6- Bar

73 13 9
                                    

Bana atılan konumdan içeri girdiğim gibi yoğun bir alkol, ter ve daha nice kokular burnuma hücum etti. Yüzümü buruşturdum bunun üzerine, sırf bu yüzden bar gibi yerlere gelmekten nefret ederdim. Sırf şu yeni tanıştığım çocuğu kırmamak adına buraya gelmiştim. Biraz ilerledim ve etrafa bakındım iğrenir ifademi koruyarak. Gözlerim onu arıyordu, önüme dahi bakmıyordum bir saniye oraya bakmasam yerini bulamazmışım gibi.

Birkaç adımın ardından başımı sert bir yere çarptım ve hızla geri çekilerek başımı ovuşturdum. Bu bar normalden daha küçük olmalıydı ki şimdiden duvara çarpmıştım. "Sonunda geldin demek, bebe." Duyduğum tanıdık ses üzerine hızlıca başımı kaldırarak sesin sahibine baktım. Çarptığım kişi Hoseok'tu. Duvar sandığım kişi de öyle. Kasları sert olmalıydı ki yalnız başım değil, bedenim de kalın bir yere çarpmışım gibi acımıştı. Gözlerim düşünceyle karnı üzerinde gezinirken bir anda yukarı kalkarak tenini açıkta bırakan tişört ile afalladım. Neden göğsüne kadar çektiğini anlayamayarak bakışlarımı tekrardan yukarı kaldırdım. "Bakmak yetmez, dokun ve hisset istersen."

Söylediği şeylerle gözlerim kocaman açıldı, bu ondan beklediğim bir hamle değildi. İlk başta öylece kaldım, ne tepki vermem gerektiğinden emin olamadım. Aslında anında ona saçmaladığını söylemem ve ittirmem gerekirdi. Ancak bedeninin büyüsüne kapıldığımdan olsa gerek, elimi kaldırarak karnı üzerindeki kaslarına dokundurdum. Teni sıcaktı, benim bağımlı olacağım kadar sıcaktı.

Alev alev yanan tenin üzerinde parmaklarımı önemli bir esere dokunuyormuşçasına kaydırdım. Dişleri arasından sert bir nefes verdiğini işittim, gözlerimi karın kaslarından alarak yüzüne çevirdiğimde bir şeylerin onu zorladığını fark etmem zamanımı almamıştı. Tekrar soğuk parmaklarımın dokunduğu yere döndüm. Bu sefer başka bir şey çekmişti dikkatimi, aşağılarda kendisini açık bir şekilde belli eden bir şey.

Yüzümde beliren sırıtışa engel olamayarak elimi biraz aşağı indirdim ve aletine değdirdim. Kısık inlemesini duymuştum, benden gizleyememişti. Yalnız işaret parmağımı oraya sürterek tekrardan yukarı çıkardığımda birden bileğimi kavrayan uzun parmaklar ile ne yaptığımın farkına varıp elimi kendim geri çektim hızlıca. Isındığını hisseden yanaklarım ile bakışlarımı başka yöne çevirdim ve boğazımı temizledim. O ise bir şey söylemedi, bileğimi tekrardan kavrayarak bir yere doğru sürüklemeye başladı. Beni tuvalet gibi bir yere çekmesinden korktuğum için hızla başımı kaldırıp nereye gittiğimize baktım. Neyse ki korktuğumun aksine bir masaya doğru gidiyorduk. Hesabında paylaştığı şu iki arkadaşı da oradaydı. Birisini elbette tanıyordum, arkadaşımın kuzeniydi ancak diğerini ilk kez canlı görüyordum.

Masaya vardığımızda beni oradaki bir sandalyeye bıraktı. Kendisi tam bir yere gidecekken Taehyung onu kolundan yakaladı. "Dostum, kediyi bırakıp nereye kaçıyorsun?" Ona hiç dönmeden gözleriyle aşağısını gösterdi. Altına giydiği deri pantolon onu belli ettiği için Taehyung baktığı gibi anlamıştı. Başını sallayıp kolunu serbest bıraktığında kendisi bir anda geri çekilerek hareket eden araba hızıyla tuvalete doğru ilerledi. Taehyung'un yanındaki diğer genç gülerek içkisini yudumladığında bakışlarım onu buldu. Ekranda onu ateşli gösteren piercingleri, gerçek hayatında yüzünün bebeksi görünüşünü kapatamıyordu. Ancak koyu gri renkli tişörtünün belli ettiği karın kasları ve kot pantolonunun sıkı sıkı sardığı baldırları yüzünün aksini iddia ediyordu.

Bakışlarımı bu sefer Taehyung'a çevirdim, onun da beden açısından o çocukla eşit olduğunu fark etmiştim. Sadece ondan bir-iki santim uzundu, o kadar. Kıyafet tarzlarıysa oldukça farklıydı; Taehyung beyaz bir gömlek üzerine kahverengi, kolsuz bir kazak ve altınaysa kazağıyla uyumlu kahverengi bir kumaş pantolon giymişti. Jungkook'un siyah botlarının aksine klasik, düz bir beyaz ayakkabıyla kombinini tamamlamıştı. Birisi vintage tarzı şeyleri severken diğeri daha karamsar takılıyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 27 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Mixed Relationship | SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin