Biri mavi diğeri yeşil bir çift göz...
Kaderimi belirleyen bir çift göz...
Kaderi değiştirebilecek kadar güçlü bir çift göz...
Bir göz kaderi nasıl mı değiştirebilir?
Bana ne olduysa o şekilde değiştirebiliyor...
1 Yıl kadar önce...
O gün bugündü! 17. yaşım. Bu dünyaya geleli 17 yıl oldu. 6200 küsur birbirinden berbat gün. 6200 kusür sıkıcı gün. Mutsuz gün. Bunlardan milyonlarca sayabilirim evet ama ne gerek var ki? Sayınca bir şey değişmiyor maalesef.
Ama son bir şey... Şu lanet olası gözleri aldığım 17. yıl.
Sırtımı ranzanın sert bazasından ayırdığımda yavaşça yatağı topladım. Küçük kardeşimse hala uyuyordu. Güzel gözlü miniğim... Bal gözlü prensesim... Bal güzelim... Her neyse tek renk gözü olan canımdan bir parça. Aynı adı gibi baldan tatlı gözlümdü o benim.
Odamızdaki baynoya girip kısa bir duş almaya karar aldım. Ilık su başımdan aşağı dökülürken gözlerimi sıkıca yumdum. Sanki onları kapatsam gideceklermiş gibi.
Banyonun kapısından gelen tık tıklama sesiyle suyu kapattım. Üstümü giyinip saçımı taradım. Tık tıklama sesi devam ediyordu ama ses vermeyi gerek görmedim. Saçlarımı kurutup kapıyı açtım. 15 dakikadır kapıda beni bekleyen Asel'e sarıldım.
Kulağıma doğru "İyi ki doğdun Denizli Ormanı'm." diye fısıldadığında gülümsedim. Onun iğrenç gözlerime taktığı tatlı bir lakap beni nasıl bu kadar mutlu edebilmişti anlayamadım. Ama kurcalamak için fazla değer verdiğim bir konu değildi. Ne gözlerim ne de duygularım. En azından iyi hissettirenler.
Sarılmamızı bozan bir bağırış sesiyle toparlandım. "DENİZ YEŞİL!" annem yada şu kadın mı demeliyim? Her neyse beni doğuran kişi yine bıçakları ters koymamdan yada odasındaki kremlerin yerlerini karıştırdığımdan veya diş macununun kapağını dişlememden şikayet edicek 1 saatlik bir nutuk çekecek söylenecek ve sitem edecek sonrada kahvaltıyı hazırlamasına yardım etmek üzere beni mutfağa sokacaktı. Her zamanki şeyler.
Adımlarımı kapıya doğru attığım sırada Asel yanağıma bir öpücük kondurup yatağını toplamak adına ranzaya yöneldi. Bende annemin yanına gitmek üzere salona indim. Salonda e-haber okumamaya ısrar eden geçmişte yaşayan biricik üvey 'babam' beni karşıladı. Ona her zamanki nefret dolu bakışlarımı yollayıp mutfağın yolunu tuttum.
Annemin ağlamaklı gözlerini görünce kaşlarım çatılır gibi oldu ama kendimi tutum. "Efendim?" dediğimde önündeki bilgisayarı işaret etti. Bir kaç adımda yanında bittiğimde bilgisayarda açık olan sayfayla şoka uğradım. Annem gizli gizli başvurduğum göz amelyatını öğrenmişti. Ve kabul edilmiştim. Gözlerim şokun şokuyla aralandığında "KABUL EDİLMİŞİM!" diye bağırdım. İstemsizce gözümden akan mutluluk göz yaşını silmeden zıplamaya başladım. Hızlıca bilgisayarı alıp yukarı çıkacakken annem bilgsayarı sıkıca tuttu ve sanki evladıymışçasına bağrına bastırdı.
"Bilgasayarı alamazsın." dediğinde bilgisayarı daha sert çekip onun ellerinden kurtardım. Koşarak odaya çıkıp kapıyıu kilitledim. Asel odadan çıkmıştı. Diğer sekmeleri kapatırken bir başlık dikkatimi çekti. Başlıkta 'ÜNLÜ AHENK AİLESİNİN VARİSİ KAÇIRILDI!' ilgimi çeken habere tıklayarak haberi okumaya başladım.
E-Haberler:
18.08.2004 tarihinde Ahenk çiftinin kaybolan bebeğinin davası yeniden açıldı. Polis gözlerinin rengi birbirinden farklı olan tüm 20 yaşındaki gençleri topluyor. Cinsiyet fark etmeksizin yapılan bu aramada şu ana kadar 1000den fazla genç Ankara Emniyet Müdürlüğüne toplandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderin Gözleri
Teen FictionBir çift göz kaderi nasıl değiştirebilirdi?.. 17 yaşında Deniz Yeşil'inkini nasıl değiştirmişti? Her şey sarpa saracak... acaba ne olacak...