10. Annemi özledim

962 154 273
                                    










Beyazın en sevdiğim renk olduğunu biliyor muydunuz? Kendimi bildim bileli beyazı çok severdim. Severdim çünkü temizdi. Benim aksime hep tertemizdi.

Ellerim hep kirli olurdu. Ne kadar yıkarsam yıkayayım kader çizgilerimin arasına yuva yapmış toz toprak asla silinmezdi.

Sokak çocuklarının yüzünde dövme olan kara izler hep alnımdaydı: hiç beyaz olmazdı. Beyaz giysim de çok olmazdı. Bir tanesi vardı: o da kirden çoktan beyazlığını kaybetmişti.

Beyaz papatyalarım olurdu hep.
Saç tutamlarım arasında kendini büyütmeye çalışırdı. Lâkin annelerinin kaderini yaşayan kızlar misali benim saçımda zifiri karanlığa dönüşüverirdiler.

Beyazı kirletmeye ne var, canım?

Üzerine toprak atsan çamur olur.
Kan döksen katil olur.
İftira atsan iffetsiz olur.

Şimdi en sevdiğim renk gardırobumu doldururken annesinin karnından yeni çıkmış bebek misali çıplaktım. Çıplaktım ve üşüyordum.

Çok üşüyordum.

Bir haftadır yüzüne bakmadığım arkamda uzanırken çok üşüyordum. Beni sarıp sarmalamayan kolu yastığının altındayken o üstü açık olmasına rağmen üşümüyordu.

Ben örtünün altında dişlerimi sıkarak titrememi durdurmaya çalışırken başım çatlıyordu. Hasta değildim, ateşim yoktu ama garip şekilde titriyordum.

Kurdum beni öldürüyordu. Herkesin aşağılamasına rağmen çok şımarttığım omegam şimdi bana düşman kesilmişti eşi yüzünden.

Alfasıyla konuşmadığım için bana işkence ediyordu zannınca. Onun için sorun yoktu nasıl olsa. Alfası onu üzmemişti. Taehyung beni üzmüştü.

Ne bekliyordu ki? Gurursuz gibi evcilik oynamamı mı? Her sabah kocamı işe uyandırıp ceketini giydirmeli, yanağına da öpücük mü kondurmamı mı?

Yapmadım. Bir haftadır kahvaltı masasına otururken yüzüne bakmadığım gibi sesimi de çıkarmadım. Taeyang'ı yedirerek kalktım masadan. Tüm günümü de küçük omegayla geçirdim.

Taehyung ise bir kez olsun derdin
ne diye sormadı. Özür hiç dilemedi. Dilemeyeceğini biliyordum elbette. Ama bu kadar umursamaz olacağını da düşünmemiştim.

Benden sevgi bekleme derken bunu mu kastediyordu?

Umursanılmayacak mıydım? Yine mi görünmez olacaktım? Eşim de bana haddimi bildirirken ne olmasını bekliyordum ki?

Gözlerim canımın acısından dolmuştu. Fakat ağlamak istemiyordum. Belki de yüz yıl sonra ağlamak zayıflık olmayacaktı ama şimdilik böyleydi. Zayıf kişiler ağlardı.

İçime içime ağladığım vakit karnıma doğru dolanan kolla irkilmiştim. Taehyung, karnıma doladığı koluyla beni kendine çekmiş, sırtımı göğsüne yaslamamı sağlamıştı.

Kurdum hayata dönmüş gibi mutlulukla kuyruğunu sallarken ben hâlâ titriyordum. Benden özür dilemeden ona sığınmak istemiyordum.

"Kurdun o kadar acı çekiyor ki titriyorsun. Alfam omegasını sakinleştirecek. Gurur yapmanın zamanı değil"

Ses etmedim. Ona sığınan omegamdı sonuçta. O feromonlarıyla etrafımızı sararken titrememin yavaş yavaş geçtiğini fark ettim.

Taehyung'un sert göğüs kaslarının altında hissettiğim o sakin kalp atışlarının aksine benimkiler oldukça hızlıydı.

Dediğinin üstünde çok güzel duruyordu aslında. Benden sevgi bekleme derken içimde 'zaten bana alışacaksın' diyerek pek de umursamamıştım.

Fakat görüyordum ki mührümüze rağmen gözlerindeki o soğuk ifade değişmemişti. Üstelik birlikte de olmuştuk ve cinsel çekimimiz vardı. Kötü olsaydım beş tur yapmazdık zaten.

Ophira TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin