Jisung gelenin Minho olduğunu gördüğünde oturduğu yerden kalkmıştı. Minho küçük adımlarla Jisung'un yanına yaklaşıyordu. Minho ona yaklaşmaya devam ederken
"Beni neden çağırmıştınız?"
Diye sordu Jisung. Aldığı cevap
"Dikkatimi çektin."
Olduğunda anlamıştı düşüncelerinde yanılmadığını. Minho ona yaklaştıkça geriye gidiyordu, ancak bunu neden yaptığını bilmiyordu.
"Benden kaçıyor musun?"
Diye sordu Minho. Jisung cevap vermeyip geriye doğru gitmeye devam ettiğinde sırtı duvara çarpmıştı. Canı acıdığı için hafifçe inlediğinde Minho'nun orada olduğunu hatırlayıp ağzını kapatarak ona bakmıştı. Sırıtıyordu Minho.
Aralarında kalan son mesafeyi de kapattığında Minho ve duvar arasında kalmıştı çocuk. Gerçi ne fark eder ikisi de taş gibiydi.
Minho yavaşça Jisung'un boynuna doğru eğilip nefesini üfleyerek
"Adın ne?"
Diye sordu. Bu sırada elini de çocuğun beline artmıştı. İstemeden de olsa sesi titreyerek cevap vermişti Jisung.
"Jisung, efendim."
Sesi gibi kendisi de titriyordu.
"Güzelmiş." Dedi Minho.
Hafifçe belini okşuyordu küçüğün.
"Kaç yaşındasın?"
"On dokuz efendim."
"Efendim demene gerek yok hyung diyebilirsin"
"Peki efen- şey yani hyung."
Tekrar sesi titremişti Jisung'un. Tabi bunun sebebi Minho'nun ona daha da yaklaşması ve belini okşamaya devam etmesiydi.
Büyüğünün dudaklarını boynunda hissetmesiyle titrek bir nefes vermişi. Eğer Minho böyle şeyler yapmaya devam ederse kendini tutamayacağını biliyordu.
"Neden etrafta endişeli bir şekilde geziyordun?"
"Arkadaşlarımı kaybetmiştim hyung."
"Hmm peki."
Minho'nun bu sorusuyla arkadaşları aklına gelmişti Jisung'un. Büyük ihtimalle şuan onu arıyorlardı. Ama bunu çok takmadı. Daha doğrusu takamadı çünkü dünyanın en popüler şarkıcılarından birinin kolları arasında bunu umursamak biraz saçma olurdu.
Jisung'un titreyen ellerini alıp göğüsünün üstüne koydu Minho. Aynı zamanda boynunu son kez öpüp yüzüne bakacak şekilde geri çekildi. Yüzlerinin arasında sadece birkaç santim vardı. Jisung'un yüzünün kızardığını fark edince hafifçe kıkırdadı.
Büyüğün dudaklarından gözlerini ayıramıyordu Jisung. Minho bunu fark edip biraz daha yaklaştı ona. Dudaklarının birbirine değdiğini hissettiğinde Minho'nun göğsünü hafifçe sıktı çocuk.
İstemsizce kafasını biraz ileri götürerek dudaklarının tam olarak değmesini sağlamıştı. Minho küçüğün bu davranışına hafifçe şaşırarak bunu kabul olarak görmüştü.
Minho'nun onu öpmeye başlamasıyla şaşıran Jisung ilk birkaç saniye hareket etmeden durmuştu sadece. Ancak bir süre sonra bedeni onu karşılık vermeye zorlamıştı.
Gittikçe ateşleniyordu öpüşmeleri. Jisung hafifçe ağzını araladığında dilini de öpüşmeye katmıştı Minho. O sırada Jisung da ellerini Minho'nun saçlarına atarak hafifçe çekiştirmişti. Birkaç dakikanın ardından Jisung ağzına gelen metalik tat ile saçını çekmişti Minho'nun.
Dudaklarını ayırdıklarında Jisung'un kanayan dudağına küçük bir öpücük bırakmıştı Minho. Alev alev yanıyordu ikisi de. Jisung devam etmek istiyordu ancak bunu ona söylemeye utanıyordu. Hafifçe dudaklarını yalayarak Minho'nun bakışlarını gözlerinden oraya doğru çekmişti.
Kafasını yavaşça ona doğru yaklaştırmasıyla anlamıştı Minho Jisung'un devam etmek istediğine.
"Emin misin?"
"Hayatımda hiç bu kadar emin olmamıştım"
.
Bu bölümü yazasıya kadar canım çıktı be 1 gündür şunları öpüştürmeye çalışıyorum.Bu arada ilk bölümler olduğu için bu haftalık 2 bölüm attım ama telafi etmek için haftaiçi de 2 bölüm atıcamm.
Yarın denemem var şans dileyin bana ve kendinize iyi bakınn.
Öpüldünüzz ♡♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Konser Alanı •Minsung•
FanfictionArkadaşlarıyla gittiği konserde başına gelecekleri nereden bilebilirdi ki Jisung