Her şeyin yeni başladığı evreyi size anlatmalıyım... ama bilmenizi isterim ki şu anda Minho ve Hyunjin loş ışıklı soğuk bir odada, kırgınlık ve tatmin ile karışık duygulardalar. Nasıl mı oldu bu?
İşte, okuyun ve öğrenin.-
Nefret ediyordu artık saklanmaktan. Hyunjin, açığa çıkmak istiyordu.
"Sanatımı övün, sizi pislik varlıklar" diye çığırmak istiyordu. Kan onun en büyük tutkusuydu. Çünkü o bununla yaşıyordu, onu özel yapandı.Kendi eşsiz kanı, çok sevdiği vücuduna hayat veren o acı-tatlı sıvı...
Ve diğer "özel olmayanların" kanını incelemek, vücutlarından tamamen dışarı akın edişini izlemek, vücutlarının çürüdüğüne şahit olmak ve vücutlarındaki açılan o yaralara sebep olmak en büyük oyunuydu Hyunjin'in.
Özgür kalmak istiyordu. Fakat ülkenin her yerinde kundaklama, cinayet ve adam yaralamadan dolayı elli ikiden fazla hadise ile suçlanırken, aranırken dışarı çıkmak zekice olmayacaktı.
Tek başına olmak onu sıkıyordu. En büyük üzüntüsü ise neredeyse 3 aydır seks yapmamış olmasıydı!
Çekici bir adamla karşılaşmak istiyordu. Çekici adamlar kesinlikle ilgi alanıydı.
Kendisini siktirir, sonra da gırtlaklarından penis uçlarına kadar derin bir kesik atardı.
Çok derin bir kesik atardı.
İmzasıydı bu sonuçta, herkes biliyordu onun kim olduğunu.
Ama aptal Güney Kore halkı makyaj adlı bir mucize yüzünden sahte bir yüzü gerçeğiyle ayırt edemeyecek kadar kördü.
Kendi ülkelerinin güzellik standartları ile Hyunjin tamamen farklı bir yüze sahip olabiliyordu.
Bembeyaz ten, büyük gözler ve kiraz gibi dolgun dudaklar...
Bunlardı diğer insanları ona çeken.
Hepsi fondöten, kapatıcı, kırmızı renk dudak nemlendiricisi ve parlatıcı ile çözülüyordu.
Bir maske de takabilirdi tabii, ama o makyajını sildikten sonra yüzüne binbir çeşit bakım yapmayı çok seviyordu.
Genel olarak, kendisini seviyordu. Fazla seviyordu.
Aynaya gitti, kendisini gözden geçirdi. Omuz silkti, akşama duş alırdı. Bir kereliğine makyaj yapmamaya karar verdi, ne olabilirdi en fazla? Sonuçta daha 15 yaşından beri doğal yüzünü hiç kullanmamıştı.
Siyah saçlarını topuz yaptı, üstüne siyah bir slim kesim tişört ve deri pantolon giymişti. Ona yakışıyordu. Çıktı, bu gün yanına sadece küçük bir maket bıçağı aldı. Büyük şeyleri büyük olaylara, büyük planlara saklıyordu.
15 dakikaya yakın bir sürede şehre vardığında bir-iki dükkanı gezdi. Gören dönüp bir-iki kez daha bakıyordu. Bakanlar içinde sivil polis olan Lee Minho da vardı.
Her ne kadar Kore halkı bazı şeyleri ayırt edemeyecek kadar aptal olsa da Minho bazı benzerlikler sezip şüphelendi. Bu çocuğu daha önce görmüş gibiydi, emin olmadan harekete geçmek istemedi.
Haberlere bakacaktı gün sonunda, bu tür cinayetleri motellerde görüyordular sürekli. Ve spesifik olarak tek bir yerde.
Şehirdeki sayılı Moon Oil gaz istasyonlarından birinin karşısındaki motelde, 8 numaralı odada yaşanıyordu cinayetler. Yakınlarında gece kulüpleri vardı ve mantıklı bir seçimdi.
Yataklardaki spermlerin DNA'sı merhumlara uyuyordu, ama katile dair tek bir iz bile yoktu.
Minho dalıp gitmişti, neredeyse 2 dakikadır Hyunjin ile bakışıyorlardı. Hyunjin masumca gülümseyip el salladı. Minho sarhoşmuşçasına yayık bir şekilde gülümsedi ve geri el salladı Hyunjin'e.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mamma mia, hyunho
Fanfictionsorgu odası, öncesi ve sonrası hyunho, twoshot - "Zamanında seni tamamıyla masum biri sanıyordum. Yalan söylemede ne kadar iyiysen, gözümü kör edip beni büyüleyişin de senin silahın oldu. Dudakların, Hyunjin. Öldürür mü beni?" "Öldürmeyen şey güçlen...