Trenin gelmesine dakikalar kala rayların hemen uzağında bir banka oturmuş rayları izliyordum.Ankara'ya gitmeyi uzun zamandır istiyordum.Orada huzur içinde yatan Atam'ı görmek bana iyi gelecekti.Derin bir nefes alarak bakışlarımı gökyüzüne çevirdim.Gökyüzü bugün hafif kapalıydı.Sonbahar gelmiş,ağaçlar yapraklarını her yere dökmüştü.Elimde tuttuğum bir adet sigara.Sonunda alacağım tadı beklemek için içmekten başka bir çarem yokmuşçasına tüketiyordum.Çok sigara içen biri değildim.Bana ilham veren bazı şeyler arasındaydı.Sigara,diğer insanların aksine bana hep ilham olmuştu.Bu hüzün anlamında değildi.Bana güz aylarını hatırlatıyordu.Bu yüzden güz aylarında sigara içmeyi severdim.Havanın her an yağacak yağmur gibi gözüksede bu görüntü hoşuma gidiyordu.
İçime giydiğim boğazlı kazağım ve üşümemek için üstüme giydiğim siyah kabanım ile gelmekte olan trenimi beklemekten başka birşey yapmıyordum.Şuan elimde bir kitap olsa çok da güzel olabilirdi.Kitap okumak yerine yazmayı seven bir insandım fakat okumak da hoşuma giderdi.Genelde şiirler okur,makaleler yazardım.Hayatım çoğu insanın adlandırdığı sıkıcı sanılıp öyle böyle geçen bir hayattan ibaretti.
Hayatımda bu zamana kadar aşk olmamasına rağmen çok aşk kitabı okumuşluğum vardı.Daha önce kalbime aldığım hiçbir kadın olmamıştı.Hiçbirinin eline gözüm kapalı kalbimin anahtarını verememiştim.Daha doğrusu hayatımda hiç sözlerimi,beni anlayan bir kadın olmamıştı.Fakat beklemek benim için boyun borcuydu.Beni isteyen birçok kadın olmasına rağmen sanki sadece birini bekliyormuşçasına bu zamana kadar hayatıma kimseyi almamıştım.
Belki de o biri hiçbir zaman gelmeyecekti.Belki de birgün ansızın kapımı çalacaktı.Fakat beklemek yapabileceğim tek şeydi.Hayatımda şuana kadar bir sürü kadın geçmiş olabilirdi.Hatta bazıları ile yatmış bile olabilirdim.Fakat ben tek sözümü anlayan o kadını bekledim.Bekledim ki gelsin.Gelsin de gene bekleyeyim...
Elimdeki sigara henüz bitmemişken yanımda hissettiğim hareketlilik ile başımı o tarafa çevirme ihtiyacı duydum.Yanıma oturan bir kadın vardı.Yüzünü kapatan kahverengi,dalgalı saçları olmasına rağmen yeşil gözleri iki kilometre öteden kendini belli edecek tarzdaydı.Başını elinde bulunan,şiir kitabı olduğunu düşündüğüm bir kitaba dönmüştü.Kahverengi gözleri önüne gelince arkaya iteleme ihtiyacı duymuştu.
Üstünde ise boğazı yarım olan bir kazak vardı.Farklı bir tarzı olduğunu söyleyebilirdim.Kazağın altına çiçekler ile süslenmiş,bileğine kadar değen bir etek giymişti.Sonbaharın ortalarında sonbaharın aksine,sanki ona inatmışçasına giydiği bu renkli çiçek dolu etek oldukça zarifti.Onu fazla izleme rahatsızlığından dolayı yönümü başka tarafa çevirdim.İnsanlar treni beklemek için bank arıyordu.Bazıları ise bavulu ile ayakta bekliyordu.
Kolumu kaldırıp saate baktığımda trenin gelmesine birkaç dakika olduğunu gördüm.Kolumu aşağı indirip kabanımın saatimi kapatmasına izin verdim.Tam o sırada yanımda tekrar bir hareketlilik başladı.Daha bakışlarımı o tarafa çevirmeden omzumda hissettiğim narin dokunuşlar ile kaşlarım çatıldı.
Gözlerim yan tarafa düştüğü sırada az önce yanıma oturan kadının omzuma dokunduğunu fark ettim.Yüzü ciddi anlmada güzeldi.Hafif keskin olan bir çene yapısı,çok fazla olmayacak şekilde dolgun dudakları ve,ve gözleri...Çok güzel gözleri vardı.Çok güzel yeşil gözler..Adına yazılabilecek binlerce şiir olacak bir çift göz.Neden bu kadar güzel gözleri vardı ki?Adına şarkılar yazılsın ya da şiirler okunsun diye mi?
"Adım Gülbahar"diyerek söze girdi.Kelimeler ağzından tane tane çıkmıştı.Belli ki anlamamı istiyordu.Adı Gülbahar'dı.Peki bu ansızın yanıma oturan bu yabancı kadın bana neden adını söylemişti ki?Kaşlarım çatıldı.
