2. Hırsız

38 3 7
                                    

Size biraz kendimden bahsedeceğim.

Ben Gece, ailem yok. Ailemden tek kişi, yani kardeşim Güneş, dün kollarımda öldü. Daha 17 yaşında, genç bir kızdı oysa. Ölümünü kabullenmem tahminimdeki gibi uzun sürmedi açıkçası. Uyudum, uyandım. Ama elimde ve kıyafetlerinin büyük bir çoğunluğunda onun kanı vardı. Ki kıyafetlerimde olan şey sadece kan değil. Uzun süredir bunlarla duruyorum ve başka kıyafetim de yok.

Gözüm dönmüştü ve bende katil oldum.

Dün birinin canına da ben kıydım.

Söylemesi ne kolaydı. Ama öyle bir haldeyim ki üzülemiyorum, tepki veremiyorum.

Geleceğe dair hayalim yok, olsa bile gerçekleşmez zaten. Arkadaş yok, dost yok, aile yok, kimse yok. Gerek de yok.

Bu sokakta büyüdüm ben. Arkamızdan satanı da gördük, yüzümüze güleni de. Ama aldığım tek ders;  "kimseye güvenme,  ailen dahi olsa." oldu.

Neyse, sonuç olarak burdayım ve yalnızım.

Gidip birşeyler yemem lazım yoksa bende açlıktan öleceğim. Ama param yok. Bunu için de başkasının parasını kullanabilirim bence.

Uyandığım banktan doğruldum. Ceketimi aldım ve yürümeye başladım. Nereye gidiyorum fikrim yok ama gidiyorum işte.

Yürürken artık dükkanların olduğu ve birazcık daha kalabalık olan meydana yaklaşmıştım. Aklımdaki tek fikir, hızlı davran ve paralarını ödünç al. Sadece bu.

Kafelere doğru gelmiştim. Gözüme bir cüzdan kestirdim. Hızlı davranarak alıp yoluma bakıcaktım. Bu kadar.

Yavaş adımlarla cüzdana doğru ilerledim. Masanın kenarındaki cüzdanı yavaş haraketlerle cebime atmıştım. Birazcık hızlanıp yürüyordum ta ki "Hey! Hırsız, hırsız var! Cüzdanımı çaldı!" sesini duyana kadar.

Artık koşuyordum! Hemde hiç halim olmamasına rağmen, valla şu an ben bile bu kadar hızlı koşabildiğime şaşkınım.

Hızlı bir şekilde rastgele bir ara sokağa atmıştım kendimi.

Bir anda sert bir bedene çarpıp durana kadar gayet hızlı bir şekilde koşuyorum.

Artık olduğum yerde durmuş vaziyetteyim. Kafamı kaldırıp önümdeki bedene ve etrafımı saran bu kokunun sahibine bakmaya çalıştım. Benden bir hayli uzun olan adamı göremeyip bir kaç adım geri çıktım. Ve bu kokunun sahibini seçebildim.

Bu dünkü gördüğüm, yine aynı şekilde koca bedenine çarptığım adamdı.

Bu sefer simsiyah giyinmişti. Siyah bir pantalon, siyah düz bir tişört ve yine siyah deri ceketi ile karşımda dikiliyordu.

O da beni tanımış olacak ki kafasını sağa eğdi. Şaşkın değildi. Sadece ne bok yediğimi anlamaya çalışıyordu.

"Yine burada ne işiniz olduğunu sorabilir miyim küçük hanım?"

"Sormazsın. Sorma yani. Boş ver yoluna devam et sen. Hadi, görüşmemek üzere."

Ben tekrar yönümü değiştirmiş ilerlerken koca bir adımda önümde bitti ve kolumu tuttu. Cüzdanı tuttuğum elimi de gördü. Ve cüzdanı da.

Bu bakışların üzerine arkadan "Hırsız var!" seside eklenince karşımdaki duvar gibi geniş omuzlu adamın tek kaşı havalandı ve sorgular gibi kahverengi lerini dikti benim siyah gözlerime.

Ben boş bakıyordum karşımdaki duvar gibi adama. Artık arkamdan bağıran adamın sesi daha da yaklaşınca kolumu sertçe elinden çekerek kurtardım ve konuşabildim.

