yumuşak bir ses tonu ile devam ederken gözlerim kocaman açıldı.,

" Ablan üniversiteden üst devremdi ve çok kapsayıcı bir insandı. Düğününde sen ve ailenin diğer üyelerini müzik yaparken izleme şansım olmuştu. Geniş bir müzik yelpazesine sahip bir ailesiniz. Sen bu ekibin klasik müzik kısmını organize edeceksin Aslan ise modern müzik kısmından sorumlu olacak yani birlikte çalışacaksınız."

 Pelin hocanın sözleri ile Aslan'ın itiraz içeren gürlemesi bir oldu.

" Ben bu herifle birlikte sikseniz çalışmam."

" O zaman kulüpten ayrıl ve TDP dersinden seneye geçmeye çalış Aslan zira bu ayrı baş  çekme işi bize doğru gelmiyor."

 Şaşkınlığımı atıp geriye döndüğümde yumruklarını sıkmış alev saçan gözleri ile bana bakan Aslan'ı görmek üzerime atılan bu işin hiç de zor olmadığının ispatıydı ama elden ne gelir iş ne kadar büyük olsa da ucunda dersi geçmek vardı yani el mahkumdu. Ben bunları düşünürken kazağımın ucunda hissettiğim baskı ile başımı yana çevirdiğimde Cansu ile göz göze geldik. Bana gülümseyerek:

" Abim aslan gibi kükrese de ısırmaz korkma." diyen Cansu'nun ne demek istediğini bir süre anlamadan boş boş yüzüne baktım. Ardından algıladığım gerçek ile gözlerim kocaman açıldı.

" Aslan senin abin mi?"

SERBAZANWhere stories live. Discover now