Birşey dememe müsade etmeden bir bana bir de elindeki kitaba baktı.Nazım Hikmet'in 'Ne Güzel Şey Hatırlamak Seni'şiir kitabı vardı elinde.Böyle değerli bir şairi okuduğuna göre zevkini bilen bir kadın olsa gerekti.Gerçi kaç yaşında olduğunu bilmiyordum.Benimle yaşıt durmuyordu.Benden birkaç yaş küçük olmalıydı.Yüzü tam suratına oturmamıştı fakat,fakat gözleri herşeyi tamamlıyordu.
Son olarak elindeki kitabı bana uzattı.Ben ise bir elindeki kitaba bir de karşımda adının Gülbahar olduğunu öğrendiğim kıza bakıyordum.Tereddüt içinde kaldığımı oda fark etmiş olacak ki söze girmeme müsade etmeden konuştu.
"Al bu kitabı.Yolculukta okuyuverirsin"diye gülümsediğinde sağ yanağınds bir çukur oluşmuştu.Gamzesi vardı.Hemde tek ona yakışacak bir gamze.Yıllardır insanlarda yakıştıramadığım şeylerden biridir gamze.Bana göre suratında kocaman bir delik olması rahatsız ediciydi.Fakat Gülbahar bütün algılarımı yıkmıştı.Sanırım bundan sonra gamzelere alışık biri olarak yaşıyacaktım.
Bu sefer de o ısrar etmeden aldım kitabı.Gülbahar ise ayağa kalkmayı tercih etti.Daha tren gelmemişti.Nereye gidiyordu ki?Gene de gülmeyi seçtim.Ardından kafamdaki soruları silmek adına bir tanesini Gülbahar'a yüklemeyi tercih ettim.
"Neden bana bu kitabı verdin Gülbahar?"diye sorduğumda güldü.Gülüşü çok nazikti.Sanki insanlardan sakınır gibi gülüyordu fakat gene de yanağındaki gamzesi gözükmüştü.Bu beni de güldürmeye yetmişti.
"Okursun işte.Hani tren gelivericek ya"dediğinde ağzının içinde yuvarlağı bu kelimelerden garip bir şivesinin olduğunu anlamıştım.Sanırım bu ağız Ege'ye ait olmalıydı.Fakat burada ne o tadaflardan gelen ne de o taraflara giden bir tren vardı.Tam gitmeye yeltendiği sırada onu sözlerimle durdurdum.
"Hey nereye gidiyorsun?"diye sorduğumda suratını bana doğru döndü.Bu güzel gözlü kadın hayatıma girip bir anda çıkacak mıydı yani?Bu saçma olurdu.
"Memlekete gitmem lazım anamgil bekler"dediğinde kesinlikle buraya ait olmadığını anladım.Gidiyordu.Hem de Ege'ye.Önümdeki kitaba kaydı gözlerim sonra ardından tekrar orada olmasını beklediğim Gülbahar'a...
"Peki seni bir daha gör-"sözümü yarıda kesen ise Gülbahar'ın yerinde olmamasıydı.Şaşkınlıkla çatıldı kaşlarım bu sefer.Daha şimdi buradaydı.Ben ne yaşadım daha önce diye baktım bu sefer.Hayatıma aniden girip aniden de çıkan bu gizemli kadın kalbimin anahtarını vereceğim kişi miydi?
Saçma düşüncelerimi kafamdan defederken trenin geldiğini gördüm.Kitabımı da yanıma alıp trene doğru yöneldim.Tam bineceğim sırada belki bir umut yıllar sonra kalbimin çarptığı tek kadın olan bu gizemli kadını bulmak için araladım gözlerimi.Fakat o orada yoktu.Derim bir iç çekip insanları bekletmemek adına trene bindim.Bulduğum boş bir koltuğa kurulunca daha camı izlemeden açtım kitabı.
Açmam ile şaşırmam bir oldu.Daha giriş kapağında tükenmez kalem ile yazdığı daha önce hiçbir yazardan duymadığım bir şiirdi bu.
Bekleyeceğim
Belki hiç görmeyeceksin
Belki hiç duymayacaksın
Belki de hiç bilmeyeceksin ama
Ben bekleyeceğimSabah olacak,güz olacak
Belki yağmur belki de kar olacak
İnsanlar mutlu bazen de kederli olacak
Ama ben genede bekleyeceğimBilmezsiniz ki içimdeki yarayı gideren
Bilmezsiniz ki günahlarımı temizleyen
Bilmezsiniz ki lanetleri susturan
Bir kadın vardı
İşte ben her gece,her bir günahta onu bekleyeceğim...Nasıl yapacağım,ne yapacağım bilmiyordum ama hayatıma giren bu gizli kadını bulacaktım...
YOU ARE READING
Ege'nin Çiçeği
General FictionYıllar önce tren istasyonunda karşılaştığı rasgele bir adama kitap verdiğinde yıllar sonra onu karşısında göreceğini nereden bilebilirdi ki? Bu yıllarını trende karşılaştığı ona kitap veren kızı bulmak için harcayan umut dolu bir adamın hikayesi.Kit...