"Yoluna bak hadi. Ne ben beni gördün ne ben seni. Tamam mı?"

Karşımdaki adam cevap için hiç beklemedi, "Peki benim çıkarım ne olacak?"

Sinirleniyordum çünkü yakalanmam an meselesiydi. "Ne istiyorsun?! Söyle! Al, al param da yok eşyam da. Sana verebilecek hiçbir şeyim yok. Ne istiyorsun benden?"

Adam gözlerime yoğun bir bakış attı ama ben gözlerinden ne geçtiğini anlayamayacak kadar panik olmuştum artık.

"Niye hırsızlık yapıyorsun? Küçük hanımlara hiç yakışmıyor böyle şeyler. Sen git uslu uslu evinde otur." dedi.

Anında cevap verdim. "Yok evim falan benim! Bu sokak, bu mahalle benim evim, anladın mı?! Burası benim yaşadığım yer. Bunları yaparken bende keyif almıyorum, zorundayız herhalde. Keyif yapmıyorum burada. Açlıktan ölmek, ya da gece soğuktan donmak en son istediğim şey! Anlıyor musun? Şimdi çekil önümden."

"Peki küçük hanım. Siz ne derseniz o."

Karşımdaki duvar görünümlü insan cümlesini bitirir bitirmez sokağın başında nefes nefese kalmış ve arkamdan bağıran adamı gördüm.

Hemen önümde dikilen duvar insanı kenara itip tekrar koşmaya başladım.

O şaşırmamış, gayet sakin bir şekilde izliyordu benim bu hallerimi. Sanki hiç yabancısı değildi bu yaptıklarımın. Arkadan tekrar "Tutun şunu!" diye bir ses yükseldi.

Ben hızla koşarken aniden cüzdanı açtım ve içinde ne kadar para varsa cebe indirip cüzdanı yere attım. Daha doğrusu fırlattım. Artık arkamda kalmış duvar görünümlü insan bir kaç koca adımda cüzdanı eğilip yerden aldı. Ve arkamdan bağıran adama doğru gidip bir şeyler dedi ama duyamayacak kadar uzaklarındaydım.

Ben koşmaya devam ederken arkaya bir bakış daha attım ve duvar görünümlü insanın cebinden birşeyler çıkarıp cüzdanını aldığım adama uzattığını gördüm. Adam da alıp arkasını döndü ve yürümeye devam etti.

Bu sefer adımlarımı iyice yavaşlatıp durdum. Arkamda kalan duvar adama bir sorgular gibi bir bakış attım. O da hiç bir şey olmamış gibi önüne bakıp yürümeye devam edecekti ki ben ona doğru yürümeye başladım. Ve ardından seslendim.

"Hey, sen ne verdin o adama. Niye bir anda gitti ki?"

Cevabı gecikmedi. "Ne istiyorsun sende, gitti işte adam. Gelip teşekkür edeceğine hesap soruyorsun."

Artık yanına gelmiştim ve durup konuşmaya devam ettim.

"Ben kimseye borçlu kalmak istemiyorum," cebimdeki bütün parayı çıkartıp adamın gövdesine yapıştırdım. Ama o elini cebinden çıkartıp alma zahmeti bile göstermedi.

"Bende bu kağıtlardan çok var küçük hanım. Merak etme bir dilenciye bir kaç kağıt verdim diye bendeki kağıtlardan hiç bir şey eksilmez."

Bu sefer ben öfkeyle soludum. "Dilenci falan değilim ben! Önüme çıkan sensin, yardım eden sensin. Kimsenin senin parana ihtiyacı yok. Önüne bak ve bir daha karşıma çıkma!" parayı bu sefer eline verdim. "Bak işine!"

"Benim kağıtlarıma ihtiyacın olmadığına emin misin? Şimdi gidip başka birinin cüzdanını çalacaksın. Allah bilir kaç kere nezarete girdin. Gel seninle bir anlaşma yapalım." elini aramızda kalan boşluğa uzattı, "Ben kafes dövüşçüsüyüm. Ben maçlara giriyim, sen de benim yardımcım ol. Sana daha önce hiç görmediğin kadar kağıt vereyim."

Bir adama, bir eline baktım.

Cevabım kesindi.

Yaşam Ateşi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin