Önündeki masa'ya baka kalmıştım.Bilmiyordum ne yapacağım.Birinci seçeneği seçip kendimi mi kurtarsan?. İkinci seçeneği seçip sevdiğim adamı mı kurtarsam?.
245gün önce
Şirketin kapısından adım attığımda sanki, sırtıma büyük bir yük oturdu.Buradan içeriye girince tek düşündüğüm bir şey vardı.
O da Güney kurtulacak mı?.Ya da kurtulsa beni hatırlayacak mı?. Beni hatırlıyıp hatırlamaması umutumda da değil uyansın yeter bana.
Ama bu gün buraya gelme sebebim başkaydı.Yavaş-Yavaş sakin adımlarla danışmanın yanına doğru ilerledim.
Danışmadakı kızdan onun yani,Baş düşmanım 'Ateş Keskinin' adını söyleyerek nerede olduğunu sordum.
Danışman da kı kızın uzun kahverengi saçları vardı,Gözleri zümrüt yeşiliydi.Ve çok güzeldi amma ben ondan bir o kadar da güzeldim.
Danışman da kı kız "Merhaba efendim.Buyurun ne istemiştiniz?" Diye sorduğunda ona "Merhaba.Ben Ateş Keskin'in yanına gelmiştim de" diye cevap verdim O ise bana"Ateş bey'in yanına geldiğinizden haberi varmı?"
Diye sordu bir dakika bir dakika Ben Ateş olası itin yanına gelirken ona haber mi verecektim?Hah kim kim ben ha ha ha ha ha ne komik.
Ateşle az kalsın biz nişanlanıyorduk.Tabi onunla aramızda bir şey yoktu ama Sırf babalarımız daha yakın,daha iyi "iş ortağı" olsun diye bizi neredeyse Evlendiriyolardı Ta ki onun babası benim babama ihanet edip,babamı iflas ettirene kadar.
Tabi Ateş kötü çocuk değildi ama iyi de değildi sonuçta babası bizi iflas ettirme planını yaptığımda ona karşı çıka bilirdi. Yani sonuçta kötü biriydi.
Ve eğer o benim babamı iflas ettirmeseydi şimdi Güney komada değil benim yanımda olurdu.Üfffffff yeter bu kadar Sara kendine gel alacağın intikam var.Daha doğrusu düşmanınla iş birliği yapmaya gidiyorsun.
Neyse Sara sinirlenme zaten odasını bula bilirsin ne ki Yirmi beş katlı şirket çok kolay yüzde yüz içinde yüz den fazla oda yoktur.Sonuçta bir odadan O öküz çıkacak ya.
Danışmandan kurtulduktan sonra Klostrofobim olduğu için asansöre binmedim.ve sanırım sanmıyorum hatta eminim ki burada yüz binden fanza basamak varrrrr ve bunların hepsini çıkmak var.
Offf Güney off Güney Sana söyledim o gün benim yanıma gelme diye Ne gerek vardı İzmirden Antalya'ya gelmeye dedim ama ben sana.
Sana bak gelme ben çocuk değilim diye. Ama beni dinleyen kim?.Hemen atladı spor arabasına.Ve yolda benim yüzümden kaza yapıp komaya girdi.
Ah benim yeşil gözlü,kumral saçlı Güney'im seni çok özledim 2 aydı komadasın.Artık çık komadan sen ne kadar komadan geç çıksan,ben bir o kadar da çok yıpranıcam.Onu bil ki Seni çok ama çok seviyorum.
Üfff neyse bu kadar duygusallık yeter Sara sen önündeki bu kadar basamağı nasıl çıkacağını düşün
3 Saat sonra
"Merhaba efendim burada Ateş beyin odaının nerede? Kaçıncı katta olduğunu? Bilen biri varmı diye sorucaktım da"
Her kes bana sanki uzaylıymışım gibi baktığında.Bir duraksadım.Ve tam karşımda ki boy aynasına baktım.Bu arda gerçekten uzaylıya benziyordum ben bile kendimden korkasım geldi.
Çünki Güzelim bu gün yıkadığım saçlarımın hepsinin birden bire ayağa kalkası gelmişti.Saçlarımın hepsi sanki elektirik vurmuş gibi yukarıdaydı.
Ve birden onu görmemle donup kaldım.
Çok yakışıklıydı.Ama Bu ona bakış açımı değiştiremezdi.
Çünki o Benim en iyi arkadaşımı komaya sokmuştu.Aslında o sokmamıştı amma olsun.Yine de o ve onun babası bize ihanet edip bizi batırmasalar dı Güney komada olmazdı.
Üffff neyse Sara sen ona ne diyeceğini düşün.Maymun görmüş kurbağa gibi kaldın.
"Ateş bey buraya gelirmisiniz?"diye sordum aniden.Ve yüzüne baka kaldım.
Malasef o korktuğum cevabı verdi.
"Hayır Gelemem"dedi.Kendisini bir şey sanıyordu.Ucrube.Seni var ya...Neyse Sara kendine gel.
Bir dakika.Bir dakika.Ne dedi?.O'Hayır'mı dedi? Yoksa bana mı öyle geldi? Yok canım sana öyle gelmiştir.Neyse kendini ezdirme Sara.
"Neden?" Diye sordum yeniden.
Sanki seni ilgilendiriyor bu kadar basamak çıktın Bu Ateş mi neyse onu bulmak için.
Birde "Neden gelemiyorsun"diye soruyorsun Sara olurmu böyle şey aaaaa ayıp ama
"Çünki toplantıdayım.Ve Sizle ilgilenmiyorum"Diye bir cevap verdi.
Tamam Sara kendini ezdirme.Hem sen Sara Aksoysun.Kendine gel ve yapıştır cevabı.
"Ama gerekli bir mesele bey efendi" diye yapıştırdım cevabı.Ne ne dedim ben bu mu benim cevap yapıştırmam.Hay benim beynime ya.Neyseeeee
"Bir saate toplantı biter ne söyleyecekseniz toplantı bittikten sonra söylersin. Hanımefendi"
Bir saat mi?. Ne yani sen o kadar basamak çık sırf bu şerefsizi görmek için.O da gelsin sana desin ki,'Bir saat'e toplantım biter.Hanımefendi'.
Hakikaten bunun kafasına saksı falan düşmüştü.O bilmiyormu? Benim Sabrım yok bir saat beklemeye
"Ama önemli Ateş bey.Hemde sizin Bu gereksiz toplantınızdan daha önemli"
Dediğimde sanki,bana beni öldürecekmiş gibi bakıyordu.Ne dedim ki ben ya.Yine her zaman yaptığı gibi insanları dolandırıyordur.
Neyse ne bana ne ya.Şimdi sanırım üzerime doğru yürüyordu.Ve "Toplantı iptal." Dedi bir anda.Yehuuuu.bir saat beklemeyeceğim.Bir dakika şimdi de çok öfkeliydi ama Ne yapıcamtım?.Neyse sen çok güçlüsün Sara Aksoy.
Yanıma geldi ve bana "Ne söyleyeceksin"
Bakışı attı."Ateş bu burada konuşulacak mesele değil" dedim ve gülümsedim çünki bana kızsa para vermezdi.Yani o da var."Nerede konuşulacak mesele?" Dedi sanki anlamadı."Odana geçsek olurmu?.Orada daha rahat konuşurûz." Dedim ve benden önce davrandı ve büyük adımlarla asansöre doğru gitti.
Asansörün önünde durduğumuzda "Kaçıncı kat?" Diyerek sordum."yirmi beşinci kat" diyerek cevap verdi.
Ne yirmi beşinci kat mııııı? Ben o kadar katı nasıl çıkayım benim minnoş ayaklarım bu kadar merdiven çıkamaz ama.
Tüm düşüncelerimden ayıram bir ses duydum bu Ateş'in sesiydi"Binicek misin? Yoksa binmiyicek misin?"
Binsem mi? Binmesem mi? Diye düşünürken,beni kolumdan tutup asansöre çekti.Ve asansörün kapıları kapandı.Sanırım nefes alamıyorum.Ve ölücem.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecenin Gölgesi
General FictionÖnümdeki masa'ya baka kalmıştım. Bilmiyordum ne yapacağımı.Birinci seçeneği seçip kendimi mi kurtarsam?.Yoksa İkinci seçeneği seçip sevdiğim adamı mı kurtarsam?